4.Bölüm: Dosyalar Ve Evraklar

7 0 0
                                    


 İyi okumalar

.......................................

    "Öpsene beni..." Jisung uyuyor olmasına rağmen Minho'ya doğru yaklaşmış ve bu cümleleri sarf etmişti. Minho ne yapacağını şaşırmış, derin nefesler alıp veriyordu. Kulakları mı kızarmıştı onun? Minho elini uzatarak yavaşça Jisung'u ellerinden tutup yatağa bıraktı. Homurdanarak, "Baş belası." dedi. Yatağın ucundaki yorganı alarak Jisung'un üzerini örttü.

    "Çıkalım." Sessizce kapıyı kilitledi. "Geri kalanlara ne olacak?" Yine çenemi tutamayıp konuşmuştum. Onlara uyuşturucu mu vermişti? Ya da damarlarında şuan zehir mi dolaşıyordu? "Onları uyuttum, korkma."

    "Ne kadar daha uyuyacaklar?"

    "Tahminimce iki gün daha."

    "Bunu yapmanın sebebi ne Minho?" Sesim sert çıkmıştı. Arkamızdan bir iş çevirdiği belliydi zaten. Ondan şüphelenmekte sonuna kadar haklıydım. "Beni de uyutacaktın değil mi? Eğer ben de o yemeklerden yeseydim ben de onlar gibi şuan uyuyor olurdum ve sen de işine devam edecektin değil mi?" Kafasını sallayarak gülümsedi. "Ama uyumadım ve her şeyi öğreneceğim Lee Minho!" 

    "Ben de anlatmayacağım demiyorum zaten Chan Hyung." Toplantı odasına gelesiye kadar ne o konuştu ne de ben konuştum. Ona sarf etmek istediğim tek bir kelimem daha yoktu. Toplantı odasının kapısına geldiğimizde kapıyı açarak odaya girdik. Odanın kapısını açar açmaz garip bir hava bizi karşıladı. Odanın duvarları gri ve mavi renklerinden oluşuyordu. Yemek yediğimiz oda gibi bu odada da upuzun bir masa vardı. Masanın üzerinde dağılmış evraklar ve bilgisayarlar vardı. Bazı kağıtların üzeri kahve damlalarıyla lekelenmiş ve büzüşmüştü.

    "Gel." Minho'nun bana seslenmesiyle ona döndüm. Masanın üzerinde duran birkaç kağıdı ve bilgisayarı alarak odanın köşesindeki koltuğa bıraktı. Ben de yanına giderek koltuğa oturdum. Tam o da benim yanıma oturacaktı ki aklına bir şey gelmiş gibi durdu. "Bir dakika geliyorum." dedi. Koltuğun yanında duran süpürgeyi aldı. Hızla yürüyerek duvar köşelerinde  bulunan kameraları kırmaya başladı.

    Dur bekle, o kameraları mı kırıyordu? Ya da asıl şaşırtıcı olan şey duvarlarda kamera mı vardı?

    "Minho ne yapıyorsun!" Kafasına hızla bana çevirdi, biraz sinirli gözüküyordu. "Otur ve beni bekle Chan!" Tamam, öyle diyorsa öyle olsun. Büyük bir hırsla kameraları kırmaya devam etti. Kameralarla işi bittiğinde öfkeyle süpürgeyi bir kenara fırlattı. Düşen süpürge yanında birkaç sandalye ile gitmişti. Çıkan ses odanın içinde yüksek sesle yankı yaptı. 

    Demin yaptıklarının aksine büyük bir yavaşlıkla yanıma gelerek koltuğa oturdu. Evet, şimdi ne olacaktı? Bana tüm gerçekleri anlatacak mıydı? Yoksa söylediklerini hepsinde bir yalan mı bulunduracaktı? Belki de burada beni öldürmeye kararlıydı? Ya da üzerimde hayallerini mi deneyecekti? 

    Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Şimdi sana tüm gerçekleri anlatmaya hazırım. Beni aynada gördüğünü biliyorum Chan, orada psikopat biri olduğumu düşündün değil mi? Hayır, aslında seni uyarıyordum. Bahsettiklerimin hepsi senin içindi tabii sen beni yanlış anladın. -Derin bir nefes aldı- Buraya hepinizden önce gelen benim... Bizi buraya getirmelerinin sebebi hepimizi oyuncak olarak kullanmak istemeleri Chan! Bizi kendi oyunları için istiyorlar! Yurt dışına mal kaçırmamız için, hırsızlık yapmamız için, uygunsuz toplantılara katılmamız için, onların ayak işlerini yapmak için. Hepimizin canı tehlikede!"

    Neyden söz ediyordu bu! Ne demek ölecektik? Bahsettiği kişiler kimdi? Belki de konuştuğum kız da onlardan biriydi ve beni kandırmak için gönderilmişti? Hatta belki de beni kandırmıştı! "Devam et." Sanki hiçbir şey umurumda değilmiş gibi donuk bir sesle konuşmuştum. "Beni ailemle tehdit ettiler .Ben üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim, ailemden ayrı bir kısımda yaşıyorum ve uzun zamandır onları görmedim. Buraya gelmeden yaklaşık on beş gün önce bana bir mektup ulaştı." Yanına koyduğu evraklardan biri alarak içindeki kağıtları ortaya döktü. Kağıtların içinden bir mektup çıktı. Mektubu elime verdi. Muhtemelen okuyup düşünmemi bekliyordu. Katlanmış mektubu alarak okumaya başladım:

HellevatorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin