"Sevgili dostlar, bugün burada olduğunuz için hepinize teşekkür ederim. Eski eşim Louis'yi son yolculuğuna uğurlayacağımız cenaze töreninden önce bir anma töreni düzenlemek istedim. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim."
Harry sahte gözyaşlarını silerek konuştuğunda odadaki herkes onu alkışladı. "Biliyorsunuz, kötü bir boşanma yaşadık ama Tomlinson ailesi benim için değerli. Louis'nin kız kardeşleri bu töreni düzenlememi rica ettiler. Onların istediği herkesi çağırdım. Ayrıca Louis'nin ölümünü araştıran dedektifleri de tüm çabaları için teşekkür etme amacıyla davet ettik."
Niall, Liam ve Zayn odadakilerin onlara baktığını görünce gülümsediler. Harry yeniden ilgiyi kendi üzerine çekerek "Şimdi herkesten Louis ile ilgili kısa birkaç cümle söylemesini rica ediyorum." dedi. "Gördüğünüz üzere The Guardian gazetesinin en başarılı gazetecilerinden Roman Kemp de bugün aramızda. Louis hakkında bir haber hazırlıyor."
Roman başıyla herkesi selamladı. Harry diğerlerini de konuşmaya teşvik etmek için kendi konuşmasını yapmaya başladı.
"Louis ile son zamanlarda çok sorun yaşadık ama o benim hayatımın en önemli parçasıydı. Burada olsa ona şöyle derdim:" Kimseye çaktırmadan odanın arka tarafındaki paravana doğru baktı, Louis orada saklanmıştı. "Seni gerçekten çok seviyorum. Bu yüzden senden nefret ettim, benden hayatımın en önemli parçasını alıp götürmüştün. Ama öyle bir an geliyor ki, kızgınlıklarımızın ne kadar anlamsız olduğunu anlıyoruz. Ben anladım, hayatımdaki tek güzel şeyin sen olduğunu biliyorum artık. Hep yanında olmak istiyorum."
Louis paravanın arkasından ona bakarken gülümsedi. Harry ise insanların kendisine baktığını bildiği için kendini hemen toparladı, "Onu çok özleyeceğim. Umarım huzur içinde uyur." dedi ve alkışlar arasında geri çekildi.
Onun ardından sahneye hemen Simon çıktı. Roman Kemp'in orada olması ve haber yapıyor olması sebebiyle fırsatı değerlendirmek istemişti. "Louis takımımızın değerli bir üyesiydi." diyerek konuşmaya başladı ve Louis'nin teknik direktör kariyeriyle ilgili birkaç dakikalık konuşma yaptı. Kişiliğine dair bir şey söylemedi, sadece mesleki hayatını anlattı.
Onun ardından Calvin çıktı, "Louis benim çocukluğumdan beri hayatımdaydı, onsuz bir hayat düşünemiyorum." dedi. "İyi bir insandı, harika bir arkadaştı. Hayatımın her aşamasında beni destekledi. Şimdi umarım hak ettiği gibi cenettedir ve bize bakıp gülümsüyordur."
Louis o anda ortaya çıkmayı ve herkese gülümsemeyi çok istedi, korkunç bir şaka olurdu! Tabii ki bunu yapamadı, sessizce arkadaşlarının konuşmalarını dinlemeye devam etti.
Calvin'den sonra Phil Foden sahnedeydi. Gözyaşlarını silmek için elinde bir mendili bile vardı. "Louis benim dayanağımdı. Beni cesaretlendirirdi, güldürürdü, mutlu ederdi..." Göz ucuyla Harry'ye baktı. "Ben ondan hiç nefret etmedim. Ona sevgimden başka bir şey veremedim. Bundan sonra da anısını hep canlı tutacağım."
Harry ona bakıp göz devirdiğinde Louis gülmemek için kendini zor tuttu. Öfkesini uzaktan bile görebiliyordu.
Phil konuşmaya epey uzun süre devam etti. Sonunda o oradan ayrılınca yerine Oli geldi. "Hep Louis'nin en az yetmişli yaşlara kadar yaşayacağını düşünürdüm. Onu futbol izleyip zamane futbolcularını ve teknik direktörlerini eleştirirken hayal ederdim. Futbol dünyasına çok önem verirdi, hayatını ona adamıştı..."
Oli konuştuktan sonra Isaac Anderson çıktı. Gözleri hep yere bakıyordu. "Louis ile birbirimize son sözlerimiz pek güzel değildi. Ona çok kötü şeyler söyledim, hepsi için çok pişmanım. Dolduruşa geldim, hırslarıma yenildim. Umarım beni affeder. Çok iyi bir teknik direktördü, yaptığı her şeyin mutlaka sebebi vardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHO KILLED LOUIS
أدب الهواةÜnlü teknik direktör Louis Tomlinson öldürülüyor, polis soruşturmayı yürütmeye başlarken ölenin aslında Louis olmadığını fark ediyor ve onu kimin öldürmek istediğini bulmak için Louis ile işbirliği yapıyor. Kendi ölümü araştırılırken polis merkezind...