j.m:
Bugün açtığınız canlı yayına ucu ucuna yetiştim, bayım.Halletmem gereken bazı işlerim vardı ve onlara öylesine yoğunlaşmıştım ki telefonumdan gelen bildirim sesini bile duymamışım!
Neyse ki canlı yayınınızın devamına yetişebildim. Buna şükredeceğim. Eğer tamamını kaçırsaydım bu benim için büyük bir kayıp olurdu çünkü yine her zamanki gibi çok güzeldiniz, Bay Min.
Hem de her şeyinizle.
Sohbet esnasında yediğiniz ramyeonun yağı dudağınızın altına bulaşmıştı. Onu silmeye çalışırken o kadar tatlıydınız ki oturduğum koltukta şirinliğinizin etkisiyle yere tepindiğimi hatırlıyorum!
Hafif çattığınız o kaşlarınızla dilinizi dışarıya çıkarmış, dudağınızın altına bulaşan ramyeonun yağını yalamaya çalışıyordunuz fakat bir türlü doğru noktaya isabet ettiremiyordunuz.
Kendinize sinirlenmiştiniz ve öyle tatlıydınız ki yavru bir kediden farkınız yoktu gerçekten de!
Hatta dürüst olmam gerekirse, affınıza sığınarak söylüyorum, o zamandan birkaç ekran görüntünüzü aldım ve onların bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum çünkü ne kadar şaşalı kelimeler kullanırsam kullanayım, güzelliğinizin yanında tüm o kelimelerin kifayetsiz kalacağını çok iyi biliyorum.
Umarım sizden izinsiz ekran görüntülerinizi aldığım için bana çok kızmazsınız.
Bu, ilk lokmanızı ağzınıza attığınızda ramyeon yağının teninize bulaştığı zamandı.
Siz her şeyden habersiz bir şekilde izleyicilerinizle konuşarak yemeğinizi yemeye devam ediyordunuz fakat benim gözüm yemekten dolayı kızarmış olan güzel dudaklarınıza kaydığı için bir türlü söylediklerinize odaklanamıyordum.
Burada ağzınızdaki lokmayı bitirmiş, yenisini yemeye hazırlanıyordunuz. O kadar güzeldiniz ki güzelliğiniz uğruna şiirler yazmak istedim o an.
Kızarmış dudaklarınız, parlayan ışığın ön plana çıkardığı beyaz teniniz, ensenize dökülen kömür karası saçlarınız... Her bir detayınız öyle eşsiz ve özel ki güzelliğinize saatlerce ağlamak istiyorum, bayım.
Yanaklarınızın içi ağzınıza attığınız lokmalarla dolu, tıpkı bir sincap gibi gözüküyorsunuz fakat göz çevreniz hâlâ sizin bir kedi olduğunuzu haykırıyor.
O kadar masum duruyorsunuz ki bir bebekten farkınız yok gerçekten de.
Burada teninize bulaşan yağı fark ediyorsunuz ve onu kontrol etmeye çalışıyorsunuz.
Gözleriniz çok güzel görünüyor, Bay Min.
Göz kapaklarınızın üzerine nazik öpücüklerimi bırakmayı çok isterdim.
Burada ise teninize bulaşan yağı silmek için çabalıyorsunuz ve bunu kaçıncı kez söylediğimi bilmiyorum ama yine çok güzelsiniz.
Bir süre sonra hâlâ tamamının geçmediğini fark edip yine silmeye çalışıyorsunuz.
Parmaklarınız, bayım...
Kemikli ve ince parmaklarınız çok güzeller.
Sert görünümlerine rağmen bir o kadar da naif duruyorlar.
Sizi piyano ve gitar çalarken seyretmeyi çok seviyorum çünkü o zaman hem yüzününüzü hem de parmaklarınızı dilediğim gibi seyredebiliyorum.
Müziğe kendinizi kaptırdığınız zamanlar çok hoş görünüyorsunuz.
Imm...
Yine çok fazla şey yazdım, değil mi?
Bunları cevaplamayacağınızı bilsem de "belki okuyorsunuzdur" düşüncesiyle size yazmak kalbimi hızlandırıyor.
Şimdi gitmeliyim.
En az kendiniz kadar güzel bir gece geçirmenizi dilerim, bayım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesiniz, Bayım | Yoonmin
FanfictionMin Yoongi "Agust D" sahne adıyla henüz yeni tanınmaya başlayan, ismi fazla duyulmamış bir müzisyendi. Park Jimin ise onun gizli âşığıydı.