9. Bölüm. Tılsımlı Geçit

80 40 23
                                    


Esmira Arda'yı hayatta tutmak için elinden geleni yapmaya hazırdı.
Arda git gide kötüleşiyor ve acil müdahaleye alınması gerekiyordu
Her an her saniyenin hayati degeri vardı ve zaman, onun aleyhine işliyordu.

Esmira, derin bir nefes alıp verdi. Esmira gözleri ,yerde hareketsiz yatan Arda'ın üstünü örten koyu çaresizliği yırtıp almak istercesine, aranıyordu sanki. Bir şık, bir yol, bir nefes.

Esmira Arda'nın tam kalbinin üstüne koydu elini. . Avuç içinde sanki tüm bedeninine ayna tutar gibi. Fakat yavaş yavaş azalan yaşam belirtileri onu, sanki uçurumdan aşağı düşer esine yuvarlıyordu ölümün kollarına.

Esmira yapması gerekeni biliyordu. Artık bundan başka çaresinin kalmadığınıda..

Esmira gözleri ile bu defa etrafı kolaçan ettiğinde etrafında olan bitenler ve tüm varlık ile arasına bir perde çekildi bir anda.. Sanki o an orada değillermiş gibi.

Esmira, işaret parmagını kaldırdı. Bir elini Arda'nın göğüsün üstüne koydu. Esmira nemli gözlerini kapattı ve bir şeyler mırıldandı;

" Kara ormanların kâdim elleri
Bulanık gölgelerin ışıktan rehberi
Sahipsiz ruhların daim bekçisi
Kılıç vadisinin yüce kıymetlisi
Bana yol göster
Bana bi şans ver...

Kısa süre sonra bir gölge belirdi.
Gölge yaklaştıkça bir insan suretinde büründü. Çok geçmeden Esmira'ın yanaklarına bir el uzandı.

" Benim güzel kızım.

Esmira bu sesi duyduğunda tüm bede ni sanki kızgın çöllerden serin sulara atlar gibi serinledi. Gözlerinden bir kaç damla yaş süzüldü. Gözlerini açmadan, konuşmadan, öylece dinledi onu.

Ses devam etti.

" Güzel kızım. Söyle ne istiyorsun benden..

Esmira hâlâ bi eli göğüs kafesinde. Bir
eli Arda komiserin kalbinin üstünde oldugu halde, gözlerinden bir kaç damla daha düştü solgun yanaklarına.

Ses, bu defa;

" Bunun bedelini ödeyebilicek misin? "

Esmira " evet" dercesine başını salladı.

Bunun üzerine ses devam etti.

" Elimi tut"

Esmira elini uzattı.. Ve gölgeler içinden gelen melek suretinde gelen annesi elini tuttu ve sanki beraber büyülü bi yolculuğa çıktılar. Esmir'a hâlâ oturduğu yerde iken yüzüne çarpan kuru ve soğuk havayı hissedebilyordu. Zaman zaman karanlık ve puslu ormanların kokusu, kimi zaman kızgın çöllerin yakıcı sıcaklığı.. Kimi zaman ölü ruhların yardım çığlıkları, kimi zaman gök gürültüsü ile dalgalı denizlere yagan yağmurun delici ıslaklığı..

Bir süre sonra bir köy meydanı gibi bi yere geldiler.
Esmira hâlâ oldugu yerde.
Eli hâlâ annesinin elinde.
Soguk bir taşın üstüneler sanki.

Melek bu defa;

" Sakın korkma.! Cesur ol.! Kim oldugunu unutma.!

Bu sözlerin ardından, Esmira nın etrafını saran sesler çoğaldı. Sanki köy meydanında cezalandırmak için çıkarılan mahkumun etrafını saran meraklı kalabalık gibi..

MELEĞİN SIRRI. Vuslat Tuna Romanları. 4..Düzenleniyor.. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin