1. Bölüm

64 8 156
                                    

Keyifli okumalar

Elysia Hogwarts'ın gürültülü
koridorlarında yürürken neden burada olduğunu bir kez daha sorguladı. Profesör Dumbledore ondan rica etmeseydi eğer çoktan herkesten uzak bir yerde küçük bir evde bütün gün yatmakla meşgul olurdu. Varlığını şiddetlice hissettiren savaş onun başını ağrıtmazdı. Ama lanet olası yaşlı bunak onu Brezilyada kaçakçılık yaparken yakalamıştı. Elysia özünde az çalışıp çok kazanmayı ve de bolca yatmayı seven bir kadındı. Oldukça başarılı olduğu aşikardı, iksir becerileriyle muggle'ları deli edecek formüller yapıp satıyordu ama bakanlık ona ulaşamadan Dumbledore onu yakaladı. Sinirliydi ama minnettardı da. Azkabanda hapsedilmektense birkaç öğrenci gürültüsünü çekebilirdi.

" Günaydın Profesör ." diye bir ses duydu. Bu ses Hogwarstta sesini duymaktan en cok zevk aldığı öğrencilerinin sesiydi. Onlar Lily Evans, Ohanna Aria DiAlberto ve Skylar Sora Lorendi.

" Günaydın kızlar." dedi ve onlara hafif bir gülümseme bahşetti. Ne kadar öğrencileri sevse de onlarla muhatap olmak istemiyordu. Onlara günaydın dileklerini sunduktan sonra hiç karşılaşmamışlar gibi yoluna devam etti.

Kızlar böyle bir muameleye alışık oldukları için bunu pek dert etmediler ve kahvaltı etmek icin masalarına doğru yürüdüler. Büyük salona girdiklerinde Lily Gryffindor masasına Skylar ve Ohanna ise Ravenclaw masasına doğru yol almışlardı. Yolda giderlerken Yvonne ve Saraya da selam vermeyi unutmadılar. Bu beş kız yakın arkadaşlardı ama Voldemortun savaş başlatmasıyla binalar arası sürtüşmeler de artmıştı.

Kızlar daha fazla savaşı düşünmemeye özen göstererek kahvaltılarını ettiler ve o gün girecekleri dersleri tartıştılar. Ohanna her zamanki gibi Gryffindor' la olan derslerin peşinde koşuyordu.
Skylar'a milyonlarca defa Remus'a söylemesini ve Sirius' la onu ayarlamaları gerektiğini söylemişti ama ne Skylar ne de Remus böyle bir şeye karışmak istemiyordu. Çünkü onların arkadaşlarıydık ve olası bir kavgada ayrilabilirlerdi. Kendilerini güvenceye alıyorlardı.

O sırada Slyhterin masasında Yvonne derin düşüncelere dalmış bir şekilde Türkiye denilen bir ülkenin Muş sehrini inceliyordu. "Vay canına demek burası Hollanda değil Muş ha." diye içinden geçirdi. Sonrasında başkalaşım hocasından yalvararak zorla aldığı Hakan Günday "Daha" Fransızca özel baskıya dikkatini verdi . Sara ise masada bulunan diğer küçük sınıflarla dalga geçmeyi ihmal etmiyordu." Hey Lucius saçlarını badana boyasına mı soktun? Hangi mor şampuanı kullanıyorsun, ya da Black daha ne kadar sana aptalca hareketler yapmaman gerektiğini söyleyeceğim, otistik gibi davranıyorsun." gibi şeyler söyleyip insanları kızdırıyordu.

Büyük salondaki yemek saati bittiğinde çoğu öğrenci homurdanarak oturdukları yerden kalktı ve dersliklere doğru yürümeye başladı. İlk iki ders Ravenclaw ve Slyhterin ortak KSKS'ydi( karanlık sanatlara karşı savunma).

Ohanna heyecanlı bir şekilde dersliğe doğru yürüdü. Bu derse bayılıyor ve öğrendikleri affedilmez lanetleri Sirius'a sarkan kızların üzerinde uygulamak istiyordu. Fakat onlara sadece basit çıban çıkaran lanetler uygulayarak karsi çıkabiliyordu. Bu derste Ohanna ve Yvonne birlikte olacaktı çünkü onlar aynı dönemdendi. Arkadaşlıkları Hogwarts'tan önceye dayanıyordu. Onların aileleri daha öncesinde arkadaşlardı ve Ohanna ile Yvonne birlikte büyümüştü. Onlar KSKS sınıfına giderken Sara dersi revirde Madam Poppynin yanında ekmeye karar vermişti. Sabah sabah büyücü tarihi dersini çekemezdi. Fakat Skylar için aynı şeyler söylenemezdi, o tamamiyle sıkılmış bir halde derslere girip çıkıyordu. Çünkü hiçbir arkadaşı onunla yaşıt değildi ve sevgilisi Remus bile ondan bir dönem büyüktü. Kendisini derslere giderken yalnız hissediyordu ama neyseki Sirius'un kardeşi Regulus'la aynı yaştaydı ve onla takılabilirdi.

Lost İn The Hell, Sirius BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin