BÖLÜM 4

161 12 6
                                    

Hala gidecek bir yerim yoktu. Param yoktu. Beni kurtaran adamın yardımına hala muhtaçtım. Belki bana yüzsüz diyordunuz. Hem seni kurtardı hem de hala peşinde dolanıyorsun diyordunuz. Elimden bir şey gelmezdi. Diger bir konu ise hala Bay Karanlık ile tanışamamıştım. Tanısmak isteyen de yoktu. Ona ne diyecektim. Çoktan bir teşekkür notu yazıp gitmem gerekirken burada kalıyordum. Yüzüne nasıl bakardım. Tamam şimdi çıksam gitsem gidecek yerim de yoktu.



O sabahta gözlerimi renkli duvarlara açtım. Lanet olsun ki çok uykum vardı. Buradaki üçüncü günümdü. Sabahın köründe - bu sabahta olduğu gibi- kalkıyordum. İş bakıyor aksam oluncada bu lanet olasıca yere geliyordum. Sabah sabah ne kadar lanet okudum benböyle. İş bulamamıştım. kocaman şehirde benim gibi bir garibana kim iş verirdi kii zaten.



Komodinin üstünde yine bir hahvaltı tepsisi vardı. Bir de küçük not.


'' -Bu gece çekmecedekileri üstünde görmek istiyorum.-''



Bu da ne demek oluyordu. Bana emir mi veriyordu. Yardım etmesi bunu gerektirmezdi. Ona yalvarmıyordum. İstediğin kadar kal diyen oydu. Dediğini yapacaktım. Belki kim olduğunu öğrenebilirdim.



Sinirle çekmeceyi açtım. İçinden dizlerimin bir karıs üztünde sırtı dantel modelli siyah bir elbise ve siyah platform topuklu ayakkabılar çıktı. Bunları mı giyecektim. Bay Karanlık zevkli çıktı. Mmm bu elbiseye bayılmıstım.


Beni neden çağırıyordu? Gitmemi mi isteyeceti? Beni o kurtarmıştı. Kötü bir sey yapmazdı değil mi? Yaparsa da yağmurdan kaçarken doluya tutulma deyiminin bokunu çıkarmış olurdum.



Oda da küçük bir de banyo vardı. Temiz bir yerdi. Galiba ben odada yokken ya da uyuyorken temizlik için içeri giren birisi vardı. Ben odada yokken isini hallediyor olmasını diledim.



Yatagın üstündeki temiz kıyafetlerimi yanıma aldım ve banyoya girdim. Kapıyı arkamdan iki kez kilitledim. Aynanın karsısında durdum. Bir dakika kadar yansımama baktım. Vücudumdaki morluklar kapanmaya, dudağım iyileşmeye başlamıştı. Hatta gözükmüyordu bile.


Üstümdekileri çıkardım ve ılık suya girdim. Rahatlamıştım. Su beni her zaman rahatlatırdı. Saçlarımı yıkadım. Yandaki beyaz dolapta temiz havlu buldum. Eşofmanlarımı giydim. Banyodan çıkmadan saçlarımı taradım. Yan tarafıma doğru ördüm.


Kapıyı açtım. Yataga doğru yürüyordum ki bir el ağzıma kapandı. Çırpınıyordum ama sıkışmıştım.



'' Bu odayı bugün terk edeceksin. Yoksa başına geleceklerden ben sorumlu değilim sürtük. ''


Bunları fısıltıyla söylemişti. Üstelik sesinden kız olduğu anlaşılıyordu. Saçıma öyle bir asıldı ki çığlık attım. Canım yanıyordu.

GECE'NİN GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin