Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Onunla aynı okulda olmamıza rağmen onu hiç fark etmediniz ama bir gün ikinizde cezaya kalıyorsunuz ve ilk konuşmayı başlatan o oluyor böylece ilk tanışmanız oluyor.
Steve Harrington ile aynı okulda olmamıza rağmen hiç fark etmemiştim. Ta ki o gün cezaya kalana kadar. İkimize de bir ceza verildiğinde, Steve'nin de orada olduğunu gördüm. İçeri adım attığımda, gözlerimizin kısa bir an için buluştuğunu fark ettim ve içimde tuhaf bir heyecan hissettim.
Steve sessizce yanıma oturdu ve beni dikkatlice inceledi. Sonunda, gülümseyerek bana hitap etti. "Merhaba, ben Steve. Seninle daha önce hiç tanışmadığımı fark ettim. Adın ne?"
Şaşkınlıkla ona baktım ve sesimle cevap verdim. "Merhaba, ben Y/N. Evet, doğru söylüyorsun. Seni gerçekten hiç tanımıyorum."
Steve hafifçe başını eğerek bana yaklaştı. "Pekala, bu durumu değiştirebiliriz. Çünkü burada sadece birbirimize güvenebileceğimiz gibi görünüyoruz."
Kalbim hızla atmaya başladı. Steve Harrington, okuldaki popüler çocuk, benimle gerçek bir konuşma yapmak istiyordu. Gözlerimde şaşkınlık ve heyecan vardı. Cezamız boyunca birlikte vakit geçirdik ve Steve'in aslında neşeli, eğlenceli ve sıcak bir kişilik olduğunu keşfettim. Dış görünüşünün ötesinde, gerçek bir bağ kurabildiğimizi fark ettim.
Cezamız sona erdiğinde, Steve gülümseyerek elini uzattı. "Belki bir ara birlikte zaman geçirebiliriz. Sadece tanışmak ve biraz daha konuşmak istiyorum."
Gülümseyerek elini kabul ettim. "Tabii ki, bu harika olur."
Steve Harrington'ın ilk konuşmayı başlattığı o an, hayatımda bir dönüm noktası oldu. Artık sadece birbirimizi gözlemleyen yabancılar değildik. Bu beklenmedik karşılaşma, güçlü bir dostluğun ve belki de daha fazlasının başlangıcı olabilirdi. Kim bilir, belki de zamanla bu dostluk aşka dönüşebilirdi.
Steve ile birlikte, Hawkins Lisesi'nin koridorlarında dolaşırken birbirimize sadece gülümsemekle yetinmiyorduk. Konuşuyor, gülmekten kırılıyor ve birbirimizin şirketinden keyif alıyorduk. Yavaş yavaş, kalbimin derinliklerinde bir şeylerin filizlendiğini hissettim.
Bir gün, Steve sırrını bana açtı. Onun sıradan bir genç gibi görünen hayatının, geceleri tuhaf olaylarla dolu bir maceraya dönüştüğünü öğrendim. Upside Down adı verilen bir paralel evrende yaşananlarla ilgili olarak arkadaşlarıyla savaştığını anlattı. O an, ona hayranlığım bir kat daha arttı.
Birlikte Upside Down ile mücadele etmeye başladık. Steve, cesareti, zekası ve dayanıklılığıyla beni etkilemeye devam etti. O, kahraman gibi davranırken ben de ona destek olmaya çalışıyordum. Birlikte türlü tehlikeler atlattık, ama hep birlikte ayakta kalmayı başardık.
Bu süre zarfında, Steve'e olan hislerimin daha derin olduğunu fark ettim. Kalbim onunla daha fazla vakit geçirmek, onun gülümsemesini görmek ve yanında olmak istiyordu. Her anımda onunla birlikte olmanın bana mutluluk ve güven verdiğini hissediyordum.
Sonunda, Steve'e olan duygularımı açıklamaya karar verdim. Ona karşı derin bir sevgi beslediğimi ve onunla birlikte olmayı istediğimi söyledim. Gözlerinde şaşkınlık ve mutluluk arasında gidip gelen bir ifade vardı. Daha sonra, yüzünde bir gülümsemeyle, benim de hissettiklerimi paylaştığını söyledi.
Steve ve ben, bu güçlü bağla birbirimize aşık olduk. Birlikte daha fazla macera yaşamaya devam ettik ve Upside Down ile savaşımızı daha da güçlendirdik. Her an birlikte olmak, sevgi ve destekle büyüyen bir ilişki inşa etmek bizi daha da güçlü kılıyordu.
Steve Harrington, hayatıma giren en değerli kişi oldu. Birlikte büyük bir aşk ve dostlukla dolu bir geleceğe doğru ilerliyoruz.
Bence oldu ya bu bölüm. Bu karakteri de gram bilmiyorum bu arada. Yazarken elimden geleni yapmayı deniyorum sadece. Yeni istekler bırakmayı unutmayın aşklar. 💖
