Dışarıdaki kasvetli hava yağmurunun geleceğinin habercisiydi. Küçük kasabadaki insanların içerisindeki duygu karmaşası bu havayla birlikte daha da ağırlaşmış, son yaşanan olaylar hakkında daha da fazla kafa yormaya başlamışlardı. Bu öyle bir seviye ulaşmıştı ki, kasabalarında yaşayan tek günahkar oğlanıda unutmuşlardı.
Soğuk rüzgar okulun camının arasındaki boşluklardan sızıp Sarp' ın koluna hafifçe vuruyordu. O buna karşılık kafasını sıradan kaldırmaya tennezül bile etmedi. Göz kapakları kapanmış, aldığı soğuk havadan dolayı yüzünün bazı bölgelerinden kızarıklık meydana gelmişti. Uzaktan bakan biri onun uyuduğunu düşünsede, çoğu zaman olduğu gibi sadece gözlerini dinlendiriyordu. Uyumak onun için bir lüks sayılırdı.
" Abi geceleri resmen uğultular daha da artış gösterdi. Dinecek zannediyoruz bir bakıyoruz her geçen gün sesler daha da artıyor. Acaba kasaba olarak yavaştan sıyırıyor muyuz, amına koyim?" Dedi Gökhan olayları anlamak istercesine.
" Ben öyle olduğunu pek düşünmüyorum. Bir hayvanın böyle insansı sesler çıkarması imkansız geliyor. Belki gerçekten..." Cem' in gözlerinde korkunun bir yansıması oluştu. Düşündüklerinin doğru olduğuna inanmak istemiyordu ama buna başka bir açıklama getiremeyecek haldeydi.
" Saçmalama istersen. Elbet mantıklı bir açıklama vardır. Hâla daha bize çocukken anlatılan o saçmalıklara mı inanıyorsun? Eğer bir şey olsaydı... şimdiye kadar yaşanırdı. Bu gidişle o ucubeye benzemenden korkuyorum." Dedi imalı bir tonda Altay. Cem gerginlikle yutkunup yüzünü iğrenircesine buruşturdu.
Sarp yavaşça oturduğu arka sıradan kalktı. Uykuya özlem duyan kızarmış mavi gözleri etrafında dolaştırdı bir süre, buluştu bakışları tanıdık kahvelerle. Onunla hiç karşılaşmamış, herkesten çok sevmemiş, kitaplardaki gibi bir aşk yaşamamışcasına bakışlarını çevirdi önüne doğru. Artık Cem' in bir yabancıdan farkı yoktur onun gözlerinde.
" Ne baktın lan bu tarafa?"
Sarp, Altay' ın sesini duymasıyla soluk mavi gözlerini ona doğru çevirdi. Altay oturduğu sıradan ayaklanarak, Sarp' a doğru bir kaç adım attı.
" Sana diyorum?" Dedi kehribar rengi gözlerini belirterek.
" Altay... Seninle uğraşamam." Dedi sesinin en sakin tınısında. Altay dişlerini sıkarak bir kaç adım daha yaklaştı ona.
" Uğraşsana, lan.... uğraş! Ne yapabiliyorsun bakayım hepimiz görelim!" Altay' ın sesi sınıfta yankılandı. Sınıfta olanların bile tüyleri ürpermişken, Sarp hâla daha ona o duygusuz soluk gözlerle bakmaya devam ediyordu.
" Bana olan bu düşmanlığının sebebi ne? Yoksa Cem' in yerine seni becermemiş olmam mı?"
Sınıftan tek bir ses bile çıkmadı. Altay, Sarp' ın sözlerinin etkisi üzerine sanki transa girmişti. Dudakları aralanmış, kaşları hafifçe çatılmış, etrafında ne dönüp bittiğinden zerre ilgilenmiyordu. Kafasında kurduğu düşünceleri bastırırken, apaçık olarak karşısındaki çocuk söylemişti ona gerçekleri ve o kendinden bile sakladığı gerçekleri duymaktan nefret etti. Altay, Sarp' ın yüzüne hızla sert bir yumruk yapıştırdı.
" Bir daha... eğer bir daha, bana böyle bir şey ima edersen... seni öldürürüm."
Sarp vurulan yanağını hafifçe tutarak kıkırdadı ve bakışlarını tekrardan elalarla buluşmasını sağladı.
" Bence bu söylediklerine sen bile inanmadın." Dedi son kez hâla daha şokun etkisinde olan ela gözlere. Bir süre sınıfın üzerindeki insanların yüzünde dolaştırdıktan sonra bakışlarını, sınıftan hızlı adımlarla çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır // Gay
General FictionSarp' ın ailesi hiçbir açıklama yapmadan ' Azze' denilen bu kasabada Sarp' ı tek başına bırakmıştı. Kendisini fazla yükseklerde görürken bu kasabada bir anda en tepeden, en aşağa büyük bir çöküş yaşamıştı. Yeni gelen matematik ögretmeni Karan ile ar...