★²

194 29 24
                                    

tüm üyeler erkenden yataklarına yatmış, bazıları çoktan horluyordu. zhang hao ise yatağında oturmuş yaklaşık 1 saattir duvarı izliyordu. artık şerit şerit olan duvar kağıdının üzerinde kaç düz çizgi olduğunu bile sayıp öğrendikten sonra yatağından kalkıp balkonda biraz hava almaya karar verdi çünkü artık sıkıntıdan sadece bir değil dört duvarın hepsinin üstündeki şeritleri sayacaktı.

diğer üyeleri uyandırmamaya çalışarak balkona doğru yol aldı. balkonun kapısını açar açmaz yüzüne soğukluk vurdu. iki kişilik olan koltuğa oturup boş boş etrafı izliyordu ki ayak sesleri duymasıyla kafasını kapıya doğru çevirdi.

gelen hanbin'di.

"seni uyandırdım mı?" diye sordu zhang hao. hanbin'in elinde iki tane hırka vardı. "hayır hayır zaten uyuyamamıştım sonra seni balkona çıkarken gördüm ve yanına gelmek istedim."

hanbin, hırkalardan birini kendi üstüne geçirdi. "buarada bu soğukta balkona kısa kollu çıkmana da inanamıyorum, debutumuza bir hafta kala hasta mı olacaksın." elindeki diğer hırkayı zhang hao'ya doğru uzattı. zhang hao, hanbin'in kendi hırkasını ona vermesine çok heyecanlanmıştı. hırka için teşekkür edip üstüne giydi. hırka tamamen hanbin'in kokusuna bürünmüştü ve bu zhang hao'yu resmen büyülüyordu.

"sen neden uyuyamadın?" zhang hao, hanbin yanına otururken konuştu. hanbin koltukta bağdaş kurup zhang hao'ya doğru döndü. "yeni yerlerde uyumaya alışmakta biraz kötüyüm sanırım birkaç günüm böyle geçecek." diye açıkladı. "peki söyle bakalım sen niye uyuyamadın?"

"ben... bilmiyorum sadece aklımda çok fazla düşünce var. çıkış yapmamıza çok az kaldı geriliyorum sanırım. insanlar beni sevecek mi, idol olarak iyi bir iş çıkaracak mıyım bilmiyorum" zhang hao elleriyle oynarken konuştu. "hadi ama neden bu kadar geriliyorsun sen zhang hao'sun, kendin olman insanların seni sevmesi için yeterli. ne kadar yetenekli olduğunu biliyorum tabiki de iyi bir iş çıkarırsın. hem bak sonunda beraber çıkış yaptık hayalimiz gerçekleşti, artık her zaman yanındayım, istediğimiz bu değil miydi? korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok." hanbin, zhang hao'nun ellerine doğru uzanarak kendi elleri içine aldı.

zhang hao, hanbin'e doğru dönünce sımsıcak bir gülümsemeyle karşılaştı. şuan oturup hanbin'in güzelliğine ağlamak istiyordu. beyni otomatik olarak çalıştı ve ağzından kelimeler döküldü.

"ben" diye başladı cümleye dudağını dişliyordu. "beni öpebilir misin? sadece bir kereliğine." bir anlığına hanbin'in gözlerinin içine baktı ama utanıp tekrardan ellerine indirdi bakışlarını, artık hanbin'in elleri içindelerdi tabii.

"neden seni öpmemi istiyorsun?" hanbin sordu.

zhang hao'nun yanaklarını kırmızılaşmıştı, gözlerini ellerinden ayıramadı.

"zhang hao?"

"sadece... sadece merak ediyorum bunu uzun zamandır düşünüyorum ve seni öpmek nasıl bir his bilmek istiyorum." içine doğru konuşmuştu ama hanbin bunu duymuştu. artık zhang hao'nun yanaklarını resmen alev alıyordu.

hanbin bunu aklında tarttı zhang hao'nun istediği buysa, onu bir kereliğine öpmek, belki bu onun kendi hisleri için de yeterli olurdu ama kendini kandırıyordu asla yeterli olmayacaktı. hanbin, zhang hao'yu her an öpmek, her an onla beraber olmak, onla ilgilenmek istiyordu. beş ayda hayatının merkezine yerleşmişti bu çinli çocuk.

"sadece bir kereliğine mi?" hanbin cesur olmaya çalışarak sordu.

zhang hao bu soruyla ellerine çekip hararetle konuştu. "boşver. sormadım say. eğer istemiyorsan hiç sorun-"

hanbin sözünü kesti. "demek istediğim bu değil, hyung."

zhang hao, hanbin'e baktı. merakla cümlenin devamını bekliyordu. artık utancı bir kenara bırakmıştı.

can i get a kiss, can i ? haobinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin