Giriş

124 4 0
                                    

İster kabul edin , ister etmeyin acele edince işlerin ters gitmesini sağlayan bir yasa var. Buradan bilim insanlarına sesleniyorum, bu işe bi'bakın.

Geç kaldım, gerçekten çok geç kaldım. Anahtarımı nihayet bulduğumda edindiğim anlık rahatlama telefonumun zil sesiyle yerini günün bilmem kaçıncı panik dalgasına bıraktı. Çağrıyı cevapladığımda arkadaki müzik sesinden arkadaşımın çoktan mekana geçtiğini anladım. Kendimi sitemlerine hazırlarken içimden besmele çekmeden de edemedim .

''O kadar yol geldik, iki tur attık ; eksik yok gedik yok ama kim eksik biliyor musun? Partnerim!

Neredesin sen?'' derin bir nefes alıp kısa özet geçtim durumu.

Herkesten erken vardığım mekanda, telefonuma gömdüğüm kafam ve ben biriyle çarpıştık, üstüm başım kokteyl olmuştu. Eve varıp üstümü değiş anahtarı ara derken, geç kalmak üzereydim.

''Çabuk gel. Adamı gelmek için zor ikna ettik. Ayda yılda bir şans bulduk , her şey düzgün olsun.''

'' Tamamdır, zaten yakınım taksideyim. Maksimum 15 dakikaya oradayım. Görüşürüz'' son kelimemi uzatırken kırmızı butona bastım.

.................

Taksi kenara çekti. Hava kapalı olduğundan normalden de erken kararmıştı. Bir daha düşmeme umuduyla adımlarımı dikkatli ve yavaş atıyordum. İçeriye girdiğimde Botan beni kapıda karşıladı. Aşırı derecede mahcuptum, çaktırmamaya çalıştım.

''Teşrif edebildiniz nihayet. Kızım kök saldım, meyve verdim yetmedi bir de dallarımı verdim kağıt oldu ya hadi ağam hadi!''

Bir yandan onu baştan aşağı bir süzdüm siyah takımın içine giydiği beyaz gömlek, kolundaki gümüş kasalı lacivert tabaklı saati, boynunda da gömleğinin yakalarını hafif sallanan zincirle birleştiren yaka iğnesi ile şık ve sade bir görünümü vardı. Yaka iğnesinin gömleğinin gömleğini tutan yerleri, elbisemle uyumlu bir şekilde parlament mavisiydi.

Ben de giydiğim parlament mavisi üzerime hafif yapışan saten ince askılı degaje yaka sağ bacağımdan baldırıma kadar yırtmacı olan elbisem, gümüş bantlı topuklularım , üzerimde omuzuma aldığım siyah suni kürküm inci küpe kolye bileklik setimle Botan'ın yanında yerimi aldım.

Koluna girdiğimde hızlıca etkinliğin düzenlendiği ana salona doğru ilerledik, yerimizi bulduk.

Botan 'ın babası, Süleyman amcam. Galatasaray'ın transfer sponsorlarından olduğu için bu tür etkinliklere o da davet edilirdi. Çocuk , hayata avantajlı başlamıştı. Tabii o alışık olduğundan bana farklı gelen ve heyecanlandığım bu durum son 2 aydır dilimden düşmemişti. Resmen üniversite sınavına sayar gibi gün saymıştım , yıllar sonra. Normalde bu tür etkinliklere, galalara anne babası giderdi ve bu konuya titiz yaklaşır, asla aksatmazdı etkinlikleri. Camia davet ediyorsa gidilirdi, en büyük öğüdü buydu.

İpek hanımla beraber uzun bir tatile çıkmışlardı. Yarıda kesip sergiye geleceklerdi. Botan'la yaptığımız saatler süren ikna konuşmaları en sonunda karşılığı vermiş bize giriş bileti kazandırmıştı.

Hemen ağzıma hızlıca iki kanepe atıp kendime beyaz şarap alıp kavalyemin eline de kırmızıyı tutuşturdum. Elimizde kadehlerle ortamın atmosferini yokladık. Kalabalıktı , beklediğimden fazla. Botan'ın beni kendi halime bıraktığı bir anda Beni asıl şaşırtan şey, her ne kadar umut etsem de burada olmayacaklarını sandığım kişilerdi. İlk on bir idi.

Kalbim, sinoatrial düğümü, az önce impuls vermeyi kesti.

Kalbim gerçekten durdu.

Benim fanatikliğim, içimdeydi. Kalbimdeydi. Tanımadığım halde onlarla sahada 13. Kişi oluşum, geçirdikleri zor zamanlarda daralan , seri tutturduklarında kabaran göğsüm bunun en büyük şahidiydi.

Hattrick (Nicolo Zaniolo Fan-fic) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin