3.Bölüm

20 3 0
                                    

Yuqi
-------

Balkonda oturmaya karar verdik. Kendimize kahve yapıp balkona çıktık. Balkon genişti  iki küçük bir büyük bej kanepe vardı. Aslında yaşadığımız yer bir siteydi. Bizimki gibi birçok villa vardı. Ama süphesiz en güzel manzaraya sahip olan bizimkiydi. Kimse ağzını açmıyordu. Derin bir sessizlik vardı. Cenaze evinde gibi hissetmiştim.  Galiba Miyeon da benimle aynı fikirdeydi.

"Sohbetinize doyum olmuyo gerçekten her akşam yapalım bunu."

Sj
" cidden. Soyeon ne yaptınız biz yokken?"

Sy
"Farklı bişey yapmadık telefona baktık yemek yedik fln."

Yq
"Aynen. Asıl siz ne yaptınız?"

Shu
" başka bir konu mu konuşsak."

Mn
"Acaba bir sonraki cb beğenilecek mi?"

Shu
"Tabiki evet çünkü biz yapıcaz bizim elimizden çıkan şarkı ve beğenilmek?  Komikmiş"

Shuha bunu söylerken çok özgüvenli konuşmuştu. Bende böyle düşünüyordum. Umarımda haklıyızdır.

Sy
"Kızlar saat 1 olmuş yatalım artık."

Herkes onay vermişti ve yatmıştık. Merdivenden çıkarken aniden Soyeon kolumu tutmuştu.

"Birşey olursa söyle. En ufak birşey bile."

Ah bu kız tam bir melekti

"Tamam."
Diyerek gülümsedim
Odalarımıza geçtik. Ben günün yorgunluğuyla direk uyudum. Miyeon ne yaptı bilmiyorum.

Şu içmek için gece 3 civarında uyandım. Merdivenden uykulu şekilde inerken maskeli iki adamın mutfağı karıştırdığını gördüm. Beni görmemişlerdi hemen Soyeon'un yanına gittim.

"Soyeon uyan."

"Yuqi noluyo?"

"Mutfakta hırsız var."

Uykulu bir şekilde
"Ne"

Diyip gözlerini avuşturdu kendine gelmiş gibiydi. Bir çekmeceyi açıp silah çıkardı. Ne? Neden orda bir silah vardı. Bunları sonra düşünebilirim. Soyeon mermi takarken ben polisi aradım. Merdivenden çıkıyorlardı. Minnie'nin çalışma masasındaki maket bıçağını aldım. Gerilmiştim. Soyeon kapıyı aralayıp adama bakıyordu. Elinde bir silah vardı. Miyeon'un uyuduğu odaya girdi. Soyeon sessizce arkasından odaya girip silahı kafasına dayadı. Hırsız fazla cesurdu. O da boş durmayıp Miyeon'a silah çekti. Beni görmemişti. Arkası dönüktü. Çok cesur olmasamda korkak asla değildim. Hırsızın bacak arasına sertçe ayağımla vurdum. Vurmamla yere kapaklanması bir olmuştu. O pisliğin silahını aldım. Ve diğerini halletmek için mutfağa indik. Bizi görmüştü. Hemen silah çekti. Soyeon ve bende ona silah çektik. Soyeon yavaşça adama yaklaştı. Miyeon'un çığlığını duyduğumda çaresizlik hissini tüm vücudumda hissettim. Soyeon'u tek bırakamazdım. Bu adamlar için adam öldürmek su içmek kadar doğaldı. Ama Miyeon şu an çok kötü bir durumda olabilirdi. Düşünmeden hareket etmek zorundaydım. Nişan alıp sıyıracak şekilde ateş ettim. Üstüne Shuha'nın çığlığını duyunca koşarak yukarı çıktık. Soojin ve Shuha'nın kapısı açıktı. Soyeon koşarak bizim odaya daldı. Arkasından odaya girdiğimde gördüğüm manzara beni şaşırtmıştı. Soojin'in elinde makas vardı. Hırsız yerde yüz üstü yatıyordu. Soojin bir ayağı ile adamın sırtına bastırıyordu Adamın koluna batırmıştı. Kolu kan içindeydi. Polisler nihayet gelebilmişti. Soojin ayağını çekmişti. Miyeon çok korkmuştu. Koşup ona sarıldım.  Soyeon polislerle ilgileniyordu. Soojin aslında şaşırtmamıştı. O benim tanıdığım en cesur insandı. Soyeon bile bu kadar değildi. Hepimiz şok olmuştuk. Shu ve Soojin uyumaya odalarına gittiler. Miyeon daha sakindi. Ah hayır Minnie evet onu tamamen unutmuştuk. Koşarak odaya gittim. Kapıya vurdum. Ağlıyordu. Kapı kilitliydi. Açmasını ve polislerin geldiğini söyledim.  Cevap vermedi kapıya tekme attım. Çığlığı bastı. Çok korktuğu belliydi. Onu rahat bıraktım. Soyeon'a bakmaya gelirken kanepede oturduğunu gördüm. Yanına gittim. 

"Soyeon sen gerçekten çok cesursun."

"Bana mı dedin? Az önce adama sıkan sendin."

İkimizde güldük

"Miyeon için endişelendim seni tek bırakmak zorundaydım ama bu insanlar çok kolay insan öldürebilirdi bende etkisiz hale getirdim."

"Sıkmasaydın  polis sireniyle panik yapıp bizi öldürebilirdi."

"Peki Soojin."
Dedim gülümseyerek

"O olmasaydı bizim değil Shu ve Miyeon'un cenazesi çıkardı."

Yatmak için yukarı çıkarken durdum. Aklıma Minnie geldi.

"Ee Soyeon şey Minnie kapıyı açmıyo. Çok korkmuş kapıyı kilitlemiş."

"Off. Üstüne gitmeyelim silah sesleri falan çok korkmuştur ben en iyisi aşağıda uyuyayım."

"Ben  yatarım salonda sen benim yatağımda yat Miyeon için daha iyi olur."

"Gerek yok sen rahat uyu."

"Miyeon için."

"Senin yanında daha güvende."

Merdivenden inmeye başladım biryandan konuşuyordum
"Bende seni seviyorum iyi geceler."

Aşağı indim gözüme takılan ilk şey balkon kapısının açık olmasıydı. Ne? Nasıl açık bırakabilirdik. Neyse şuan bunları düşünmek istemiyorum. Uyumalıyım. Soyeon umarım rahat uyur. Sabah Minnie ile konuşurum. Ona kızmıyorum bibakıma haklı. Ben kendime inanamamıştım. Ben az önce  birini vurdum. Aslında çok beklenmedik bir hareket değildi ama yine de garip geliyordu. Bunları düşünürken gözlerim kapandı ve uykuya daldım.

Uyandığımda Soyeon kan izlerini temizliyordu. Dün tamamen unutmuştuk. Uyandığımı gördüğünde gülümseyerek

"Günaydın rahat uyuyabildin mi?"

"Evet rahattım Minnie nasıl?"

"Yarım saat önce baktım galiba hala uyuyor."

Kalkıp Soyeon'a yardım edecektim.  Ama temizlemişti
Bende kızlara bakmaya karar verdim. Merdivenden çıktığımda Minnie'nin kapısını tıklattım. Kapıyı açmıştı. Hemen ona sarıldım.

"Kahvaltıda konuşsak olur mu?"

Olur anlamında başımı salladım ve Miyeon'a bakmaya gittim. Hala uyanmamıştı saat ondu. Geceyi düşününce sessizce odadan çıktım. shuha'yı kontrol etmeme gerek yoktu. Yanında Soojin vardı zaten. Ama yinede uyuyup uyumadıklarına bakmak için kapıyı açtım. Soojin uyanıktı. Telefona bakıyordu. Shu uyuyordu. Soojin gülümseyerek "günaydın" dedi. Aynı şekilde karşılık verdim. Kapıyı kapatıp merdivene yöneldim. Minnie ve Soyeon'un odası merdivenin yanındaydı. Kapı açıktı. Minnie telefonuna bakıyordu. Toparlanmıştı. Dün görmesemde kötü olduğunu konuşmasından anlamıştım.

Aşağı indim Soyeon kahvaltı hazırlamayı teklif etti. Kabul etmiştim. Gerçekten açtım. Yumurta salatalık domates zeytin peynir vs Klasik birşeyler çıkardık. Soyeon Kızları çağırmaya gitti.

Bende içeri havalansın diye pencereyi açtım ve dışarı baktım. Kızlar geldi.  Aynı yerlerimize oturduk. Minnie bişey söylemek ister gibi bakıyordu. Ve galiba yine Miyeon da benimle aynı fikirdeydi.

"Minnie söylemek istediğin birşey mi var?"

Mn
"Şey"

My
"Ney?"

Sj
"Miyeon biraz sakin ol anlatıcak."

Mn
"Dün o kadar korkmayın sebebi"

Dedi Minnie ve sustu Miyeon sinirlenmeye başlamıştı. Bişey demesin diye. Biraz yaklaşıp "bekle biraz" Dedim.
Ardından Minnie tekrar konuşmaya başladı.

"Küçükken evimize bir hırsız girmişti. Benim odamdaydı. Aslında uyanıktım ama bana zarar vermesin diye numara yapmaya çalıştım. Annem ve babam odaya daldılar. Ve silahını bana çevirdi. Korkup çığlık attım. Bizim ev bekçi kulübesinin yanındaydı. Duymuş olacak ki eve geldi. Polisi aradığını söyledi. Annem beni yanına aldı. Sonra adam kaçtı. O gün benim için çok kötüydü ve hayatımın en kötü gecesiydi. Hırsızlar beni çok korkutuyor. Soyeon özür dilerim. Ama kapıyı açamadım çok korkmuştum. Özellikle silah sesi duyduğumda. Sizi zor durumda bıraktım özür dilerim."

"Sorun yok Yuqi rahat uyuduysa."

"Ben gayet rahattım Minnie seni anlıyorum gerçekten sorun değil."

Kahvaltı yaptıktan sonra Shujin ikilisi markete gitme kararı aldı Miyeonda onlarla gitmişti.

ONLY FRIEND?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin