momo:
dahyun sen ne yaptığını zannediyorsun
siz:
kaç defa diyeceğim momo
isteyerek olmadı
momo:
beni görür görmez bana doğru koşturdun ve yanımdan geçen görevliye çarptın
üzerime adamın kahvesi döküldü
ve hâlâ isteyerek olmadı mı diyorsun
cidden
yeter
siz:
bak
özür dilerim
momo:
ne için yanıma geldin peki
niye koştun
neden
siz:
bilmiyorum
momo:
beni rahat bırak artık
senin çalıştığın binaya girdim diye üzerime kahve dökemezsin
siz:
ben dökmedim momo
gerçekten çok özür dilerim
momo:
siktir git
bir de özür diliyor bana
siz:
ya
(iletilemedi)
of
(iletilemedi)
yapma ya
(iletilemedi)
----
Engellendiğimi kendime daha acı bir şekilde kabullendirmek amacıyla birkaç mesaj daha yazdıktan sonra öfkeyle telefonu koltuğuma fırlattım. Cidden engellemişti. Zaten daha önce de engelliydim, çarptığım görevli üzerine kahve döktüğünde engeli kaldırmış ve kızmak için yazmıştı bana.
Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum, her şeyi yanlış anlamıştı Momo. Ona zarar vermek istemezdim asla, o benden nefret etse de ben ona kıyamazdım. O benim ölümümü dilese de ben onun kılına zarar geldiği an yıkılırdım.
Ama anlamıyordu işte beni, tek yaptığı engellemekti.
Sinirle ellerimi saçlarıma götürdüm. Oturduğum koltukta daha çok büzüşmek istesem de Momo'nun mesajını gördüğüm an karnıma giren ağrı hâlâ geçmediği için olduğum yerde kalmaktan başka bir şey yapamıyordum.