Ve onu gördüm. Sokak lambasının altında yüzüne vuran soluk ışıkta bile güzel görünen yüzü buruk bir tebessüme neden oldu dudaklarımda.
Yaklaştım yanına, sırtımda yaşanmamış bir aşkın yükü ile. Yavaşça.
Her adımım sakindi. İçimde kopan acı fırtınaların aksine. Ona doğru var gücümle koşmak isteyen kalbimin aksine.
Darmadağın olmuş zihnim şuan sadece ona sarılmak istiyordu. Belki de yıllarca acı çeken benliğimin aradığı cevap oydu. Sadece oydu.
"Merhaba"
Dudaklarından dökülüp kulaklarıma ulaşan sesi, zaten özgürlüğüne kavuşmak için can atan gözyaşlarımla olan mücadelemi daha çok zorlaştırırken dudaklarımdan ayni mesafeli cevap çıktı.
"Merhaba"
Sanki anlaşmış gibi en yakındaki banka oturduk. Yan yana. Yıllar öncesinde biz iki genç aşıkken olduğu gibi.
Kalbim yine hızlandı ona yakın olmak benim için zamanın durduğu yerdi. Onun gülüşü hayatımın zirve anlarını oluştururken, varlığını hissetmek bile benim için tarif edilemez bir mutluluktu.
"Nasılsın?"
Kötüyüm. Sen yanımda yokken çok kötüyüm. Sesini duyamadığımda, kokunu almadığımda, seni görmediğimde ben hep kötüyüm. Yılların birikmişliği doludizgin boşalmak isterken gözyaşlarımı her şeye inat hapsederken kötüyüm. Her nefes alışımda, her göz kırpışımda, her günümde, her dakikamda... Yanımda senin olmadığın her anda ben çok kötüyüm. Nefes alamıyorum. Yokluğunda nefes bile alamıyorum. Sensiz geçen yıllarım hatırımdayken hep acı çekiyorum. Öyle bir acı ki uykumda uyanıklığımda hep burada, kalbimde hissediliyor. Ben çok kötüyüm Seung. Sen yokken cok kötüyüm.
"İyiyim"
Yüzümüz nehre döndüğünde ikimiz de konuşmuyorduk.
Yıllarca kimse hiçbir şey yapmamıştı. İki kalp yok olmuştu bir kalbe duyduğu özlemle. Ve iki kalp de var olamamıştı bir diğer kalbin ahı ile bir baska kalpte.
"Böyle olması gerekiyor muydu?"
Bunu ben de merak ediyordum. Gerçekten böyle olması gerekiyor muydu? Beraber geçirebileceğimiz onlarca yılımız varken bu şansı elimizin tersiyle itmemiz gerekiyor muydu? Iki kalbin yıllarca kor ateşte kavrulması gerekiyor muydu? Iki canın bir ömür acı çekmesi gerekiyor muydu?
"Bilmiyorum."
Keşke bilseydim. Bilmek zorundaydım. Ama Keşke bilmek zorunda olmasaydım. Keşke bilmek icin çırpınmasaydım. Keske bilmek istemediğim başka bir hayatım olsaydı. Keşke ben ve o değil, biz olsaydık. Keske beraber olsaydık. Keşke birbirimizin olsaydık.
Göz kapağının ardından kaçmayı başaran ve bu gece özgürlüğüne kavuşan ilk gözyaşı ile yıllardır kalbini acıttığını bildiğim o soruyu sormuştu.
"Neden böyle oldu?"
Dolu gözlerimi kaçırarak cevapladım.
"Çünkü böyle olması gerekti"
Yalandı. Bunu biz istemiştik. Kadere karşı dimdik ayakta durup "Biz" için savaşmak varken yaptığımız tek şey hayatın bizi savurduğu iki farklı yolda ömrümüzü acı içinde geçirmekti.
Bu sefer de benim yıllardır içimi kemiren cümle dudaklarımdan dökülmüştü.
"Her sey daha farklı olabilirdi"
Derin ve titrek bir nefes alarak cevapladı.
"Her şey farklı olabilirdi. Biz olabilirdik. Ama olmadık. Olamadık"
Her zamanki gibi düşündüğüm şeyleri tıpatıp aynı şekilde söze dökmüştü.
Baska tek kelime konuşmadık. Zaman avcunuzda tutmaya çalıştığınız su gibi akıp geçti. Sormak istediğimiz bir sürü soru ve akmak isteyen bir sürü gözyaşının aksine biz sadece sustuk. Yıllarca olduğu gibi.
Koskoca bir gece yerini güneşin ilk ışıklarına bırakırken uçağa yetişmem gerektiğini hatırladım.
Şuan her şeyi iptal edebilirdim. Ömrümü harcadığım işi bir kenara itip sevdiğim adama ilk kez seni seviyorum diyebilirdim.
Ilk defa sarılabilirdim ona. Ilk defa kokusunu utanmadan icime çekebilirdim.
Ama o gün onunla alakalı olan son bir pişmanlık daha yaptım.
"Yetişmem gereken bir toplantı var"
Dolu gözlerini silmeye çalışırken benim de ondan bir farkım yoktu.
"Benim de gitmem gerek."
Ne yapıyordum? Neden her şeyi bir kenara bırakıp onunla beraber olmuyordum? Neden yıllardır kendimi yiyip bitirdiğim pişmanlıklarıma bir yenisini ekliyordum?
"Seung sana bir şey söylemeliyim"
Beklenti içinde bana döndü. Belki de şuan hayatımızı değiştirecek o cümleyi söyleyebilirdim.
Ama yine yapmadım.
"Seni özleyeceğim"
Bu sefer kimse gözyaşlarını tutmaya çalışmadı. Hıçkırıklarımız göğe yükseldi. Duyan yıldızlar bile üzüntülerinden utanabilirlerdi.
"Seni çok özleyeceğim"
Isırdığım dudağımdan artık kan tadı gelmeye başlayınca elimin tersi ile her gece olduğu gibi gözyaşlarımı sildim.
Seungmin de kendini toparlayınca elimi uzattım.
"Başka bir evrende..."
Titreyen eli ile elimi tuttu. Sıcaklığı tüm bedenime yayılırken keske elini hiç bırakmasaydım. Ama yaptım.
İkimiz de farklı yönlere doğru yürümeye başlarken gözyaşlarımı bir bir azad ettim.
Başka bir evrende, en güzel halinle...
Belki de baska bir evrende biz gerçekten en güzel halimizle yaşıyorduk. Belki birbirimizindik. Belki de biz çok güzeldik. Kim bilir?
Ama şuan bize kalan tek şey acıydı. Kalbimizin en derinlerinde hissettiğimiz...
En aciz aşıklardandık biz. Aşkını itiraf edememiş olan.
"Ve en aciz aşk yaşanmamış olandı"
Yarım kalan bir aşkın hatırına, yılları heba olmuş iki aşık hatırına, bir olmayı isteyen ama olamamış aşıklar hatırına...
Kendinize iyi bakın dostlar. Başka bir kurguda görüşmek dileğiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Bir Evrende
Fanfic"Dünya üzerindeki en aciz aşık aşkını itiraf edememiş aşıktı ve en aciz aşk yaşanamamış olandı." #chanmin !! YAN SHIP YOKTUR !!