Büyük Tarikatları Küçük Dinlerden Ayıran Şey Nedir?

19 3 0
                                    

ESSAY:

İnsanoğlu kendi bilincinin farkına vardığından beri varoluşunu anlamlandırmaya çalışmaktadır. İnsan bu anlam arayışına doğaya ve insanoğluna dair çeşitli sorular sorarak başladı. "Bu dünyaya beni kim getirdi, neden burdayım" gibi sorular insanların ilk sorduğu sorular arasındaydı. Bu soruların cevabını üst düzey bir bilinç -yani tanrı- olduğunu düşünerek cevaplandırdılar. Bu üst düzey bilinç ilk olarak güneş, ay, rüzgar gibi doğada bulunan nesnelerin ruhu olarak kendine yer buldu. Zamanla Tanrı birden fazla olmaktan çıkarak tek bir ruha indirgendi. Şu an ise en çok inanana sahip olan dinler tek tanrılı yani monoteist dinlerdir.

Peki varoluşumuzu adlandırma yolunda neden Tanrıya başvurduk? Bizi Tanrıya inandırmaya iten güç neydi? Bu inanışımızın birden fazla nedeni olsa da en önemli nedeni başta bahsettiğim gibi evreni, dünyayı ve yaşamı anlamlandırma arzumuzdu. İnsanoğlu hiçbir zaman bildikleri ile yetinmemiş ve sürekli yeni sorular sorup cevap aramıştır. Bu sorular en başta "Nasıl yiyecek bulurum" gibi sorular iken kendini gerçekleştirme isteği ile "Amacım ne" gibi sorulara evrilmiştir. Yeni meraklarımızı doyurmak için hava koşullarını, gökyüzünü ve yeryüzü hareketlerini inceledik. Bu incelemeler sonucunda doğayı işimize yarayacak kadar öğrenmiş olduk. Fakat hala bir soru aklımızı kurcalıyordu; Neden buradayız? Bu sorunun cevabını doğada değil göklerde, hatta göğün üstünde, evrenin dışında aradık. Ve Tanrı kavramının doğuşu işte burada başladı.

Neden Tanrıya İnanırız?

Tanrı bize amacımızı açıklamanın yanında bazı doğa olaylarının açıklamalarını da verdi. Mesela şimşeğin çaktığını biliyorduk fakat neden oluştuğunu bir türlü bulamamıştık. Antik yunan dini buna bir açıklama getirdi. Baştanrı Zeus insanlara sinirlendiğinde şimşek çakmaktaydı. Bunun yanlış olduğunu her ne kadar bilsek de o zamanlarda insanlar buna inanıyorlardı.

Tanrıya inanmamızın bir başka nedeni ise ölümden korkmamızdı. Bunca yıl yaşadıktan sonra yok oluşu kendimize yediremiyorduk. Biz önemliydik, annemiz için, çocuklarımız için, eşimiz için, önemliydik. Yok olamazdık. Ölüme ve yok oluşa bir başkaldırış olarak "öteki dünya" kavramını yarattık. Artık bu dünyada ömrümüzün sonuna geldiğimizde yok olmayacaktık, sadece fiziksel dünyadan ayrılıp sonsuz yaşamın olduğu bir dünyaya gidecektik. Bu şekilde içimizdeki yok oluş korkusunu yok etmeyi başarmıştık.

Doğanın işleyişine açıklama getirmiş ve öteki dünya kavramı oluşturmuştuk fakat bir sorunumuz vardı. Tanrı ve diğer yaşam hakkında belli bir görüşümüz yoktu, herkes Tanrıyı kendi istediği şekilde hayal ederken ölümden sonrasında olacaklar hakkında da fikirlerimiz birbirinden farklıydı. Bu farklılıklar birbirinden farklı dinlerin oluşmasına sebebiyet verdi. Bu dinler ise kendi içlerinde, dini farklı yorumlayan insanlar yüzünden farklı mezheplere bölündüler. Bu mezheplerin varlığının devamı için bazı insanlar Tarikat adı verilen ve insanların en az dinleri kadar bağlılık gösterdiği topluluklar oluşturdu. Dünyada bir çok tarikat ve tarikatlara inanan milyonlarca insan vardır. Peki tarikatlar neden bu kadar büyüdü?

TARİKATLAR NASIL BÜYÜR?

Dünya üzerinde birçok din var olmuş ve yok olmuştur. Belli başlı nedenlerden dolayı bazı dinler ve tarikatlar şu an dünyada baskın olsa da bazı tarikatlar da oldukça hızlı şekilde yok olmuşlardır. Peki bu nedenler nelerdir?

1.Neden: Cezbedici Vaadler Sunmak

Tarikatların güç sahibi olmasının yegane yolu daha fazla insana ulaşmak ve o insanların ilgisini çekmektir. Şu an büyük bir tarikat hali hazırda elinde insan sayısını kullanarak daha da güçlenebilir fakat en başında sadece bir grup insandan oluşan bir tarikatın elinde güç elde etmek için yeterli insan yoktur. Bu yüzden bir tarikat büyümek için büyük insan topluluklarını kandırmaya ve onlara cezbedici teklifler götürerek bünyesine katmak zorundadır. Çünkü insanlar ister istemez bir tarikata girerken çıkarlarının ne olacağını düşünür. Tarikatlar ise insanlara oldukça cezbedici öteki dünya hayallerini sunarlar. Gerçek dinde kendine yer bulamayan bu vaadler insanların hoşuna gittiği için buna inanmayı seçerler. Tarikata girerek bir şey kaybetmezsiniz fakat eğer o tarikatın dedikleri doğruysa sırf o tarikatın mensubu olmadığınız için diye birçok şeyi kaçırabilir ve daha kötüsü belki de ceza çekebilirsiniz. Bu yüzden insan olabilecek en kazançlı yol olan inanmayı tercih eder. Bu düşünce şekline Pascalın kumarı denmektedir. Pascalın kumarı aslında kar-zarar dengesine göre yüksek kazançlı vaadler inanmanın mantıklı ve rasyonel olacağını öne sürer.

Neden: Tarikat Yöneticilerinin Etkisi

Çekici vaadler sunmak insanların bir tarikata girmesi için oldukça büyük etken olsa da yine de tek başına yeterli değildir çünkü bir başka tarikatın daha güzel vaadlerle insanları kendi bünyesi altına toplama riski vardır. Bu durumda olay hali hazırda tarikatta olan kişilerin insanlar arasındaki popülerliği ve hitabet yeteneğine bağlı olarak değişebilir. Örneğin İslam dininin peygamberi olan Muhammed halk arasında oldukça iyi bir popüleriteye sahip bir isimdi. Ayrıca kendisi İslamı yaymak için o zamanın kurallarına İslam'a davet mektupları da göndermiştir. Bunun ile beraber en yakın arkadaşı ve kayınpederi olan Ebubekir ise o zamanki Arap halkının zenginlerinden biriydi. Bu şekilde islam,, varoluşunun ilk aşamalarını hızlı bir şekilde aşmıştır.

3.Neden: Savaşlar

Maalesef ki her tarikat barışçıl şekilde yayılmamıştır. Bazı tarikatlar bulundukları bölgedeki diğer görüşleri ezerek ve hatta diğer görüşlere sahip insanlar ile savaşarak zorla insanlara kendi görüşlerini o bölgedeki baskın görüş haline getirmişlerdir. 

4.Neden- Beyin Yıkama

Tarikatlar henüz dünya ve din hakkında çok şey bilmeyen çocukları hedep alıp onları kolayca kendi müritleri haline getirebilir. Eğer aileniz tarikatlara bağlı kişiler ise büyük ihtimal siz de çocukluğunuzdan başlayarak tarikat okullarına, yurtlarına gönderileceksiniz. Bu tarikatların mürit toplama yöntemlerinin başında gelen bir durumdur. Küçük yaştan çocuklar alınır ve sadece kendi öğretileri empoze edilir. Bu şekilde tek doğrunun içinde bulunduğu tarikat olduğunu düşünen çocuk büyüdüğünde bu yaşam tarzına alışmış olur ve bunu doğru olarak kabul ettiği için tarikattan ayrılmaz ve nesiller boyunca bu devam eder.

KÜÇÜK TARİKATLAR NEDEN KÜÇÜK KALMIŞ VEYA YOK OLMUŞLARDIR?

Bir önceki paragrafta tarikatların büyüme nedenlerini konuştuk. Bu paragrafta ise yukarıdaki bölümde yer alan nedenleri gerçekleştiremediği için yok olan dinlerden ziyade başka nedenlerden dolayı yayılamamış tarikatlar hakkında konuşacağız.

1.Neden- Diğer Görüşlerden Etkilenememek ve Onları Etkileyememek

Tarikatların yok oluşların en önemli nedenlerinden biri çevreye ve dünyaya yeterince yayılamamış olmalarıdır. Gerek coğrafi gerek kültürel özellikerinden dolayı başka dinler ile etkileşime girmeyen ve kendi inandıklarını başka dinlere aktarmayan dinler yok olmuştur. Bulundukları topraklarda doğmuş ve orada ölmüşlerdir. Örneğin şu an mitoloji olarak karşımıza birçok yerde çıkan Antik Mısır dini, bulunduğu kurak ve çöl ağırlıklı coğrafya yüzünden kendi doğduğu yerlerin sınırını aşamamış ve dışarı dünyaya yayılamadığı gibi diğer dinlerden de etkilenememiştir.

2.Neden- Bulunduğu Topluma ve Çağa Ayak Uyduramaması

Dinler bulundukları çağa ve topluma göre şekil alan öğelerdir. Toplumlar benimsedikleri dinleri olduğu gibi kabul etmek yerine kendi kültürlerine, tarihlerine, alışagelen geleneklerine göre değiştirip günlük yaşama entekge etmişlerdir. Farklı mezhepler ve tarikatlar ortaya çıkmış, farklı yorumlamalar ile din zenginleştirilmiştir. Bundan dolayı iki farklı kültürde yetişmiş 2 farklı bireyin dini anlayış ve yaşama biçimleri birbirinden farklılık gösterir.

Dinler, bulundukları topluma uyum sağladığı gibi yaşadıkları çağa da uyum sağlamak zorundadır. Teknoloji ve bilimin ilerlemesi ile din, kendine teknolojide yer bulmak ve bazı bilimsel gerçekleri kabullenmek zorundadır. Değişen çağa uyum sağlayamayan cihazların, mesleklerin yok olması gibi bulunduğu çağa ayak uyduramayan dinler de unutulmaya mahkumdur.

Sonuç 

Sonuç olarak küçük bir dini büyük tarikatlardan ayıran birden çok neden vardır. Büyük tarikatların insanlara vaad ettiklerininin büyüleyiciliği, tarikat yöneticilerinin tutumları, insanlar üzerindeki etkileri ve savaşlar yolu ile yayılmaları, küçün dinlerin ise bu olayları gerçekleştirememesinin yanında bazı engeller yüzünden izole halde kalmaları ve bulundukları toplum ve çağa ayak uyduramamaları ikisini ayıran nedenlerdir.

Bir küçük denemeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin