"Beni neden hâlâ kucağında taşıyorsun?"
"Çok karışma ya bazı şeylere."
"Mimimimimi." Cenk 3 yaşında değildi ama çoğu zaman 3 yaşında gibi davranırdı, özellikle çocukluğundan beri vurgun olduğu Hiko'nun yanındaysa bu sayı 3'e bile varmayabilirdi. Hiko onu kırmadığı zamanlarda, ki bu bu sıralar gittikçe azalan bir durumdu, içi inanılmaz bir coşkuyla kaplanır, hiperaktif gibi yerinde duramaz, herkese sataşır, şakalarıyla bir güneş gibi karamsar havayı dağıtırdı. Etraflarındaki yetişkinlerin deyimiyle biraz fırlama, yaşıtlarının deyimiyle de sağlam bir piçti.
Çok seviyordu Hiko'yu. Hiçbir zaman kitaplardaki ya da filmlerdeki gibi sancılı bir kabulleniş zamanı olmamıştı. Sanki gözünü dünyaya aralayıp ebesiyle göz göze geldiğinde bile bunu biliyordu. Gamgaydi. Nasıl tarif edilebilecekse o kadar gaydi. Çok gaydi. İlk ve tek aşkı götlerinde 5 kilo bok varken tanıştığı Hiko adlı bu haysiyetsiz herif olmuştu ama kalpti işte, bunun aşkı ile büyümeye alışmıştı.
Başta her şey iyidi, Hiko kızlarla anlaşamazdı. Cenk'e takıntılıydı ve ufak arkadaş çevrelerinde yuvarlanıp gidiyorlardı. Yaşlar artıp Hiko ergenlik ve cinsellikle tanışınca, Cenk'in kalbini avcunun içine alıp tırnaklarını geçirmeye başlamıştı ve ne yazık ki Cenk bunun acısına yıllar geçse de alışamaz olmuştu. Tam alıştım derken Hiko tırnaklarını daha da derine geçirir olmuştu çünkü. Yine de acısa da öldürmez diyerek bu gencin yanından kopamadan yaşamaya çalışıyordu.
"Sana o kadar kızgınım ki, gerçekten camdan bile atabilirim şu an seni biliyor musun?" Hiko çenesini öne çıkara çıkara sinirle konuştuğunda Cenk hâlâ gencin kucağında olmanın keyfini sürüyordu. Ufak tefek birisi asla değildi Cenk. 185 boyu, kaslı da bir vücudu vardı. Esmer teni, kara kaşı,kara gözü, kısacık siyah saçlarıyla çok da yakışıklı bi çocuktu hatta. Yine de hâlâ ve hâlâ suratında sırıtmaya sebep olan bir şekilde ondan belki 2, 3 santim uzun olan gencin kucağındaydı. Hiko kendini koltuğa bırakınca Cenk kucağında biraz zıplamıştı. Ardından kumral saçlı, beyaz tenli, mavi gözlü çocuğa söylenerek mırıldandığında genç, kollarını sıkılaştırıp esmer olan çocuğu kucağında daha rahat yerleştirmeye geç kalmamıştı.
"Özür dilerim. Bana bakmak zorunda değildin kızla ortamınızı siktim attım. Haklısın kızgın olmakta." Esmer çocuk başını yasladığı omuzdan kaldırdı ve dalgın gözlerle toplu evi süzdü. Öğrenci evi için çok lüks bir eve sahipti çocukluk arkadaşı. Maddi açıdan Cenk'lerden hep daha varlıklı olmuşlardı zaten.
"Benim kızdığım bu değil. Ayağını kırıyorsun, aramıyorsun bile amına koyayım ya." Yeni hatırlamış gibi koltuktaki kırlentleri üst üste dizmiş, alçılı bacağı havada durması için desteklemişti. Ardından sanki Cenk kaçacakmış gibi kollarını gence yeniden sıkıca dolamıştı.
"Yazdım ya puşt."
"Doğru evet yazdın." Dalgınca mırıldanıp vücudu daha da kendine çekti. "Hem de sadece bana."
"Mhm." Cenk gözlerini huzurla kapayıp alnını güzel ve biçimli, üstelik arada öpmeye fırsat bulduğu dudaklara yasladığında alnına temas eden dudaklar yukarı doğru kıvrılmış, ardından geri çekilip sıkıca yüzünün belirli noktalarına yeniden konmuştu.
"Ben seni çok özledim it. Benden kaçıyorsun resmen ne zamandır."
"Sen de kaçamayayım diye nasıl sağlam beddua ettiysen..." Esmer çocuk tatlı tatlı kaşlarını çatıp ayağına baktı. "Ayağımı kırdım ya."
"Ohh iyileşene kadar bırakmam seni şimdi ben." Hiko zevkle konuşunca Cenk rol keserek vah vahladı.
"Yandık desene yaaaa..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DE DA AYRI PUŞT (GAY)
HumorHiko: Benim bu dünyadaki en büyük sınavım sensin cenkto Cenk: gene neyaptimda sinirlendin mqqqq [bir japona aşık oldum adlı kitabın yan kitabıdır. Okumadan da anlayabilirsiniz]