sabah uyandım.
her ne kadar yorgun olsam da sunghoonun maçına gitmemek saygısızlıktan başka bir şey değildi
telefonum çaldı.
sunoo:
ah selam sunghoon
sunghoon:
bugüün turnuva salonuna beraber gitmeye ne dersin?
hevesli bir sesle sormuştu.
sunoo:
aa şeyy
daha yeni uyandım ve hazırlanmam uzun sürebilir
sen bekleyebilecek misin?
sunghoon:
evinin oradaki bir kafede beklerim merak etme
işin bitince araman yeterli
telefonu kapatmıştım.
hızlıca duş aldım ve bakımımı yapıp kıyafetlerimi giydim.
okul olmasa bile yine de çanta almaktan vazgeçmiyordum.
sunghoonu aradım ve işimin bittiğini söyledim
o da hemen geleceğini söyledi.
hala durgun görünüyordum
böyle durursam sunghoon telaşlanabilirdi
belki de telaşlanmazdı..
ne diyorum ben
paronayak mı oldum şimdi de
sevip sevmiyor derdine düştüm.
ama her ne kadar saçma gelse de sevmediği hissi kalbimi paramparça ediyordu.
soluk yüzüm daha neşeli görünsün diye allık ve hafif çilek kırmızısı nemlendiricimi de sürdüm.
hemen ardından da bana kocaman el sallayan sunghoonu gördüm
hayır sunoo ağlamayacaksın olmaz
asla olmaz..
sunghoon:
ben geldim sevgilimm
sunoo:
hoş geldinn
sunghoon:
telefonda konuştuğumuzda biraz durgun gibiydin
endişelendim..
ama şimdi bakınca neşeli olduğunu görebiliyorum
sadece özel zamanlarda sürdüğün çilek nemlendiricin bunu söylüyor
sunoo:
bunu özel zamanlarda sürdüğümü nerden biliyorsun
sunghoon:
öyle duydum bir yerlerden
sunoo:
neyse gidelim mi artık
içimden bir an önce bitsin bu gün diye geçiriyordum ki bunu aslında içimden geçirmeyip mırıldanarak söylediğimi fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENEMY PAWN(düşman piyon)
RomanceBeni nerden hatırlayacaksın sunghoon? Hala hatırlayamıyorsun sunoo...