0.7

509 41 56
                                    

Armin'le yapılan konuşmanın üzerinden neredeyse bir hafta geçmiş, Shiganshina Lisesinin futbol seçmeleri ve beraberinde tekrardan belirlenen kadro ile ilk maçları iki gün sonra yapılacaktı.

"EREEHN" Eren'e seslice bağırarak onu kendi odasına çağırdı Edyth.

Evleri üç katlıydı ve Grisha'da nereden geldiklerini bilmedikleri bir para vardı... 'Ay aşırı' eve tomarla parayla gelirdi hatta bazen üç kardeş iki üç günlüğüne evden ayrıldığında hep yeni bir eşya ile karşılaşırlardı.

Üst kat tamamen Edyth'e aitti, öyle planlamışlardı, küçük bir mutfağı geniş bir banyosu ayrıca bir yatağı sığdırabilecek küçük bir deposu bile vardı.

Ortanca katı Zeke ve Eren paylaşıyordu, en altta ise mutfak ve salon vardı.

Eren bu aralar biraz içerisine kapanan ikiz kardeşinin odasına çıktı ve açık kapıdan içeriye girdi sonrasında ise bilgisayarda oyun oynayan Edyth'e küçük bir pas vererek kenardaki puflara oturdu.

"Yine mi aynı oyun, Peh! Edyth bu dev kesme oyununda ne buluyorsun anlamıyorum." Yaklaşık bir buçuk yıldır özel bir platform üzerinden farklı görevlerle devleri kesmek için tasarlanmış mükemmel oyunu oynuyordu Edyth ve Eren her fırsatta bununla dalga geçmekte geri kalmıyordu.

"Deme öyle, bir kere oynasan çok seveceksin aslında" dedi kaleden atlayıp karşısındaki deve kancasını atarken.

"Hiç zannetmiyorum bebeğim, emin ol böyle oyunlar bana göre değil..." dedi sıkılmışçasına.

"Tamam tamam, öyle olsun" diye söze atladı sırıtarak, gözlerinin ucuyla Eren'e bakarken tekrardan konuşmaya başladı.

"Ben sana birşey söyleyeceğim, yani daha doğrusu bir şey isteyece- AGHH! ŞU LANET DEV! YİNE TUTTU BENİ!" Diye söylenirken Eren ise sadece ikizine gülmekle yetindi.

Kimsenin onu devin elinden kurtarmayacağını anladığında oyunu kapadı ve bakışlarını tamamen Eren'e çevirdi.

Direk lafa girmek istiyordu Edyth, başka birine anlatması kolaydı fakat karşısında Levi'dan nefret eden bir Eren duruyordu...

"Eren yardımına ihtiyacım var" öylede yapmıştı -direk lafa girmişti-

Ne konuda der gibi bakınca yanıtladı "Maçınıza geleceğim..." gözlerini büyüttü eren, yüzünde arsız bir sırıtış vardı. EDYTH MAÇLARA SIKLIKLA GELMEZDİ.

"Ama Levi'ın yanında olduğumu anlamasını istiyorum, ama yinede maça gelmem için önemli bir sebep olmalı"

"Maça gelmen için önemli bir sebebe gerek yok Edyth, benim için gelmiş olman bile yeterli değil mi?" Dedi dudaklarını büzerek.

"Haklısın ama düşünsene, son zamanlarda sencede Levi ile fazla yakın değil miyiz..." sona doğru biraz sesi kısılmıştı... Acaba sadece böyle olmasını istediği için miydi bütün bu düşünceleri?

Ayağa kalkarak ikizinin sandalyesinin önüne eğildi ve omuzlarından tuttu Eren "Merak etme Edyth, bana güven ve gerisini düşünme tamam mı? Mikasa'yıda gelmesi için ikna edeceğim. Sonrasında da senle Levi işini hallederiz." Dedi göz kırparak. Sonrasında ise ayaklanmıştı.

Onunla birlikte ayağa kalkan Edyth kollarını Eren'in beline sardı "Teşekkür ederim." Eren'de ona karşılık verirken gülümsedi ve saçlarını okşadı.

"Hadi aşağıya gel, Zeke babamla barda yaşadığı anıları anlatıyor." Dedi kahkaha atarak, gerçekten Zeke abisi çok komik biriydi. Grisha'ya olan nefreti ise hikayeleri daha da komik yapıyordu.

•••

Sabah Eren ile evden çıkmış şimdi de normal bir okul gününden sonra getirdikleri kıyafetlerle üstlerini değiştirmişti

Şimdi okulun açık futbol sahasında Eren'in sabah yanına alması için saatlerce yalvardığı 10 numaralı forması ve altında ise ona uyumlu renkte olan bol bir şort ile tribünlerde oturmuş, takımların sahaya çıkmalarını bekliyorlardı.

Bir süre sonra takımlar sahaya çıkmış, liderlerin selamı eşliğinde maç başlamıştı.

Geçen dakikalar, akan terler eşliğinde maç son dakikalarına kadar gelmiş, hala iki takımdanda gol gelmemişti.

Şimdi ise uzatmalara giden maçta karşı takım olan Trost Lisesinin kazandığı korner ile oyun tekrardan başlamıştı.

As oyuncularının topa tüm gücüyle vurmasıyla nefesini tutmuştu Edyth, eğer gol atarlarsa daha senenin ilk maçlarında kaybetmenin hiç iyi olmayacağını biliyordu.

Sahadan gelen yuhalamalar eşliğinde hızla gelen top direğe çarpmış ve hızla orta sahaya doğru fırlamıştı.

Hızla ilerleyen topa doğru koştu Eren ve Levi, ardından Eren'in topu almasıyla sahadaki sesler yükselmiş, ani bir kontra ile tüm gücüyle koşmaya başlamıştı.

Eren'i takip eden iki oyuncu ile Levi'a pas atmış ve Levi ise şık hamlelerle kaleye sert bir şut çekmişti.

Sahada sesler kesilmiş herkes Levi'ın attığı topu takip ediyordu, kaleye giren top ve ardından hakemden gelen düdük sesi ile tüm oyuncular sahanın içerisinde Levi'a doğru koşuşturmaya başlamış, Eren ise hemen Levi'ı sırtına almıştı.

Alkış ve bağırışlar arasında kalbinin durduğunu hissetmişti Edyth, tüm maç boyunca Levi için dua etmişti...

Şimdi ise kazandıkları zafer ile artık kendine engel olamayıp bağırmıştı.

"LEVİİİİ" türbinlerden gelen alışılmış ses ile hemen kafasını sese doğru çevirdi Levi, göz göze geldi Edyth ile...

Kalbi zaten yeterince hızlı atarken artık teklediğini hissetmeye başladı, hissettiği bu duygunun ne olduğunu anlaması onun için çok zor olmasa gerekti...

─・─・୨୧・─・─

Çok klişe oldu sanki, bu kitap sanırım hiç istediğim gibi gitmiyor...

Bundan sonra konunun gidişatı için önerileriniz varsa yazmaktan çekinmeyin lütfen♡

Sizleri seviyorum♡

Ve ayrıca betimelemelerim fazla kaçıyor gibi hissettirdi, sanki göz yoruyor. Eğer benim gibi düşünüyorsanız lütfen çekinmeden söyleyin, eleştirilere ihtiyacım var, bir sonraki bölümde dikkat edeceğim♡♡♡

Do I Wanna Know || Levi Ackerman.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin