16-"Sözünü tutmayan insanları sevmem."

409 47 37
                                    

Kendimi hiçbir zaman herhangi bir konuda yetersiz hissetmemiştim. Kafama koyduğum bir şeyi doğuştan da gelen bir yetenekle ortalamanın üzerinde yapabildiğim anlamsız bir tarafım vardı. Basketbol her şeyden ayrı olarak gerçekten sevdiğim bir alandı. Sahadayken tüm sorunlarımı unutur, sadece sayı yapmak isterdim.

Egoistlik olsun ya da olmasın kendimi yetenekli buluyordum. Sahaya çıkar çıkmaz ilk dakikada insanların dikkatini kazanmamı sağlayan bir havam vardı ve bunu bilmem beni kendini beğenmiş olarak tanımlamama sebep olmaz tam tersine daha iyisini yapmak için hep kendimle yarışırdım.

Taehyung'un oyunu benden farklıydı.

Şimdiye kadar izlediğim maçlarında neredeyse hiç efor sarf etmediğine yemin edebilirdim. Kendini hiçbir şekilde yormuyor, hatta maç bittiğinde de aşırı soluklanır bir yanı olmuyordu. Efor sarf etmemesi insanları kendine rakip görmemesiyle falan alakalı değildi, çok sportmen bir insan olduğuna kalıbımı basabilirdim. Onunkisi de tanrı vergisi bir şeydi ama benim gibi basketbola tapmıyordu, muhtemelen oynamayı bıraksa bile hiçbir şey kaybetmeyeceğini düşünürdü.

Fazladan efor sarf etmemesine rağmen her maç sonunda takımın yıldız oyuncusu olmayı başarırdı. İstatistikler de bunu gösteriyordu. Gerek saha içi gerek saha dışı davranışlarıyla herkesin gönlüne taht kurmuştu.

Bu maç ise Taehyung bambaşkaydı.

Sahada o kadar fazla role bürünmüştü ki gözlerimle takip ederken bile yoruluyordum. Bir an savunmadayken sayısız ribaund kazanıyor, sonra oyun kuruyor ve bunun üzerine bir de atakların hepsinde ya skoru yapıyor ya da asistleri hanesine yazdırıyordu.

Deyim yerindeyse sahayı otoyola çevirmiş, milletin içinden geçiyordu.

Yoongi molalarda onu muhtemelen yavaş olması konusunda uyarsa da oturduğum yerden omzunu silktiğini görmüştüm.

"Kariyerinin maçını oynuyor sanki piç herif." demişti yanımda oturan Hoseok. Maçın başından beri anlam veremiyordu neden böyle oynadığına. Haklıydı eleme maçı değildi, kupa falan kazanacak hali yoktu. Gruptan zaten lider çıkıyorlardı.

Tek amacı beni öpmeyi ne kadar istediğini kanıtlamaktı. Kanıtladın yavaşla artık diye uyarmak istiyordum onu, kendini sakatlamasından korkuyordum. Böyle bir şey olursa eğer vicdan azabından kendimi yiyip bitirirdim.

"Taehyung'u tanımasam doping kullandı diyeceğim."dedi Hoseok'un takım arkadaşı Joseph devre arasında. Bu yoruma ben bile gülmüştüm. Gerçekten de yetkili biri şüphelenip formalite bir maç için böyle bir oyuncunun kendini bu kadar yırtmasının sebebini merak edebilir, teste sokabilirdi.

Daegu takımının hocası Taehyung'u devre arasından sonra oyundan almak istese de Taehyung pek oralı olmamış hocayı da ikna etmişti.

İkinci yarı başlamadan önce onu sahanın ortasında ellerini dizlerine koymuş eğilip dinlenirken gördüğümde ise anlık bir vicdan azabı vücudumu esir almıştı. Eğer bu kadar kalabalık olmasa muhtemelen onu koridorda yakalayıp çoktan uyarmıştım ama insanlar yerinden bile kıpırdamamıştı.

Düdüğün çalmasıyla rakip takım atağa çıktığında pas arası yapılan topu Taehyung saniyesinde kaptı ve bir anda bulunduğu yerden beklenmedik bir üçlük attı.

Tüm salon o mesafeden böyle bir atış beklemediği için bir anda yüksek sesle tepki verirken çıkan desibel yüzünden oturduğum yerde irkildim.

Joseph ve Seojun da ayağa kalkarak ıslık çalmaya başlamışlardı.

O esnada rakip takım da kısa bir şaşkınlık yaşadığından zorlukla oyuna dönmek için savunmadan çıkmak isterken Taehyung ilk defa bizim bulunduğumuz yere dönerek işaret parmağını kaldırdı ve herkesin bakışlarının bizim olduğumuz bölüme dönmesine sebebiyet verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

vice versa / taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin