× Bu bölüm sezon finalinden sonrası için kurgulanmıştır.×
Ceylin Eren'in zoruyla geldiği Alaçatı'da otele yerleşmişti. Ilgaz ile seçtikleri otelde yapayalnızdı şimdi..
Uyuyamıyor, yemek yiyemiyor tabiri caizse yaşayamıyordu Ceylin. Ilgaz'ın olmadığı bir dünyada yaşamayı ruhu, kalbi kabullenemiyordu.
En sonunda dayanamayarak dışarı çıkmaya karar verdi, odada biraz daha tek kalırsa delirecekti. Ilgaz'ın sesi, yüzü gözünün önünden gitmiyordu.
Mavi elbisesini giydi dolu gözlerle, Ilgaz seçmişti bu elbiseyi. Ceylin elbiseyi kendine yakıştıramadığını söyleyip itiraz etmiş ama Ilgaz onu çeşit çeşit iltifatlarla ikna etmişti...
Ilgaz'ın gri kapüşonlusunu da yanına alıp, bomboş bakışlarla Alaçatı sokaklarında yürümeye başladı Ceylin.
Kaç dakika olduğunu, ne kadar yürüdüğünü bilmeden yürüyordu Ceylin. Hayatının şu birkaç günde nasıl değiştiğini düşünerek, adeta dış dünyadan soyutlamıştı kendini.
Ilgaz'ın varlığını hissedebilmek için kapüşonluya götürdü elini. Kapüşonlu yoktu. Nerede düşürmüş olabilirdi ki? Panikle ellerini saçlarının arasından geçirdi. Ilgaz'a dair yanında kalan tek şeyi de kayıp mı etmişti? Korkudan eli ayağı buz kesmiş, gözleri dolmuştu. Ilgaz'ın bu dünyadan tamamen yok olduğunu hissediyordu.
Koşarak geldiği yollardan geri döndü Ceylin. Birkaç kişiye hırkasını sordu, gören yoktu. Kalbi hızlı hızlı çarparken, korku vücudunu ele geçirmek üzereydi. Başını çevirdiği anda gördüğü şeyle koşmaya başladı, bir adam Ilgaz'ın hırkasını giyiyordu..
"Pardon! Pardon bakar mısınız? Pardon üstünüzdeki benim! Hey!" diye seslendi adamın arkasından koşarken.
Adam biraz daha yürüdükten sonra durdu ama arkasını dönmedi.
"Üstündeki benim! Hey!" diyerek adamın sırtına dokundu Ceylin.
Ceylin burnuna gelen kokuyla gözlerinin dolduğunu hissetti, Ilgaz'ın kokusuydu bu. Koku hırkadan geliyordu, değil mi?
Adam kapüşonunu çıkardı ve yavaşça arkasını döndü. Ilgazdı bu. Ilgaz karşısında duruyordu.
Sakalları uzamış, dolan gözleri utanç ve özlemle bakıyordu. Ceylin şok içerisinde birkaç adım geriye gitti.
"Hayır- hayır Ceylin. Bu bir rüya, bu bir rüya. Hayır gerçek- gerçek değil. Ilgaz öldü, öldü..." dedi Ceylin elleriyle saçlarını çekiştirerek. Kendini ikna etmeye çalışıyordu.
Ilgaz yavaşça ellerini Ceylin'in yüzüne yerleştirdi. Karısının yüzünü okşadı yavaşça.
Ceylin bu temasla ağlamaya başlamıştı.
"Sen misin Sevgilim?" diye sordu Ceylin titreyen sesiyle. Bir yandan da elleriyle Ilgaz'ın yüzünü okşamaya başlamıştı, gerçek olduğuna inanmaya çalışıyordu."Benim Sevgilim." diye cevap verdi Ilgaz, onun da sesi titriyordu.
Ceylin kahkahalar atmaya başladı bir anda. İnanamıyordu yaşanana, Ilgaz yaşıyordu, ölmemişti. Ilgaz, Ceylin'i akan gözyaşından öptü, kendini affettirmek istercesine. Ve sevdiği kadına sıkıca sarıldı.
Birkaç dakika ikisi de konuşmadı, sokağın ortasında sıkıca sarıldılar birbirlerine.
Ceylin bi' anda kendini geriye çekti ve Ilgaz'ı itti. Bir rüyadan uyanmış gibi hissetmişti adeta. Dolu gözleriyle Ilgaz'a baktı ve titreyen sesiyle konuştu.
"Neredeydin sen? Neredeydin Ilgaz?.. Ben o günden beri öldüm, öldüm! Niye böyle bir oyun oynadın bana, niye? Beni niye o cehenneme attın sen Ilgaz? Niye..." diyerek Ilgaz'ın göğsüne art arda sertçe vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE | ILCEY ONE SHOTS
FanfictionBir şiirdeki en akılda kalıcı dizedir berceste. Uzun bir hikayenin en değerlisi, en önemlisi... Bu hikayede de IlCey'in hikayesinin değerli anlarını göreceğiz.