Artık kabul ediyorum, evren kesinlikle sürprizlerle doluydu.
Özellikle benim için ekstra geçerli bir cümle olmalıydı bu.
Ve eğer her şey bir anda gerçekleşivermisse o an ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmemek, yani kısaca anlık panik yaşamak en yorucu kısım olabilirdi. Her şey bir anda gelişiyordu çünkü, aklınızda saçma sapan gereksiz şeyler dolanırken -mesela ayakkabılarımın kirli oluşu gibi- birden hiç beklenmedik bir şeyin içine düşüveriyordunuz ve eliniz ayağınız birbirine dolanıyordu.
Tam da şu an olduğu gibi.
Ne ara Hyunjin'in sert bedeni karşıma çıkmıştı ve ben ne ara ona toslamıştım, daha kavrayamadan arka cebimde bulunan cihazdan tüm koridoru yankılatacak şekilde sesler çıkmaya başlamıştı ve sikeyim, resmen titriyordum.
Geriye doğru sendeledikten hemen sonra başlamıştı her şey ve kafamı kaldırıp Hyunjin'in suratına korkuyla baktığım anda onun da kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışan ifadesiyle bana baktığını görmüştüm. Anında arka cebimden cihazı alıp kapansın diye her tuşa basmaya başlamıştım fakat cihaz susmuyordu ve o susmadıkça ben daha çok panik oluyordum. Tam kısa bir döngü içerisine girmiştim ki bir anda aşkölçer elimden çekilip alındı ve mala dönmüş gibi kalakaldım.
Bu kez aleti susturmaya çalışan kişi Hyunjin'di fakat o benim aksime biraz daha inceleyerek yapmaya çalışıyordu. Bense o an sadece ve sadece cihazın bir an evvel susması gerektiğini düşünüyordum. Ve Hyunjin büyük bir sakinlikle araştırdığı şeyi sonunda bularak aşkölçeri susturmayı başardı. Tanrım... teşekkürler. Çok teşekkürler. Sonunda derin bir nefes alabilirim.
Tavan yapmış kalp ritmim, henüz beynim başka şeyleri düşünme aşamasına geçemediği için yavaşça azalmaya başlamıştı. Ta ki Hyunjin, "Bu ne?" diye sorana dek. Çünkü cihazın o âna dek aşk ölçtüğünü tamamen unutmuştum, ne kadar harika değil mi?
Tam ağzımı açmıştım ki cihazın ne işe yaradığı aklıma geldi ve o anki tek amacım bu kez o şeyi Hyunjin'in elinden çabucak almak oldu. Yine de her şeye rağmen Hyunjin'in, ahiretlik düşmanımın, benden hoşlanabileceğine falan ihtimal asla vermiyordum, hatta aklımın kenarından bile geçmemişti bu düşünce çünkü anlarsınız ya... Kendisiyle derin bir nefret münasebetimiz vardı sonuçta.
"Şey..." diyerek açıklarmış gibi yaptım ve sonraki saniye ise hızla eline doğru ani bir atak yapıp cihazı elinden almaya çalıştım. Fakat Hyunjin'in ne denli çevik ve refleksleri gelişmiş biri olduğunu tamamen unutuvermiştim. Anında elini geri çekip geriye doğru adımlayarak açkölçeri benden kaçırmıştı. "Of versene şunu!" diye sinirle söylenip aleti almaya çalışmalarıma devam etmiştim ancak sonuç tamamen hüsrandan ibaretti. Hyunjin resmen benimle oynamaya çalışır gibi geriye doğru adımlayıp aleti benden kaçırıp duruyordu. Boyu benden bir tık daha uzun olduğu için havaya kaldırdığı eline yetişemiyordum. O ise yüzündeki o şerefsiz ifadeyle kıkırdayıp duruyordu.
"Yang Jeongin, eğer bana bunun ne olduğunu söylemezsen asla alamayacaksın, biliyorsun değil mi?" Sorusu üzerine yenilgiyle pes edip duraksadım. Ona gerçekten bir cevap vermezsem bana asla aşkölçeri vermeyeceğini biliyordum. Bir of çekerek etrafa göz gezdirdim. Koridorda biz hariç kimse yoktu. Yine de ben o an buna pek dikkat etmeyip hangi yalanı uydursam diye düşünmeye devam ederek soluklanıyor gibi yaptım.
Derin bir soluk vererek, "Pekâlâ..." diye başladım yalanıma. "Açıkçası ben de bilmiyorum. Jisung'u hoca çağırdığı için bana emanet etmişti." diye devam ettirdiğimde ise mükemmel oyunculuğuma karşılık "İnansam mı inanmasam mı?" der gibi bir bakış attı. Bu noktada biraz streslenmiştim fakat çaktırırsam fena sıçardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LoveMeter | hyunin
Fiksi PenggemarBaş düşmanı Hwang Hyunjin'in kendisinden nefret ettiğini sanan Yang Jeongin, bulduğu aşkölçer ile hiç beklemediği bir durumla karşı karşıya kalır. 050723