Hoş geldiniz, adettendir tarih atalım 🤍
Bu bir yara ile tanışma hikayesidir.
*
Odanın kapısını açıp karanlıkta yatağıma doğru tek gözüm kapalı ilerliyordum. Eve geldiğim gibi koltukta otururken uyuyakalmıştım. Yatağa kendimi atar atmaz telefonumun arka cebimdeki varlığını hatırlayarak onu aldım ve yanı başımdaki komidinin üzerine indirip şarj aletini almak için tekrar aşağı indim. Odaya tekrar girdiğimde telefonuma düşen bildirim sesinin ardından kapanan ekranını görünce yetişemediğimi anladım. Oflayarak şarja takıp açılmasını beklerken bilgisayardan kısık seste bir şarkı açıp gelen maillere göz attım.
Telefon açılınca bildirimi bulmak için uygulamalarda gezindim yakın arkadaşım yine tanıştığı bir çocuğu anlatmıştı. Göz devirerek mesajlara girererek bu saatte konuşacak insanı bulduğunu sordum. Herkes uyumuyor muydu geceleri? Ben neden yorgunluktan ölüyordum. Yatmadan önce gündemden haberdar olmak amacı ile twittera girerek ana sayfada gezindim. Çalan şarkının nakaratları düşüncelerimi harekete geçiriyordu, ekrana öylece bakıp bir şey okuyamıyordum.
Düşüncelerim kimeydi bilmiyordum ama birine moral vermek benim de moralimi düzeltir diye umdum. İçimden geçen her ne varsa, gözümün önüne getirebildiğim kadar kalabalık bir kesime bağıra bağıra, ağlayarak konuşuyordum zihnimden.
Yalvarıyordum onlara.
Kendinize iyi bakın, hayır kendinize çok, çok iyi bakın. Çünkü kendinizden başka kimseniz yok. Herkese sahip olabilirsiniz ama sadece kendinizi terk edemezsiniz. Giden birini döndüremezsiniz belki ama kendinizi terk etseniz bile yine kendinize döneceğinizi bilirsiniz.
Yalvarıyordum, orada her kim varsa. Hepsine azar azar çığlıklarla yalvarıyordum. Blank not'un dışardan gelen ışık altında parlayan sayfasını inceledim ve zihnimdekileri saman sarısı kağıda döktüm. Siyah, mürekkebe boyanmış; kirletmişti her şeyi.
Bir tivit oluşturdum,
kendinize sahip çıkıp, onu çok sevin.
sadece kendinize sahipsiniz,
bu dünya üzerinde sadece o sizin kalacak;
sadece, o siz'in...Ardından not defterini elime alarak sayfasınıüda zihnimle kirlettiğim yere bakıyordum. Canım sıkkın bir şekilde defteri komidine bırakarak, altını çizdiğim kelimeye uzun süren birkaç saniye baktım. Telefonun kapanmış ekranını açıp sayfayı yeniledim. İçimde şimdi korkunç bir sıkıntı vardı ve yapabileceğim her şeyi zaten yapmıştım. Kafamdakileri yazmıştım.
Karşıma çıkan tivitin ardından çocuğu tanımadığım için hesabına girdim, benim takip etmediğim ortadaydı. Hesabı bir süre incelesem de ilgimi çekmediği için uygulamadan çıkarak derin bir nefes aldım.
İçime çektiğim her nefes beni gittikçe tüketiyordu sanki.
Bir nefes daha aldım ama bu sefer tükenmek istemediğimi fısıldayarak. Nefesimi verirken çoğu zaman titreşimde olan telefonumdan bildirim sesi geldi. Kapanmadan önce de ses geldiğini hatırlayarak titreşime aldım ilk önce.
Ardından bildirime bakınca kaşlarımı çattım. Çok fazla takipçim yoktu ve gördüğüm takip bildirimi telefonumda mevcut olan tek sosyal medya uygulamasındandı.
Yavaşça bildirime tıkladığımda, adamın profilindeki fotoğrafı inceledim ilk. Profilinde fazla oyalanmadan hesabında gezindim. Bir kaç söz, bir kaç sitem dolu söz ve bir kaç fotoğraf iz bırakmıştı sayfada.
Az önce ilgimi çekmemiş olsa da geri takip ettim ama onu tanımıyorum. Ana sayfaya girerek sayfayı yeniledim. Geri tuşuna basarak uygulamadan çıkacaktım ki, yeni bir tweet gördüm.