300 yoruma yeni bölüm gelir insallah 🙏🙏
Kimse de kalmamistir gerci ama
Komutanımı haftasonu yazmaya çalışacağım bu arada (fazla ümitli olmayin)
Öptüm sizi
*
Hayatım boyunca yapmadığım şey kalmamıştı neredeyse. Her türlü pisliğe de bulaşmıştım her türlü sevabı da işlemiştim. Şu an ölsem bana kalsa cennete giderdim fakat rabbim düşündüğüm kadar affedici olmazsa cehennemin ta orta yerinde yerim hazırdı. Hırsızlık yapmıştım, yalan söylemiştim, insanların ahını almış, kavgalar etmiştim. Namaz kılmazdım. Şehadet getirip oruç tutmak dışında hiçbir şartı yerine getirmezdim. Acaba, bütün bu imansızlığımın, aldığım ahların cezasını mı çekiyordum şu an? Yaptığım bütün iyilikler boşa mı çıkmıştı?
İki cinsiyetim olduğunu biliyordum. Ayda bir kez adet oluşumdan ve göğüslerimin az da olsa şişmesinden gayet net bir şekilde anlaşılıyordu bu. Erkeklerle de, kadınlarla da birlikte olabilirdim. Önümde milyon tane seçenek olmasına rağmen bir kez olsun aklımdan bile geçmemişti böyle bir şey. Zaten fırsatım olmamıştı. Kadınlarlayken rahat edemiyordum, erkeklerden ise aynı şekilde tiksiniyordum. Bana sulanan çok olmuştu bugüne kadar, belki de bu yüzdendi mide bulantım. Nitekim, daha evvel kimsenin eli değmemişti elime. Buna rağmen yoksa elimde olmayan bu durumun mu cezasını çekiyordum?
Neydi ulan bu hâle düşmemin sebebi?
Zindanda öldürdüğüm tüm o vakitler bana çok sıkıntı çıkarmışlardı. Yemek yememiş, su içmemiş ve helaya bile gitmemiştim. Günlerdir zaten at üstündeydim. Her an bayılma ihtimalim vardı, hiçbir şeye gücüm kalmamaya başlamıştı.
Resmen pelteye dönmüş olan aklım ise her şeyi yavaş yavaş kavramasına karşın Yiğit şerefsizin dediklerini bir çırpıda anlamıştı. Üvey de olsa kardeşi olan, babasını öldürdüğü beni haremine almak ve hatta başgözdesi yapmak istiyordu. Daha önce bundan daha aşağılık hiçbir şey duymamıştım. Bu sebeptendir ki yüzüne alık alık bakıp ağzımı dâhi açamayışım.
"Bu sessizliğini neye yormalıyım? Kabul mü edersin dediğimi?"
Çatlamış dudaklarımın üstünde dilimi gezdirdim. Konuşmam lazımdı ama o an gerçekten bunu yapamıyordum. İki kelimeyi bir araya getirmeye dermanım yoktu. Hâlimi anlamış gibi güldü keyifle. Zevk alıyordu düştüğüm durumdan.
"Onu götürüp yıkayın bir güzel. Sonra da iyisinden elbiseler giydirip yemek yedirin. İşiniz bitince haber edin, gerekeni yapacağım."
Tek kelime etmeden arkasını döndüğünde ben de çok geçmeden yere yığılmıştım. Kalan son gücümü ona saldırmak ve karşısında yıkılmamak için kullandığım için bilincimi kaybetsem bile nefes nefese olduğumu hissediyordum.
*
Kendime geleli çok olmamıştı. Uyandığımda bir yataktaydım, bacaklarım dışarı taşmıştı küçük yerde. Tamamen ayılmam biraz zaman aldı. Nihayet görüşüm netlik kazanınca ise dumura uğraşmıştım, burası benim eski odamdı.
Hiçbir şey değişmemişti. Hatta odun ve patatesten yaptığım, kaçırılmadan hemen önce boyamaya başladığım bebek bile hâlâ masanın üstündeydi. Yarısı beyazdı, çürümüş gitmişti.
Masanın üstü çok dağınıktı. Her tarafı kağıt doluydu, bunlarla da ben ta o zamanlar uğraşmıştım. Harıl harıl ders çalışıyor, mektebin en iyisi olmak için gayret ediyordum lakin şu an sorsalar tek bir soru bile cevaplayamazdım sanırım. Tahta geçmek en büyük hayalimdi, ders çalışmaktan nefret etmeme rağmen 'krallar zeki olmalı, her türlü soruna çözüm üretmeli' diye düşünüp gerekli gereksiz bütün bilgileri ezberlemeye çalışıyordum. Babam bu hâlimle hem gurur duyar hem de benim için endişelenirdi. Bazen bilerek beni yanına çağırırdı ki saatlerce durdurak bilmeden çalıştığım şeylerden kafamı kaldırabileyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sovereing// GAY
Novela JuvenilPadişahın yeni Hasekisi yüzünden evinden alıkoyulan bir şehzade, yıllar sonra evine geri döner. Karşılaştığı manzara hiç beklediği gibi olmamakla beraber hayatı bir anda tepetaklak olmuştur. *Üvey abi- kardeş ilişkisi vardır fakat kan bağı asla yok...