Önceliği diğer kitaplarıma vererek hızlı bölüm atmaya çalışıyorum. Erkenden yayınlama sebebim ise en azından bu kitaba odağımı verene kadar gerekli kitleye ulaşma çabamdır.
İyi okumalar~
"Hayat papatyalarla dolu;
Bir yol değildir.
Hayat bazen;
Koca yolda bi enkazdır."ღ
"Abla çok zoruma gidiyor ya. Çok zoruma gidiyor. Neyi tutsam elimde kalıyor. Çalışıyorum;olmuyor. Seviyorum,olmuyor. Kendime düzen kurmaya çalışıyorum yine olmuyor. Nerde yanlış yapıyorum ben abla?"
Gecenin puslu karanlığı bir tek havaya çökmüş değildi. Adeta içimize sinmeye çalışan sinsi bi canavar gibi hepimizin içine oturmuştu. Gece oldu mu herkes başka olurdu. Yüzüne takılan o maskeler düşerdi,bir bir çıkardı tüm duygular. İşte bu yüzden hep çok severdim geceyi. Korkulanın aksine insanın kendisini bulmasıyla cebelleştiği o duygular bizi biz yapandı.
"Asrın abla...cevap versene abla."
Annem ile babamın uyumasıyla birlikte Zeren'in beni çayırda ki banklığa çağırmasıyla koştur koştur buraya gelmiştim. Önemli bir şey olduğunu düşünmüştüm ki yine acısından dem vurmaya gelmişti. Anlıyordum,cidden anlıyordum. Kendi derdini benim derdimmiş gibi benimseyip yüreğime konduruyordum fakat çözümü olmayan bir derde yanmak istemiyordum onunla birlikte. Bir süre üzülürsün,o acı geçmez yakar canını fakat üstünden yıllar geçen olayın acısını her gün yaşamak artık abartı geliyordu gözüme.
"Zeren..."
Çakır gözlerini teselli alma umuduyla bana döndürdüğünde ona kıyamıyordum. Nazarım dahi değmesin diye bakamadığım gözlerini ağlatıyorlar ya Zeren'im onlara inat gül. Gül ki; bir kadını öylesine çaresizce bırakıp gitmenin ardından eşinin eline bakan biri olduğunu sanmasınlar güzel kızım.
"Zeren'im...feleğe inat edilmez. Karşı gelemezsin kadere. Direndin ama yeter. Ne kadar yıprandığını göremiyor musun sen? Ağlayıp sızlanmak seni bir yere kadar götürür. Sonrasında napacaksın boncuk gözlüm? Kim silecek gözyaşlarını?"
Hassas boncuk gözleri her gün ağladığı için kenarları hep kızarıktı. Burnunun ucu kızarır, yüzü şişerdi. Gencecik yaşında intihar etmeden kendine kıyan küçük bir candı o daha.
"Kendim sileceğim Asrın abla."
Eşarbının kenarıyla süzülen gözyaşlarını da söylediğini desteklemek amacıyla sildiğinde bu konuşmanın artık son bulması umudu ile devam ettim.
"Kaç yaşındasın Zeren?"
"Bilmiyorum abla. Biliyorsun bizim aileyi. Adet olduğumu gören annem hemen everdi beni."
Derin bir nefes aldım. Hemde çok derin bir nefes. Sözlerimi boğazıma dizen o cümle tam olarakta buydu. Aşk için fazla küçüksün diye başlatacağım o uzun cümleleri bi lokma da geri göndermişti. Şaşırmıyordum artık. Büyüdüğüm toprak böyle olunca bir süre sonra sende kabul ediyorsun. Hatta içten içe titriyorsun ama ne zaman sıram gelecek diye hep bir endişe içinde oluyorsun. Çocuklarına yaşları bile söylenmeyen bu köyde adet olduğu zaman evlenilirdi erkeğin yaşlı olduğuna dahi bakılmaksızın.
Köyün en yaşlı kadını Mihriban nene gözleri görmeyen biriydi fakat köylülerin dediklerine göre o içten bilir kişiydi. Herkesin eşini kendi seçerdi. İnsanların kaderi onun parmaklarına bağlıydı. Aynısını Zeren'e de yaşatmışlardı işte. Ne okul okumuştuk ne de hayat ile ilgili bilgimiz vardı.
O gün bende ordaydım çok net hatırlıyordum.
Önce Zeren'i, Mihriban nenenin yamacına yaklaştırıp elini öpmesini beklediler. Sinyali alan Mihriban nene Zeren'in saçlarını okşayıp kulağına kimsenin duymadığı sözleri söyledikten sonra erkek topluluğuna doğru işaret ettiği işaret parmağı ile gösterdiği kişiyle evlenirdi. Yılların geleneğiydi.
"Özür dilerim Zeren. Özür dilerim, yaşananlar, yaşatılanlar için özür dilerim."
Gerçek özür dilemesi gerekenler uyuyordu mışılca. Zeren ve Zeren gibilerin hayatını yok ettikten sonra nasıl rahat uyuyorlardı aklım almıyordu. Hiç mi kafanı yastığa koyduktan sonra vicdan azabı çekmiyordun be kadın?
"Mihriban nene..."
Tekrar hıçkırıklarına boğularak yarım yamalak konuşmasına devam etmeye çalıştı. "Mihriban nene...bana o gün büyülü olduğumu söyledi Asrın abla. Ne zaman bir işim ters gitse sözleri kafamda yankılanıyor. Sanki bu da birer büyünün parçası gibi."
Yemin ederim kendi kafamı şu toprak duvara vurmamak için zor duruyorum. Bu cahil toplumun cahilce sözleri insanı körü körüne yakıyordu. Ve işin kötü yanı, sürekli söylenen yalana inanır gibi seninde bir süre sonra inanasın geliyordu.
"İnanmak istemiyorum Asrın abla. Lütfen bana bunun bi düzmece olduğunu söyle."
Değil çakır gözlüm değil. Her tür tipin olduğu bu köyde onlar da vardı. Bitmek bilmeyen işkence gibi tepende biten bu insanlar sonunu getirirdi. Yeter ki sende,ailende,eşyanda, malında,mülkünde gözü kalmasın.
"Düzeleceğiz Zeren'im,düzeleceğiz."
Ne zaman? Ne zaman düzelecektik biz? Hiç bir zaman. Bu sadece kendimizi avutmak için kurduğumuz üç beş sözden biriydi. Halimize üzülürdük,olduğumuz duruma saatlerce ağlardık fakat yine aynı tesellilerle hiç bir şey olmamış gibi ertesi gün uyanıp tarlaya giderdik.
Mecburduk.
Biz bu hayata mecburduk.
Yaşadığımız yere,yaşadığımız olaylara mecburduk. Biz bunlara mecbur bırakılmıştık. Hiç kimse doğmadan önce bizi karşısına alıp da dememişti ki; bak kızım bu sizin hayatınızın kısa bir özeti buna rağmen yine de doğmak istiyor musunuz?
Evet derdim. Bu iğrenç hayata rağmen evet derdim çünkü ben artık alışmıştım. Bir şehirli nasıl yaşardı bilmiyordum ki. Gece çöker kendi acımıza boğulurduk, hava aydınlanırdı tarlada çalışır evlerimizi çekip çevirirdik. Benim alıştığım hayat düzeni buydu. Pardon,alıştırıldığım.
Neyse ki sabah tarlaya gideceğini hatırlayan Zeren kimse görmeden karanlıkta eve gidince arkasından uzunca izlemiş dakikalar sonrası bende kendi evime doğru yol almaya başlamıştım.
Böyleydik işte biz. Tüm bu kargaşanın içinde sıkışan 2 arkadaş. Arkadaş dediğime bakmayan çakır gözlüm bana saygısından hep abla derdi. Kendimi bildim bileli yaşımı hesap edemediğimden mevsimleri sayardım. Annemin dediğine göre kış mevsiminde doğmuştum. Şimdiye kadar 12 tane kış geçirdim. Daha fazla yaşım olmasına rağmen elimde ki bilgi buydu işte. Köyde yaşamanın zorluklarından biri.
Güçlüyüm, güçlü kalmalıyım. Ben ve benim gibiler için. Bir gün şans bana gülecek çok eminim. Elime bir fırsat geçecek ve ben o fırsatta sevdiğim herkesi kurtaracaktım burdan. Tek temennim Allah'a duam buydu işte.
Gecenin karanlığında kayan yıldıza ithafen aynı duamı dileyerek içimden geçirdim. Sadece güzel bir yaşam diliyorum,diliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köylü Güzeli
ChickLitBir kadının görevinin hala evlenmek ve eşine, çocuklarına bakmak olan bu eski köyün adetleri insanı intihara sürüklerdi. Hele bir de sizi doğuran annenizin, size bakan babanızın, yıllardır yan yana olduğunuz abileriniz de bu fikirde olup böyle davra...