"Bir göz bir göze
neler anlatabilir bilmem ama
Bir söz bir gözü
yıllarca ağlatabilir."ღ
"Anne...anne yalvarırım götürme beni oraya."
Sonbahar havasına tezatla alelacele giydiğim yazlık çiçekli elbisemle tir tir titriyordum. Sözlerim dahil bunu bile umursamayan annem munzurca kolumdan tutup çekiştiriyordu bedenimi.
Yine son dakika golü atarak sabahın 5 inde yola koyulmuştuk. Şehre inmek nerdeyse iki saati buluyordu ve yürüyerek gideceğimizi düşünürsek gözümde yorulmaktan başka bir halt değildi.
Lastik ayakkabının içine giren çamur bir yana dursun ıssız karanlığın içinde adeta kayboluyor gibiydik. Benim gitmeme çabalarıma inat kolumdan zorla iteleyerek beni götürmeye çalışan annem hala durmuyordu. "Gerekirse yıllarca çalışırım lütfen götürme beni anne! Kulun köpeğin olurum. Ne dersen yaparım. Yalvarırım...lütfen."
Aldırış etmiyordu. Gidersek sonucu biliyordum. Başıma gelecekleri biliyordum. Aylarca ondan hasta olduğumu gizlemiştim,bu kadar uğraştığım halde öğrenilirse annem nasıl benden saklama cüretinde bulunursun diye döverdi,cidden döverdi. Ve bende karşılık veremezdim. Dayağımı yer usulca otururdum,kimse de karşı çıkmazdı. Annem değilmiş gibi davranırdı bana. Diğerleri de sadece izlemekle yetinirdi.
"Gidiceğiz Asrın! Şikayet edecek halin yoktur."
Gözlerim istemsizce dolmaya başladığında çaresizliğin tüm kefareti yüreğime doldu. Ne yapacaktım ben? Kime sığınacaktım? Kim bilir hangi götü boklu biriyle sırf para uğruna heba edilecektim? Yemin olsun ana,ben bunun hıncını elbet bir gün alacaktım.
"Neden anne? Niye bu kadar evlendirmek istiyorsun beni? Ben senin kızın değil miyim?"
Çekiştirdiği kolumu bıraktı önce, ardından da usulca bakışlarını gözlerime dikti. Ben bu bakışın anlamını bilirdim. Siyah sürme çektiği gözlerle üstten bakardı bana hep. "Ben gördüğümü uyguluyorum Asrın. Nefes aldığına şükredeceğine bana karşı gelirsin demek ha?! Ben seni doğurdum,doğurdum ki yiğit gibi bir kız olasın. Evine,barkına çoluk çocuğa karışaşın. Ben seni bana böyle isyan etmen için doğurmuşum?"
"Kadınlar evlenmek için mi varlar anne? Tanımadığım biriyle sırf yaşlının teki seçti diye evleneyim üstüne çocuk yapayım yapayım birde ha? Aklımı mı yitirdim ben?"
Tokat attı. Ne zaman yüzüne gerçekleri vursam tepki dahi vermez anca tokat atardı. Herkes biliyordu işte bu saçma şeyin gerçekliğini. Herkes farkındaydı fakat karşı çıkmak yerine uymak onlara makul geliyordu. Tek sığındıkları sebep ise onların da öyle gördüklerini söylemeleriydi.
"Sana iki seçenek veriyorum Asrın."
Sanki tokat atan o değilmiş gibi sakin sakin konuştu benimle.
"Ya halan gelmiş gibi davranır Mihriban nenenin dizinin dibine oturursun ya da bu evden ömür boyu gidersin."
Sustum. Sanki dudaklarıma mühür vurulmuş gibi konuşmak günah geldi. Benim gidecek yerim bile yok iken karşı çıkmak ne haddimeydi? Ben kimdim ki zaten? Körfe köyün sıradan bir köylü kızı. Aferin sana Asrın yine sinirlendirdiğinle kaldın annenin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köylü Güzeli
ChickLitBir kadının görevinin hala evlenmek ve eşine, çocuklarına bakmak olan bu eski köyün adetleri insanı intihara sürüklerdi. Hele bir de sizi doğuran annenizin, size bakan babanızın, yıllardır yan yana olduğunuz abileriniz de bu fikirde olup böyle davra...