"Bunun için çok genç değil miyiz?"
"Gençliğimin kayıp gidişini izliyorum. Güneş gibisin. Beni uyandırıyorsun.
Ama fazla alırsam tüketirsin beni. Ya sana ihtiyacım olacak ya da tükeneceğim."Herkes etrafımda bir telaş için dönüp dolaşıyordu. Bense olece oturuyordum. Mutsuzluktan mı böle duruyordum yoksa hissizlikten mi?
Evet bu gün evlendiriliyordum. Ve bir erkekle. Gay değilim. Fakat ailemin tanıdığı ve zengin olan başka arkadaşı olmadığı için bir erkekle evleniyordum. Yönelimimin ne olduğunu bilmeden sanki mal satar gibi beni hiç tanımadığım,konuşmadığım,yüzünü dahi görmediğim biriyle evlendiriyorlardı. Daha reşit bile değildim. 17 yaşımdaydım. Polisi aramayayım diye telefonumu almıştılar ve polisi aramak için kimse bana telefonunu vermiyordu. Herkes böyle bir durum karşısında tepki gostermiyordu. Gece neler olacaktı kim bilir. Evleneceğim kişi nasıl biriydi acaba. Ya yaşlı 60 yaşını geçmiş bir bunaksa ya da sadece ihtiyacını gidermek için benimle evlenen azgın bir adamsa. Düşünceler daha çok korkutup ellerimi titretiyordu. Han Jisung yani ben ne yapacağımı bilmeden sadece çevremi izliyordum. Umarım bir an önce ölürüm. Evlendirilmek istemiyorum.Gece kış olduğu için erkenden olmuştu. Saat daha 18.00 dı ama gök yüzünde ay vardı. Kendimi aya benzetiyordum. Bazen simsiyah içine kapanmış bazı geceler ise parlayarak içimi umutla dolduruyordu. Gök yüzündeki ay bu gün parlaktı. O güneşini bulmuştu fakat ben bulamamıştım. Ona el uzatan biri vardı fakat benim yoktu. Onun her zaman yanında olan bir dünyası vardı. Benim yoktu.
Zengin bir ailenin cocuguydum. Fakat aşk üzerine bir evlilik değildi bu. Sadece para ve zenginlik. Annem de babam da zengindi. Yani bende bu durumda zengin oluyordum. Ve benide zengin biriyle evlendireceklerdi. Tek çareleride bir erkekle evlendirmekti. Evimiz huzurlu bir yerdi. Evet para huzuru getirmişti. Kimse birbirini sevmiyordu. Buna huzur denirse tabi.
Başımdaki kuaförler saçımı yaptıktan sonra annem beni kolumdan tutup aşağıya yavaş yavaş merdivenden indirdi. Durdum.
'Anne'
'Efendim oğlum. Noldu hızlı söyle'
'İstemiyorum'
'İstememen umurumuzda değil. Zorunlusun.'
'Niye bende okula gitmek istiyorum bende gençliğimi yaşamak istiyorum. Niye anne? Niye bana böyle bir şey yapıyorsunuz?'
'Kapa çeneni Jisung. Sadece sözlerimizi dinle.'Kimse beni takmiyordu. Gençliğimi elimden alıyorlardı. Gözlerimden kanlar akana kadar ağlamak istiyorum. Ölene kadar ağlamak istiyorum. Kimseyi görmek istemiyorum. Eğlenmek istiyorum. Gülmek istiyorum. İçimdeki çocuğu çıkarmak istiyorum. Bende güneşimi bulmak istiyorum. Niye anne, niye baba? Neden böyle davranıyorsunuz niye beni bir hiçmişçisine umursamıyorsunuz?
Artık dayanamıyorum. Parçalanıyorum.Merdivenlerden indikten sonra salonda evleneceğim kişinin annesi ve babası vardı. Herkes gülüyordu. Ama kimsenin mutlu olduğunu göremiyordum. Sahte gülüşlerle herkes birbirini kandırıyordu.
Çıkıstaki siyah arabaya bindik 5 kişi. Şoför bizi onların evine götürüyordu. Ağlıyordum. Fakat kimse fark etmiyordu. Sessiz agliyordum. Sahte guluslerin içinde kimse beni duymuyordu. Ve o an şoförün bana acı gözlerle baktığını gördüm. Ona gözlerimden akan yaşlarla gülümsedim. Bana elini uzatmak istiyordu. Fakat korkuyordu. Sorun değildi. Beni birinin bile düşünmesi iyi gelmişti. Ama kimsenin kurtaramadıgı korktugu ,bencil olduğu sürece neye yarar. Sonra kafasını tekrar yola döndürerek arabayı sürmeye devam etti.
1 saatlik yolculuğun ardından evlerine varmistik. Benim için bir ev olmasada.Evetttt. Ay uzun zamandır fic yazmiyordum. Biraz paslandim sanırım eğer kötü ve anlaşılmaz yazıyorsam soyleyin düzeltmeye çalışim. Eğer begendiysenizde yildizilayin tamam mıı sizi seviyorum gorusuzuzzzzzz💗💗😽