Ertesi gün yine kemoterapinin rutin iğneleri yapıldı. Git gide daha çok çöküyordum. İlaçlar beni yorgun düşürüyordu. Öğle yemeğine kadar olan varki uyuyarak geçirdim. Öğle yemeğinden sonra biraz sonbet etmek için Hwa-Young'un odasına gittim. İçeri girdiğimde yatağına uzanmış ağlayan küçük kız beni karşıladı. Yanına gittim ve yatağın kenarına otutup elimi küçük kızın saçları arasında gezdirdim.
- Neyin var?
- Çiçeklerim...
Küçük kız duraksadı ve camın önündeki solmuş çiçekleri göstererek konuşmaya devam etti.
- Ölmüşler...
- Onlar sadece çiçek, bu kadar üzülmene gerek yok.
- Ya ben de ölürsem sunbae?...
Küçük kızın son söylediği şeyden sonra uzun bir sesizlik olmuştu. Ne kadar konuşmak istesemde boğazım düğümlenmişti ve konuşamamıştım, tek yapabildiğim sarılıp sakinleştirmeye çalışmaktı. 15 dk sonra ağlamayı kesmişti. Yüzünde ölüm korkusunun ve sona yaklaştığını bilmenin verdiği soğukluk vardı. Daha dün parlaya gözleri şimdi boş boş tavanı seyrediyordu. Eski neşesinden eser yoktu. Çok çabuk olgunlaşmıştı. Ölmemişti ama yaşıyor da değildi. İçindeki o küçük çocuk ölmüştü. Onu öldürmek zorunda kalmıştı. Artık 6 yaşında küçük bir kız değil, kanserin ele geçirdiği bir ruhtu.
Yarım saat sonra hemşireler Hwa-Young'a kemoterapi ilaçlarını vermek için geldiler ve ben de mecburen odadan çıktım. Sanki hastane eskisinden daha soğuktu. Daha griydi, renkler bir anda kaybolmuştu. Etraf daha çok ölüm kokuyordu. Hwa-Young'un söyledikleri kafamın içinde dolaşıyor ve korktuğum sona hazırlanmam gerektiğini söylüyordu.
... (5-6 saat sonra)
Akşam olmuştu. Gökyüzü kzıl bir ışık ile aydınlanmıştı. Telefonumu elime aldım ve Minho'ya mesaj attım.
siz
Ne zaman geliceksin
Çok sıkıldıkım
Minho
Yoldayım meleğim
Geliyorum
siz
tamam
bak ben giydirdim
bu da çok güzel oldu
Minho
Yaa Jisung!
siz
Ne ya çok güzel oldu
🤭
Minho
Peki
AMA SONRA ÇIKARTICAKSIN ONLARI
siz
Peki kocacım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavinia Çiçeği / MinSung
Fanfiction- O gün etrafınızın neden Lavinia çiçekleri olduğunu biliyor musun Jisung? -TAMAMLANDI- - Angst -