Yemek masasındayız ve önümde oturan Changbin neredeyse tüm masayı yedi. Yani bu nasıl bir midedir, aklım almıyor gerçekten.
"Kusura bakmayın bizim oğlan da çok sever yemek yemeği." onu anladık zaten be hanım teyze.
"Yiyecek tabi canım onun için pişirdim ben bunları." anne hiç mi üzülmedin. Sen git kaç saat uğraş adam iki dakikada bitirsin tüm masayı.
"Eee Changbin sende işler nasıl?" ee baba bu çok mu dayılar gibi oldu sanki.
"Emir veriyoruz oraya buraya işte amca." amca mı? HAHAHAHAHAHAHHA
Babam kendine amca denmesinden hiç hoşlanmaz."İyi iyi, terfi aldığından beri daha mutlu baban zaten." NEEEEEE? BABA BUNA TEPKİ VERMEN GEREKİYORDU.
"Sizin işler nasıl amca. Bu iyice kötüye gidiyor sizin sektör."
"Valla oğlum, bizim iş yaş. Hele buralarda hiç tutulmuyor."
"O yüzden mi geri döndünüz market işine? Akıllıca, burası küçük kasaba bilmez buralılar öyle şeyleri." Changbin hala tıkınırken babası konuştu bu sefer.
"Hiç istemesekte döndük mecbur. Orayı da bizim oğlan işletiyor zaten. Hiç görmüyorum marketin yüzünü."
"Boşver zaten sende yorulma. Burda dağ gibi oğlun varken senin neyine çalışmak. Dimi Hyunjin?"
"Ha... E-evet baba sen bana bırak işleri. H-hepsini ben hallediyorum." ne yaşandı daha demin. Hem biz bu iş konusuna ne zaman geldik.
"Sen nasılsın Hyunjin oğlum. Nasıl gidiyor market işi?" bu sefer bende sanırım iş konusu. Bu ara Changbin babasina amma çok benziyor muş.
"İyi amcaya ne olsun. Tüm gün gelen yaşlılarla uğraşıyoruz. Biri gidiyor diğeri geliyor. Lafta anlamıyorlar ki anca dırdır ediyorlar. Yani dinlemek istemiyorsun bari sende sus. Ne diye konuşuyorsun dimi."
"Sen iyicene dolmuşsun anladık. Ne dersin Hwang bizde böyle olur muyuz?"
"Lütfen olmayın, ne gerekirse yaparım baba lütfen yaşlanınca bu insanlar gibi olma." Amca sen ne diye adamın aklına sokuyorsun ki böyle şeyleri. Sus, bu adam bunları düşüne düşüne öyle biri olur başımıza kalır.
Beni kendi düşüncelerimden uyandıran Changbin'nin sesli gülüşü oldu. Onunla beraber de tüm masa gülmeye başladı.
Arkamı yaslandım onların gülmesinin geçmesini bekliyorum. Yani anlamadım bunda gülünecek ne var. AAAAAAAA."Ne oldu üzüldün mü? Üzülme yaa, sana hiç yakışmıyor."
Ha...Haaaaaaaaaa? Ne dedin sen daha demin?
"Ha..."
"Şu tipe bak ya, tam yemelik."
Bu çocuk iyicene saçmalamaya başladı. Ne diyorsun be.Babaların tarafa döndüm de onlar başka konu konuşmaya başlamıştı bile. Ne ara başladınız konuşmaya da bu kadar odaklandınız ey ailem. Hiç te demiyorlar oğlumuz nasıl iyi durumda mı? Kalbi kaldırıyor mu bu konuşmaları.
Bana sorarsanız kalbim hiçte kaldırmıyor. Adamın iki güzel lafında atmaya başladın be. Sen nasıl bir kalpsin? Kalp dediğin dayanıklı olur. Senin neren dayanıklı ha? Söylesene, neren dayanıklı?
"Ne oldu sustun. Hoşuna mı gitti yoksa? Bende iltifat çok sen iste yeter ki güzelim."
NEEEEEEEEEEE GÜZELİM Mİ? SEN ORDAKİ ADAM ACİLEN SUS YOKSA BURADAN BİR CESET ÇIKACAK.
"Ne münasebet canım dalmışım. Hem benim nerem güzel. Kör musun acaba?"
Bana sanki çok saçma bir şey söylemişim gibi bakmaya başladı. Ne oldu ki şimdi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eww -hyunbin-
FanfictionKüçük bir kasabada yaşayan Hyunjin ve o kasabaya yeni taşınan Changbin. hyunbin,2min,chanlix,jeongsung (Yazım yanlışı olabilir.)