11♡Kahve

5.4K 435 65
                                    

Ne kahveymiş ulan adbdbsb

"Sana hiç arkadaş olalım gibi bir şey söyledim mi Kyungsoo?" dedi o da yüzünü bana biraz yaklaştırıp. Nefesini yüzüme vermeden önce devam etti "Senden hoşlanabileceğim aklının ucundan hiç geçti mi?"

"Sen delirmişsin." geri çıkarken tısladım. "Söylediğin şeyi aklın alıyor mu?" ayağa kalkarken sordum. "Sen kafayı yemişsin." kenara koyduğu kayve bardağına uzanırken söyledim. Bardakları alıp içeri doğru giderken ayağa kalktı.

"İstediğin bu değil miydi Kyungsoo? Neden böyle yaptığımı öğrenmek istemiyor muydun? Neden şimdi birden böyle oldun?" sorduğu soruyu es geçip mutfağa girdim. O da peşimden geldi. Çeşmeyi açıp bardakları durularken dibimde bitti.

"Son kez unutacağım Jongin. Bu söylediğini de unutacağım. Ama lütfen unutmamı gerektirecek başka bir şey yapma." bardakları bulaşık makinesine koyduktan sonra koridora ilerledim. Kolumdan tutup koridordaki duvara sabitlediğinde kolumu tutan elinden kurtulmaya çalışarak çırpınsam da bir işe yaramamıştı.

"Unutamayacağını söyleyen sendin Kyungsoo." dedi kolumu sıktığı için canım acımıştı. Ekşittiğim yüzümü fark edince kolumu bırakmıştı ama bu sefer de enseme koymuştu "Bunu da unutma." bir şey dememe fırsat vermeden dudaklarını dudaklarımla buluşturmuştu. Kurtulmak için çırpındığımda öpüşü sertleşmişti. Çırpınmamın yararı olmadığını anladığımda kollarımı serbest bıraktım. Dudaklarının dudaklarımla uyumu inanılmazdı. Ben direnmeyi bırakınca sert olan öpüşü yerini yumuşak bi hal almıştı. Karşılık vermemeye çalışırken aynı zamanda sakin olmak için çabalıyordum. Dokunuşunun verdiği his inanılmazdı. Benden hoşlanması inanılmazdı. Beni öpüyor olduğu gerçeği inanılmazdı. Her şey harikaydı lakin gözden kaçırmamam gereken bir şey vardı. O çok gençti. Bakın yaşlı bi ruha sahip olduğumdan ya da onu çocuksu bulduğumdan değildi geri çekilmem. O ne kadar benden büyük gibi dursa da duyguları gençti. O yaşlarda bi insan birine çok çabuk bağlanabilirdi. Bana da çok kolay bağlanmıştı. O yaşlarda birileri ilginizi çok çabuk çekebilirdi ve siz bunu hoşlanma olarak algılayabilirdiniz. O yaşlarda kendinizden büyük biriyle başladığınız ilişki birden sıradanlaşabilirdi. Kolay bağlandığınız gibi kolay vazgeçebilirdiniz.

Geri çıkıp gözlerime baktı. Sırtımı duvardan ayırmadan, milim kımıldamadan ona baktım ben de.

"Pekala Kyungsoo." dedi umutsuz bi ifadeyle "Kendimi zorla kabul ettiremem. O yüzden senden uzak duracağım. Ama Kris'in yanındayken ona dokunmayı istemiyorum." elimi tutup göğsüne koydu. Hızlı kalp atışlarını avcumun içinde hissediyordum "Onun yanındayken kalbim böyle olmuyor. Arkadaşlar böyle hisler beslemezler bu yüzden arkadaş da değiliz." bileğimden tutup elimi göğsünden çekerek nazik bi hareketle serbest bıraktı. Sonra hiçbir şey söylemeden gitti. Pekala, şimdi ben nasıl uyuyacağım seni göt deliği?!

○○○

Sabah uykusuzluktan şişmiş gözlerime buzluktan çıkardığım çay kaşıklarını bastırmıştım. Asansörün aynasıyla karşı karşıya geldiğimde işe yaramış olduğunu gördüm. Asansörün kapısı yine tam kapanacakti ki esmer bir el durdurmuştu. Kapılar tekrar açılınca yüzüme bile bakmadan içeri girdi. Tam yanımda durup giriş katı tuşlarken her ne kadar bakmamaya çalışsam da gözüm ona kayıyordu.

"Günaydın." dedim kapı kapanınca. Bütün gün beraber tek kelime etmeden geçiremezdik değil mi?

"Günaydın." soğuk bi sesle söylememişti, iğneleyici değildi, neşeli hiç değildi. Gayet normal bir sesle söylemişti. Sorun da buydu, sanki arada bir gördüğü komşusuna selam veriyor gibiydi. Bir şey demeden aynalar aracılığıyla incelemeye başladım. Her zamanki gibi siyah bir dar paça giymişti. Üstünde de siyah-gri bir t-shirt vardı. Gayet sadeydi ama garip bir şekilde tapılası duruyordu. Bakışlarım yüzüne kaydığında onun da gözlerinin şişmiş olduğunu gördüm. Gözlerinin altında hafif bi morluk bile vardı. Dudakları şişmişti. Bu halde bile güzeldi. Evet, oldukça erkeksi olmasına rağmen meleğimsi bir güzelliğe sahipti. Asansörün 'ting' sesi duyulduğunda kapalı olan gözleri açılmıştı. Bakışlarımı hızla kaçırıp asansörden indim. Hızlı adımlarla arabama ulaştığımda kapıyı açıp yine hızla içine attım kendimi. Koltuğa yaslanıp derin bir nefes aldım. Ben bu çocukla bütün gün nasıl çalışabilirdim ki? Tıklanan camla bokuma karışan ödümü görmezden gelerek cama döndüm. Jongin kafasını eğmiş bir şekilde camdan gözlerime bakıyordu. Camı açıp ona döndüm.

"Yeteri kadar benzinim kalmamış, taksi bulmaya çalışırken geç kalırım. Şirkete beraber gidebilir miyiz?" gerçekten hiçbir şey olmamış gibi yapıyordu. Istedigim bu değil miydi, neden huzursuz hissediyordum?

"Tabii gel." onun gibi normal bi sesle cevaplamaya çalışsam da samimi bir şekilde çıkmıştı sesim.

"Teşekkür ederim Bay Do." diğer kapıya doğru gitmeden önce söyledi. Siktir! Bay Do da ne bokum?! Yan tarafıma oturup kapıyı kapattıktan sonra cama döndü. Önemsememeye çalışarak arabayı hareket ettirdim.

Şirkete gelene kadar tek kelime etmemiştik. Büyük adımlarla kantine ilerlerken aramızda mesafe bırakmaya çalıştığı çok belliydi. Benim kantine gittiğimi biliyordu! Her sabah kahve aldığımı biliyordu! Buna rağmen peşinden giderken onu takip edenin ben olduğumu hissetmiştim. Önümde dikilirken ne alacak diye merak ediyordum. Sabahları hiçbir şey yiyemediğini/içemediğini söylemişti.

"Günaydın Kyungsoo" arkamdan gelen kalın sesle aniden irkildim. Döndüğümde sevecen bi şekilde gülümseyen Yongguk'la karşılaştım. Polis olmasından mı bilinmez sert bi havası vardı. Buna rağmen oldukça sıcak kanlı biriydi.

"Günaydın Yongguk, naber?"

Eliyle 'şöyle böyle' der gibi bi işaret yapıp "Hep aynı işte, senden?" dedi.

"Farklı değil." diş etlerini göstere göstere güldü (ya en sevdiğim gülüşü be *-*)

Elimin bir el tarafından tutulmasıyla yanıma döndüm. Çatık kaşlarla elime bir bardak kahve tutuşturduktan sonra elimi tutan elini çekmeden ellerimizde olan bakışlarını kaldırıp gözlerini gözlerime kenetledi Jongin. Saniyelerce hiçbir şey söylemeden bakıştık. Sonra ellerimi bırakıp yanımdan uzaklaştı.

"Sen istediğini aldın sanırım." diye fısıldadı Yongguk kulağıma. Kastettiği şeyi anlamamak mümkün değildi.

"Sonra görüşürüz Yongguk." diyip cevap vermesini beklemeden kantinden çıktım. Asansöre yaklaştığımda kapanmak üzere olan kapısından Jongin'le göz göze geldim. İstese önleyebileceği kapı kapanana kadar gözlerimin içine baktı. (Kayısının Elli Tonu adhrhej) Sonradan gelen asansöre binip kahvemden büyük bi yudum aldım.

Asansör bizim katta durunca Jongin dışında herkesin gözleri bana yönelmişti. Kahveyi masaya koyup Jongin'den en uzak köşeye otururken hala bana bakıyorlardı. Bir şey sormak istiyorlardı ama Jongin var diye soramıyorlardı muhtemelen.

"Herkese günaydın?" dedim önlerine dönmeleri için. Yine Jongin dışında herkes cevaplamıştı. Oysa elindeki telefonla uğraşıyordu. Yarım kalan kahveme kaydı bakışlarım. Bir süre öylece kahveme bakakalmıştım. Bardağa uzanan esmer elle irkilip kafamı kaldırdım. Bir şey dememe fırsat vermeden kahvemi alıp odama giderken ben de peşine takıldım.

"Kahvemi ver!" odadan girince söyledim.

"Kahvenizi mi istiyorsunuz?" diyip sırıttı.

"Evet." kafasını hafifçe sallayarak onaylayıp kahve bardağına baktı.

"O zaman gelip alın." bardak kağıttı, içtiğim yeri dişlemiştim. Isırık izimin olduğu tarafı çevirip tam olarak dudaklarımın değdiği yere dudaklarını değdirerek bardağı kafasına dikti. Gözlerini gözlerimden ayırmadan kahveyi yudumlarken çıldırmak üzereydim. Son yudumu alıp yutmadan dibimde bitti. Ne yapacağını kestiremeyerek izlerken yüzünü yüzümün hizasına getirdi. Gözlerimin içine bakarak yuttuktan sonra elimi tuttu boş bardağı katlanmış bi şekilde elime sıkıştırıp şeytani bir şekilde sırıttı. Gösterip de vermemek nedir piç herif?!

Lalala tinki pinki tuksi adjdjsj Kai çok çekici değil mi lan ashdhah Kyungsoo çekeceğin var gülüm adhdhsh

Bölümler taslaklarda kayıtlı falan değil onu da nerden çıkardınız bilmiyorum adhdhsj taze taze yazıyorum. Bunu da şimdi bitirdim şimdi yayımlıyorum, normalde günde 2 bölüm zor yazardım ama yarın bölüm ekleyemem bebek ziyaretine falan gitcez. Aman ne konuştum ulan kimse de okumuyodur bunları adhdjsj neyse özetle yarın nah size yeni bölüm adhdhsh

Medyada olan şey aslında gif ama size fotoğraf olarak şeyolmuş olabilir. Normalde müko bir şey *-*

NEIGHBOR√Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin