dört

148 25 27
                                    

1950 kelime

taehyun hayatı çok basite indirgemek istemiyordu ancak böylesine bir hayatı nasıl özetleyebileceğini de bilemiyordu. çocukluğundan itibaren yaşadıkları tam da klasik bir ergen romanının gözardı edilen ezik yan karakterinin hayatından çalınmış gibiydi. hatta yan karakter bile değil, ancak bir figüranın hayatı böylesine değersiz olabilirdi taehyun'un gözünde.

hayata gözlerini açtığında çoktan ortaokullu olan bir ablası ve liseye giden bir abisi vardı. ablası ve abisi iki kardeş olmaya çoktan alışmıştı; bu yüzden sürekli sümükleri akan, geceleri durmadan ağlayan ve olur olmadık yerlerde altına kaçırıp koku bombası gibi insanı rahatsız eden bir varlığa daha tahammülleri yoktu. taehyun hiçbir zaman onlarla sağlam bir kardeşlik ilişkisi kuramamıştı. ablasının ve abisinin gözünde o yatıya kalma süresi fazlasıyla uzamış bir misafirden fazlası değildi.

anne ve babasına göreyse taehyun beklenmedik bir kaza kurşunuydu. on dördüncü evlilik yıldönümlerinin hoş bir akşam yemeğiyle kutlanmasının ardından tatlı niyetine zevk için yapılan bir eylemdi. birkaç dakikalık zevk olmasına kıyasla taehyun'un gelişi ailesi için epey zorlayıcı olmuştu. yaklaşık sekiz yıldır bebeğe dair hiçbir muhabbetin bahsinin ve hatta planının bile geçmediği bir evde yaşamaya herkes alışmıştı. masaları dört kişilikti, iki tane iki kişilik koltukları vardı, iki çocuk için iki oda vardı, artık kullanılmayan bebek eşyaları çoktan ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştı ve kimsenin aklında sürpriz bir bebek fikri yoktu. ihtimallerin heyecanının bile yaşanmadığı bir evdi kang'ların evi.

ancak olan olmuş, hafif rüzgarlı bir eylül gününde minik taehyun dünyaya gözlerini açmıştı. doktor bile taehyun'u eline aldığında ağlamaması karşısında şaşırmış, tombul poposuna birkaç yumuşak tokat atmıştı. herkes pürdikkat yeni doğmuş bebeği izlerken bebek üçüncü tokatın sonunda nihayet bir yaşam belirtisi göstermiş, bağırarak ağlamaya başlamıştı. bu taehyun'un başkaları yüzünden ilk ağlamasıydı ancak maalesef ki son olmayacaktı.

doğduktan sonraki ilk birkaç yıl taehyun'un hafızasında sadece puslu anılar olarak yer alsa da taehyun'un çocukluğuna dair en net hatırladığı anısı dört yaşındayken ablasıyla oyun oynamak istediğinde ablasının ona göz devirerek bilgisayarla oynamaya gittiği anısıydı. abisi çoktan üniversiteyi kazanmış, ablası da liseye geçmenin verdiği büyüme hissini iliklerine kadar hissediyor ve ergenliğini zirvelerde yaşıyordu.

taehyun küçükken aile albümlerini karıştırmayı da çok severdi ancak orada hiç kendi fotoğraflarını bulamazdı. çekilen fotoğrafların fotoğrafçıda kağıda basıldığı dönemi kaçırmıştı, babasının eski model tuşlu telefonunun galerisinde birkaç özel güne dair az sayıda fotoğrafı vardı. sıra kendisine gelene kadar anne ve babası çocuk bakmaktan çoktan yorulmuştu. kendisinin yokluğuna karşın yine de albümlerin taehyun'u kendisine çeken bir tarafı vardı, o sıcak aile hissi. ablasının doğumunda çekilen fotoğraflardan birinde abisi küçük kardeşini kucağına almış, kocaman gülümsüyordu, sanki onu dünyadaki tüm kötülüklerden koruyabilecekmiş gibiydi. kendi doğumunda ablası okulda ve abisi de sınavdaydı, bu yüzden taehyun'un telefon galerisinde bile böyle bir fotoğrafı yoktu. anne ve babasının ilk iki çocuklarıyla saf mutlulukla çekildikleri fotoğrafları görmek taehyun'u gülümsetse de içinde bir yerlerde orada olmak isteyen minik bir tarafı da vardı. bu yüzden yaşı ilerledikçe taehyun aile albümlerine bakmayı bıraktı, annesinin bir defasında fotoğrafta abisinin yüzünü tükenmez kalemle karaladığı için albümleri elinden alıp sakladığı şifonyer çekmecesini açmak için çabalamaktan vazgeçti. taehyun asla dahil olamayacağı hayatlar için çabalamaması gerektiğini oldukça erken yaşta öğrenmişti.

çirkin ördek yavrusu, tyunning Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin