merhabalar yine günün ikinci bölümüyle geldimbu fici sağsalim bitirmek istiyorum artık çünkü elimde kaldıkça saçma sapan sahneler ekliyorum kopamadığım için ve gereksiz uzuyor 😭
iyi okumalar
***
jeongguk
1997 yılında, yani doğduğum yılda babam busan üniversitesindeki işini kaybetmişti.
annemin geçirdiği zor hamilelik yüzünden çalışma gibi bir imkanı yoktu, bu da demek oluyordu ki eve para getiren tek kişi babamdı.
doğumumdan birkaç ay önce üniversitesinde çıkan birtakım olaylar yüzünden işinden atılmıştı birden bire, ortada doğru düzgün bir neden yokken.
gergince yeni işlere bakınıp duruyordu ama ne onu alan ne de isteyen vardı, kore ve tüm asyanın genel olarak ekonomik bir kriz geçirdiği dönemlerdi ve herkes bir şekilde bir iş bulup hayatta kalmaya çalışıyordu.
babam işinden atıldıktan bir hafta sonra anneme çılgın bir teklifte bulunmuştu. her şeyi arkamızda bırakıp ingiltere'ye taşınalım demişti, ekonomik durumumuz düzelecek, oğlumuz huzur içinde yaşayacak ve iyi bir eğitimden geçecek diye eklemişti.
beş aylık hamile olan annemin bu düşüncelerle ne kadar korktuğunu az çok tahmin edebiliyordum. ailesini, arkadaşlarını ve genel olarak her şeyi geride bırakıp yabancı bir yere taşınacaktı, düşüncesi bile korkunç geliyordu ona.
üstelik ingilizce bilmiyordu bile o zamanlarda.
ama sanırım babama karşı duyduğu güvenden olsa gerek kabul etmişti ve ikisi de hiçbir şeyleri olmadan ingiltere'ye taşınmışlardı.
sadece ben vardım.
ilk aylarda çok zorluk çektiklerini anlatırdı annem hep bana. uzun süre ucuz pansiyonlarda kalmış, bezlerim ve mamalarım için ekstra çalışmış ya da bazen yardım yerlerine gitmek zorunda kalmışlardı.
ırkçılık anlamında da çok çekmişler, bulundukları yerde çok koreli yoktu ve insanlar onlara karşı çok önyargılılarmış, sürekli aksanları ya da bozuk ingilizceleriyle dalga konusu oluyorlarmış.
dişlerini sıkarak birbirlerine her şeyin iyi olacağını, birkaç yıl sonra rahatlık içinde yaşayacaklarını hatırlatmaya çalışıyorlarmış. aynı zamanda da birbirlerine bir söz vermişler.
biri hiçbir zaman yalnız kalmayacaktı.
ve biri, bir diğerini hiçbir zaman yalnız bırakmayacaktı.
maalesef işler sandıkları kadar güzel gitmedi ve genç yaşta akademisyen olan babamın diploması buradaki üniversiteler için geçersiz sayılmıştı. kimsenin bilmediği bir üniversiteden mezun olmuş, o yüzden sayamazlarmış.
bir ortaokulda rehber öğretmeni olarak işe başladığında maaşı az olsa da yeterli gelmişti.
ikisi de doğumumdan sonra artık pansiyonlarda kalamayacaklarını anlamış ve oldukça büyük bir karar vermişlerdi.
annem tüm altınlarını babam ise kore'deki tüm mal varlığını satmış ve oldukça büyük bir arsa almışlardı.
o arsayı da iki katlı, bahçeli bir eve çevirmişlerdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/342331983-288-k509192.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vieil amour , tk ✓
Fanfic"herkesin zorbalık uyguladığı şu çocuk, jeongguk jeon, sevgilisi ve onun arkadaş grubu nakillerini bizim okula aldırmış." text + düz yazı •düzenleniliyor