Min,Kim and manoban

7 1 0
                                    

Gözlerimi araladığımda karşımda bir ayna vardı.Aynanın kenarları siyah, üstünde beyaz lekelerle süsleniyordu.Aynanın destek ayakları ise kırmızıydı.Ve ben bir yatakta, ellerim yeşil bir iple bağlı olup uzanıyordum.Saçmaydı. Burası neresi klişelerine gerek yoktu ben zeki bir adamdım zaten kaçırıldığım anlamıştım.Ama,içimde başlayan gerilim yavaş yavaş korkuya dönüyordu.Ayaklarımı gıdıklayan bir his ve ellerimi titreten bir facia yaşıyordum.Ta ki sarı bir kalemle yazılmış kelimeler olan kağıdı ayaklarımın hemen solunda bulana dek. İçimdeki facia son bulup yerini meraka bırakıp kağıda ulaşmanın yolunu aradım.Sonuç olarak ellerim bağlıydı ve ellerimi hareket ettiremiyordum.Yatakta dört dönüp duruyordum ama ne yaparsam yapayım kağıt bana gelmiyordu.İçimdeki merak sinire dönüştü,ardından korkuya. Karmaşık duygular yaşıyordum ve ne yapacağımı da bilmiyordum.Ardından kapı açılma sesi ve çığlığımın sesi duyuldu boş odada.

İki adam vardı, iki tanıdık silüet. Biri uzun boylu, kömür saçlı ve kahve gözlere sahipti. Gözlerine baktığınzda kendinizi sonbaharın kurumuş turuncu yapraklarıyla oynuyorken aynı zamanda çok büyük bir hüzünün ve yanlızlığın duygularında buluyordunuz.Bu kişi

Kim Namjoon'du.

Kendisi insanlara her zaman baskın bir taraf uygular, hiçbir zamanda kurallarına karşı gelen bir insan görmezdi. Gizemli bir yanı vardı. Asla duygularını göstermez, ve beklemezdi.Konuşurken profesyonel şekilde kelimeleri düzenler ve piyanonun tuşları gibi dizerdi.Kendisi, gerçeğe en yakın ancak sonuna varamayacak kadar uzaktır.

Hemen yanında duran kendisinden kısa, gri saçlara sahip kişi duruyordu.Gözleri elaydı. Gri fırtınalara sahip olan saçlarına baktığınızda kendinizi boş bir arazide,duman rengine sahip bulutların arasındaki bembeyaz şimşeklerin içinde tanrıya dua ederken buluyordunuz. Ey tanrım, bu küçük ama koca bir nimet olan yaratıklarda nedir? İçlerinde nasıl duygu denen karını gıdıklayan o kasılmalar nedir? En çok merak ettiğim Acı çektiğinde o pişmanlık, çaresizlik hissi ,artık olamayacağının kabullenmesi ve elinden hiçbirşey gelmeyeceğini anlamak, bu his nedir? Bu hisleri veren saçlarının griliğinde soru sorarken bulursunuz kendinizi.bu kişi

Min yoongi'dir

Her ne kadar umursamaz görünsede içinde olan o merak duygusunu bastıramamaktadır. Yer mekan önemsizdir. Min yoongiye göre işin sırları ayrıntılarda saklıdır ve derine gitmezsek asla sonuca ulaşamayızdır. içindeki fırtınalarla da kendi kendine mücadele eder.Kendisi, soru soracak kadar derine iner ama çıkamaz çıkamamazlık onu daha çok meraka iter ve bu denklem çözülemez.

....

"Niyetler, kelimeler için bir anlam ifade etmez. Kelime sadece temsilidir. Anlatılmak istenen bambaşkadır"

Onlar bana, ben onlara bakıyordum. Garip bir hava vardı dört duvarın içerisinde.Kim Namjoon'u ve Min Yoongi'yi tanıyordum.Birini atıldığım eski bir okuldan, birini ise çalıştığım iş yerinden.Yeşilliklerimle onları süzüyor birşey demelerini bekliyordum. Ardından Yoongi daha fazla dikilmek istemediği için ellerimi çözmeye başladı.Daha fazla susmak istemediğim için,

"Neler oluyor burada?"

Sonunda yeşil ipi çözebilmiş, ipin ellerimin arasından kayışını izlemiştim.Benim sakin duruşuma karşılık Yoongi'nin duruşu hiçte öyle değildi. Telaşlı bir şekilde bana olanları tek tek anlatmaya başladı.

"Bak kim, inan bizde senin kadar ne olduğunun farkında bile değiliz. Bizde kaçırıldık ve ellerimiz bağlıydı. Daha farklı odalarda farklı kişilerde var. Sırayla çözüyorduk. İkimizinde yanında farklı kalem renkleriyle yazılmış kağıtlar vardı. Namjoon'a göre tüm kağıtları toplayıp ne yazdığını öğrenebiliriz,ancak kağıtlarda yazılan dil yabancı bu sebeple okuyamadık.Bizim aksimize Namjoon'un elleri bağlı değildi.Ayakları bağlıydı.Odadan çıkması kolay oldu ve benim odama geldi. Bizde senin odana geldik. Bu saçma yerde ne dönüyorsa umarım son bulur. Çünkü bu koskoca ev labirent gibi."

Morire ''TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin