z.

883 132 217
                                    

"tamam seungmin geliyorum işte az kaldı iki saniye geçiyo arıyorsun amk"

Telefonun diğer ucundan hâlâ bana "gelsene" "nerede kaldın" diyordu.

"Kapat seungmin"

Telefonu seungminin yüzüne kapatıp cebime geri koydum.
Okul yolunu kısaltmak için her elektrik direğini geçtiğimde içimden
" bravo jeongin az kaldı" diyordum. Pek işe yaradığı söylenemezdi ancak aklımı bununla meşkul etmek okuldan daha az tiksinmeme yardımcı oluyordu.

Yine sabahın köründe aynı uzun yoldaydım ve bu sefer içimde değişik bir his vardı. Korku, heyecan ve mutluluğu aynı anda yaşıyordum resmen. Benden nefret eden çocuğu bulmuştum bunun için mutluydum ancak neden nefret ettiğini bilmediğim için de bir yandan korkuyordum. Bunlar da heyecanlanmamı sağlıyordu anlıyor musunuz?

Zamanında yeşil sprey boyayla işaretlediğim son dreği de geçince okula varmıştım.
Yine koridorlar iğne atsan yere  düşmeyecek derecedeydi.

İleride dolabına kitaplarını yerleştirmeye çalışan seungmini görüp biraz hızlandım.
Yanına varınca elindeki kitabını alıp yandaki demir dolaba korkması için hızlıca vurdum.

"ANANI ELLİYİM!!?"

Bana doğru korkmuş gözlerle dönüp kafama vurdu.

"Çocuk sen sorunlu musun!? Niye böyle hareketler yapıyosun olum!!?"

Gülüp acıyan kafamı tuttum.
Bir elimde seungminin kitabı olduğu için ve diğer elimle yan taktığım, içinde insan ölüsü varmış gibi ağır olan çantanın sapını tuttuğum için acıyan başımı tutunca çantam yere düşmüştü.

Tam eğilip alacakken sarı Converse giymiş biri çantamı tekmeleyip arkasına bile bakmadan yoluna devam etti.

Şaşkınlıkla ağzım aralanırken anın verdi sinirle arkasından seungminin coğrafya kitabını fırlattım.

"Lan bana bak ahırdan kaçmış öküz!
*Kitabı fırlatır* Sizin köye medeniyet gelmedi mi daha!?"

Kitap kaba ve insan demeye ben şahit isteyen varlığın sarı uzun saçlarına gelince başını tutup arkasını döndü yavaşça.

Kalabalık koridor bir anda ne yapıyorsa durup bizi izlemeye başladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya!? Yabani misin!?"

İnanamıyormuşum gibi gülüp bir elimi alnıma koydum.

"Olum sen kamera şakası mısın bana sabah sabah? LAN TEKMELEDİN YA ÇANTAMI!"

Şaşkınlıkla ağzını açıp yanıma geldi .

"Ne yapmışım?"

"Tekme-"

Sinirden almayı unuttuğum çantamı gözlerimin içine baka baka tekrar tekmeledi. sonra ona attığım kitabı koltuğunun altına sıkıştırıp ilerlemeye başladı.

Seungmin arkasını bakmadan giden çocuğa hayretle bakıyordu. Benim de ağzım şaşkınlıktan açık kalmıştı ama sanki o hayranlıkla bakıyor gibiydi.

"Adamım yaa"

Yerden tozlanmış çantamı alıp silkeledim.
Sonra ağzım açık dönüp seungmine baktım.

"Bana söyledin dimi onu"

Ağzı hala açık giden çocuğun arkasından bakmaya devam ederken kafasını iki yana salladı.

"Hyunjine söyledim"

Tam kafasına bi tane geçiricekken duraksadım.

"Hyunjin mi?"

just kidding | hyunin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin