"Beni burada mı öldürmek istiyorsun yani?"
Hyunjin'e bakıp kafamı olumlu anlamda salladım ve ona koltuğu işaret ettim, bıtkınca oturmuş arkasına yaslanmıştı ben ise zaman kaybetmeden ellerini bağladım ve elime matkabı aldım. Matkabı çalıştırıp Hyunjin'in tam kalbine odaklandım ama beni durdurmuştu.. Hyunjin'e baktığımda gözlerimin dolduğunu hissettim ben onu affedebilirim ama neden affetmiyorum..Tekrar Hyunjin'in kalbine baktım, benim için ölmeyi kabul ediyordu bu düşünce gülümsememi sağladı. Matkabı yere bıraktığımda göz yaşlarım akmaya başlamıştı bile, Hyunjin bana bakıyordu sadece yüzünde en ufak bir mimik değişimi yoktu. Yutkunup kafamı eğdim, kendimi çok acınası hissetmiştim.
"Yapamıyacağını biliyordum, seni tanıyorum Felix." Kolumla gözlerimi kapatıp dişlerimi sıktım, bu kadar kolay pes edemezdim. Hele Jisung'un ölümünden sonra asla.
-M-
Sadece bir rüyaydı yani.. Jisung öldü, oda sessizliğe büründü. Boş tavana bakarken bile kalbimin sızlamasına engel olamıyordum.
"Minho malmısın?" Jeongin'e dönüp kaşlarımı çattım. "Ne?" Jeongin iç çekip konuşmaya devam etmişti. "Jisung'u görmeyecek misin?" Hızlıca doğrulup Jeongin'e baktım. Beynim benimle oyun mu oynuyordu? Yere baktığımda oturan Jisung'u görmem ile başka bir şok geçirdim.
"Minho malmısın?" Jeongin'e tekrar dönüp ayağa kalktım. "Niye hep aynı şeyi söylüyorsun?!" Jeongin anlamaz bi şekilde geri çekilmişti. "Ne saçmalıyosun daha yeni geldim." Yerdeki Jisung'a baktıktan sonra tekrar Jeongin'e döndüm. "Jisung'un cenazesine gidicek giyin hadi." Afallayıp geriye bikaçtane adım attım. "Az önce onun yaşadığını söyledin.." Jeongin bana anlamsız gözler ile bakıyordu. Ben göz ucuyla yerde oturan Jisung'a tekrar baktım. "Saçmalama Minho hadi mezarını görücez." Etraf sallandığında gözlerimi kısa bir süreliğine kapattım. Açtığımda yerdeki Jisung'da Jeongin'de gitmişti. Kapı açılma sesi ile kapıya baktım.
"Ben geldiim!" Jisung sırtıma atlayıp yanağıma bir öpücük bırakmıştı. Ona bakıp gülümsedim. "Hoşgeldin." Jisung mutfağa doğru ilerleyip poşetleri çıkarmaya başladığında ben etrafı süzdüm. Burası bizim eski evimizdi. "Bak Puding aldım." Jisung'a dönüp gülümsedim ve belinden tutup yanağını öptüm. "Yeriz birlikte." Jisung bana bakıp gülümsüyordu.
"Ben yiyemem Minho, ben öldüm." Geriye doğru afallayıp Jisung'a baktım. Bıçağı bana sapladığında gözlerim kapandı.
Gözlerimi açtığımda hastane odası gibi bir yerdeydim.
"Sonunda." Başımda duran Chan ve Changbin'e bakıp hemen doğruldum. "Nerdeyim ben?" Chan bıtkınca cevap vermişti. "Hastanedesin, ve bak yanında kim var." Chan yandaki perdeyi açtığında gözlerim o bilmem kaç tane alete bağlı olan minik sincabı gördü. Gülümseyip ona baktım. Gerçekmi rüyamı umrumda değil sadece onu görmek bana yeter. Ve bu ikimiz içinde son bir rüya olucak.
—————
Bölümleri kısa kısa yazıyorum çok zamanım yok tercih dönemi felan olduğundan ama bundan sonra düzenli bölüm atcam haftada bir söz 😼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/ DÜZENLENİLİYOR
FanfictionHyunjin değerini bilemediği sevgilisi ile tekrar karşılaşır, ama bu sefer hiç bir şey umduğu gibi gitmez.