"Al bakalım."
"Teşekkürler hyung."
"Rica ederim canım. Kavanoza koydum, artık istediğin zaman biraz alıp demliğe koyman yeter. Üzerine su ekledikten sonra birkaç dakika kaynatmalısın."
"Tamam."
Yanına oturup çayını içen Minho boş boş yanan mumları izliyordu.
"Bu mumlara gerek olmadığını söylemiştim. Güzeller ama evdeki kokuyu ağırlaştırıyorlar. Her yer buram buram vanilya kokuyor." diye söze girdi genç.
"Sizin ev de böyle kokuyor." Minho gence bakmıyordu. Sesi oldukça sakin hatta yorgundu.
"Ama burası senin evin. Ve... açıkçası evinin kokusunu çok seviyorum zaten. Evimde hissettirmek için kokuyu ve yemekleri benzetmeye çalışmana gerek yok. Evimde gibi hissetmeme sen yetersin." dedikten sonra karşıdaki üniteye gidip mumları ve tütsüleri söndürdü. Mumlar söndükten sonra ortam daha loş oldu. Artık sadece etraftaki gece lambalarının ışığı ve havada asılı kalan, bitter ve kahve kokusuyla karışık vanilya kokusu vardı. Cama gidip pencerelerden birini açtı. Ardından içeri dolan serin havayı koklayarak uzaklaşıp eski yerine göre Minho'ya daha yakın oturdu.
"Birazdan üşürsen ne olacak?" diye sordu adam. Yaptığı her hareketi izlemişti sakince.
"Sen varsın, bir şey olmaz." dedi Jisung ona gülümseyerek.
Minho sonunda gencin ona karşı samimi bir adım atmasına sevinmişti. Çocuk eve geldiğinden beri bir haftadır verdiği uğraşın sonucu olarak aralarında yavaş yavaş bir güven ağı oluşuyordu. Bunu oluşturmak için ilk adımları Minho atmıştı belki ama Jisung'un da elinden geleni yapmaya çalıştığı açıktı. Yaptığı çaydan içerken yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı. Bu tebessüm adama gencin çocukluğunu hatırlattı. Ne zaman onun oynadıkları oyunu kazanmasına izin verse böyle gülümserdi. Çünkü bilirdi hyungunun bilerek kaybettiğini, bunu kendisini sevdiği için yaptığının da farkında olurdu ve hyungunun sevgisini böyle belli etmesi onu çok mutlu ederdi. Ama sadece yüzünde böyle hafif ve tertemiz bir tebessüm oluşurdu.
"Neden böyle gülümsüyorsun?" Genç, adamın kendisine bakarken güldüğünü fark etmişti.
"Geçmiş aklıma geldi sadece, gerçekten çok büyüdün..." Minho'nun gülüşü hala silinmemişti. Genç biraz alaylı görünen, biraz da duygusal bir gülüşle karşılık verdi.
"Bu gülüşü biliyorum. Bu, senin gururlu gülümsemen. Hala dün gibi hatırlıyorum beraber geçirdiğimiz çocukluğumu. Hyung, seninle tekrar öyle olmak için çok mu büyüdüm?" Sözlerinde umut vardı. Hep ona destek olan ve hayatını renklendiren hyunguna ihtiyacı vardı. Onun tekrar kendisine her an kırılabilecek bir cam gibi davranmasına muhtaç hissediyordu.
Minho kollarını açtı. Genç ona şaşkınlıkla bakarken" Hyunguna sarılma vermek ister misin?" diye yumuşak bir sesle sordu. Jisung içinde, en derinlerde daha önce hiç hissetmediği bir hisse şahit oldu. Sanki kıyamet kopmuş, bütün dünyayı zombiler sarmış, uzaylılar saldırmış, tek başına kalmış ve kalacak hiçbir yeri yokmuş ama tam o sırada O'nu görmüş gibi. Kendisini, onları kimsenin bulamayacağı bir sığınağa götürmüş gibi... Hayatını kurtarmış gibi hissetti. Bu his o kadar yoğundu ki odadaki bitter, kahve, vanilya ve lavantanın karışık kokusunu içine çekerken titredi. Ona uzanarak kollarını beline doladı. Minho'nun kolları da gencin sırtını okşarken tenine yaklaştıkça belirginleşen lavanta kokusunu içine çekti.
Belki dakikalarca sarıldılar. İkisi de ağlamadı. Ya da birbirlerine sakinleştirici, güven verici sözler söylemediler. Çok sıkı değil, boğucu da değildi sarılmaları. Sadece birbirlerinin nefes seslerini dinleyip sakinleştirici feromonlarını kokladılar. Öyle ki kokuları birbirlerinin bedenlerinde de karıştı. Jisung başını yumuşak göğsüne sürerken saçlarını okşuyordu Minho. Gencin o günden beri buna ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Belki de çok uzun zamandır, babası hasta olduğundan beri bunu istiyordu. Başını göğsüne yaslayabileceği ve ona hiç hesap sormayacak bir kişi, sadece sarılıp onunla ilgilenecek bir insan istiyordu. Sorumlulukların üstüne yükleneceği bir dönemde onu zahmetsizce rahat ve güvende hissettirecek o kişi bunu tahmin etmiş gibi yanındaydı şuan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The feeling you like
Fanfiction"Seni istiyorum hyung." "Uyan Jisung" Babası ölen omega Han Jisung, şirketlerinin yeni patronu alfa Lee Minho'nun yanına taşınır. Fic playlisti: TFYL (💫stern💫) (Hikaye +18 sahneler ve psikolojik bozukluklar içerir. Hassas arkadaşlar başka ficlere...