Elbiseler arasında bebek mavisi bir elbise giymiştim. Bu renk en sevdiğim renkti. Ardından Lily'e bakmaya gittim beyaz şık bir elbise giymişti ve bir kuğu gibi görünüyordu. ''Lily harika görünüyorsun!'' yanakları kızardı bir anda. '' Gerçekten mi? Sen daha güzelsin.'' dedi.
''Teşekkür ederim.'' arkamı döndüm ve aynada kendimle karşı karşıya geldim. Daha iki gün önce eski, kendi ellerimle diktiğim elbiseler içerisinde dolanıyordum. Şimdi ise bu halim beni hayretler içerisine sürüklemişti. Saray bize bu elbiseleri neden vermişti acaba. Buraya gelirken bile koskoca sarayda bize ahır gibi bir yerden başka hiç birşey vermezler diye düşünmüştüm. Lily gibi içime kurt düşüyordu ama bu yaşıma kadar o pisliğin içinde dayandım. Burada da dayanacaktım. İşte en sevdiğim özelliğim buydu, dikbaşlılığım.
'' Maria, ben bahçeye çıkacağım. Geliyor musun?'' ona hayır anlamında başımı salladım. ''Birazdan inerim olur mu?'' olumlu anlamda başını sallayıp odadan çıktı. Odayı biraz daha bakındım. Diğer dolaplara baktım. Genellikle boştu. Olanlarda ise kıyadet, havlu vb. şeylerdi. Sonra kapı tıklandı.
Başta Lily diye düşündüm ama onun kapıyı çalmasına gerek bile yoktu. Burası çünkü onunda odasıydı. '' Girebilirsin.'' diye seslendim. Aşşağıda, salonda tanıştığım, Prens Ezra girdi. Bence adil olmaz bir asaleti vardı bide yakışıklıydı. Sonuçta bir prensti, pamuklar içerisinde büyütülmüş olmalıydı.
'' Rahatsız etmiyorum umarım.'' gülümseyerek olumsuz anlamda başımı salladım. Dişleri bembeyzadı ve kesinlikle ilgi çekici bir gülümsemesi vardı. '' Bu güne kadar gördüğüm en güzel şeylerden birisiniz leydim.'' kızarmamak için gözlerimi kırpıştırmaya başladım sanırım işe yaramadı çünkü yüzünde yarım bir gülümseme oluştu. Normelde terslerdim ama ona bunu yapamazdım sanırım. Tanışmamız aslında pekte hoş olmamıştı. O yinede bana kibar davranıyordu. '' O zaman aşşağıya gidelim. Vakit geldi. Size yemek salonuna kadar eşlik edeceğim.''dedi ve elini uzattı.
Bir ona bir eline bakıyordum. Başta öylece durup tepki veremedim ama sonra elini tuttum. Ona '' Çok hoşsunuz.'' dedim. Ondan gözlerimi alamadım bu yüzden önüme bile bakmıyordum ve neredeyse düşüyordum ama bir anda o beni tuttu.
''Dikkatli olun. Bir yerinize birşey oldu mu?'' dedi. Ben olayı mal gibi daha yeni kavradım ve doğruldum. '' Hayır, birşey olmadı. Teşekkür ederim.''dedim. '' Bana borçlusunuz.'' dedi gülerek. '' Bide bana siz şeklinde değil, Ezra şeklinde seslenmenizi istiyorum.'' dedi. Şaşkınlıkla ona baktım. ''Ama...'' diyordum ki sözümü kesti ve '' Aramızdaki sınıf farkı beni ilgilendirmiyor. Ben sadece size yakın olmak istiyorum,'' dedi. ''Peki, naden?'' diye sorduğum an bana baktı '' Aslında bir nedeni yok. Size kendimi yakın hissetim. Tabi rahatsız oluyorsanız...'' diye uzattı bende '' Hayır, sadece merak etmiştim.'' dedim ve bu konuyu kapattım.
Aşşağıya inmiştik ve sanki gözler bura dödü ama Ezra bir işaret yaptı ve herkes önüne döndü. Gerçekten önemseniyor olmalıydı. Ya da korkuluyor, bundan pek emin değildim.
Yemeği yemiş asıl bu akşamın düzenlendiği yere, sarayın görkemli ve büyük arka bahçesine geçmiştik. Yanımda hayla Ezra vardı. Lily ile yemekte karşılaşmış ama pekte konuşamamıştık. Akşam ona anlatırdım ne olduğunu çünkü neden sürekli Ezra'yla birlikte olduğumu merak ediyordu. Hak veriyordum kim merak etmezdi ki. Bence Lily dışında merak edenlerde vardı ama birşey demiyorlardı.
Ezra ile sarayın arka bahçesinde, bir köşede ayak durmuş konuşuyorduk. Ezra bana sarayla ilgili birşeyler anlatıyordu ki o prenses yanımıza hızlı adımlarla geldi. Evet o sabah bize hakaret eden prenses bozuntusu Sally. Sinirli bakışlarla bize bakıyordu.
'' Ezra, canım. Bunun gibi varoşlarla ne yapıyorsun burada.'' çok sinirlendim ve bir yandan şaşırdım çünkü ona 'Canım' demişti. Bunlar arkadaş değil miydi? O sırada ben farkına varmadan arkamda Lily belirdi. En son bizim gibi kasabalardan gelen kızlarla konuşuyordu. '' Sözlerine dikkat et.'' dedi Sally'e doğru. Küçük bir kahkaha attı '' Dikkat etmezsem nolur seni küçük böcek.'' dedi. '' Bide kendine prenses mi diyorsun ne kaddar acınasısın.'' dedi Lily. Lily gerçekten sinirlenmişti. Beni böyle savunması beni mutlu etmişti ama bunun daha uzamasını istemiyordum. Tam yetter diye seslenicektim ki bu işi Ezra devraldı.
'' Hanımlar, yeter. Hem Sally böyle demen hiç hoş değil buraya neden geldiklerini sana açıkladılar.'' dedi. '' Hiç umrumda değil ve hayla anlam veremiyorum. Aman neyse, böyle şeyler için deymez.'' dedi kurnazca bakarak. Ben Lily'i sakinleştirmeye çalışıyor ve akşam konuşalım diyordum. Oda beni onayladı ve geri o kızların yanına döndü.
Arkamı döndüğümde kurnazca bakan Sally ile karşı karşıyadaydım. Ezra'yı kolundan tutup onunla gelmesini istedi. Bir süre sonra gözden kayboldular.
Orada öylesine duruyordum. Etrafıma bakındığımda da Lily'i göremedim. Biraz daha orada durur ardında yukarı çıkardım. Kafamı kaldırdığımda bana doğru yeşil gözleri ile gelen sabah burada tanıştığım Felix geliyordu. Yüzünde yarım bir gülümseme vardı. ''Tekrar karşılaştık.'' dedi. Kulağıma doğru eğildi ve ''Bu güne kadar gördüğüm en güzel gözlere sahipsin ve hakkını vermek gerek, çok güzel olmusun.'' dedi ve geriye doğru çekildi. Yalan yoktu bende onun o yeşil gözlerine hayrandım.
''Seni burada yalnız mı bıraktılar?'' dedi yüzüme doğru yakınlaşarak. Göz devirdim ve onu kenera itip uzaklaşıcaktım ki elbiseme takılıp yere düşüyordum. Beni son anda belimden yakalamıştı ve yüzüme daha yakındı. Kan yanaklarıma hücum etmişti. Bu halime bakıp gülümsüyordu. '' Dikkatli olmalısın, her zaman yanında olamayabilirim güzel kız.'' ardından ayaklanıp doğruldum. Ona küçük bir kahkaha atıp'' Bide öbürleri gibi değilim mi diyorsun? Gülünç.'' dedim.
''Zamanı geldiğinde sana kanıtlayacağım. Ama şimdi gitmem gerek çünkü sağ taraftan kurtarıcın geliyor.'' dedi ve gülmeye başladı. Sağıma baktığımda Ezra biraz sert bir ifade ile bize doğru geliyordu. ''Kafanda ne kuruyorsun bilmiyorum ama o benim hiçbirşeyim değil.'' bana doğru döndü. '' Hiç sanmıyorum ama öyle olsun güzel kız.'' dedi ve gülerek uzaklaştı.
O sıra yanıma Ezra geldi. Arkasından ona doğru baktı. Ardından bana doğru döndü ve ''Sana birşey mi dedi?'' diye sordu.'' Neden, ne desin ki? Birşey demedi.''dedim. ''Birşey demediyse sorun yok.'' ona dik dik bakmaya başladım. Kafasını bana çevirdiğinde ona olan bakışlarımı fark etti ve'' Şey, Felix biraz gariptir ve genellikle aklı başına buyruktur. Bizim gibi değildir. Genellikle bizden uzakta vakit geçirir.'' dedi. Anladım anlamında başımı salladım. Ama hayla endişesini anlamamıştım. Konuyu uzatmak istemedim, bunu başka bir zaman sorucaktım.
Ben gidiyorum deyip Ezra'nın yanından uzaklaştım. Direk odama gittim. Lily oradaydı. Sanırım eğlencesi kaçmıştı. ''Lily, ne yapıyorsun burada?'' arkasını dönüp bana baktı. '' Yoruldum sadece. Bide seni bekliyordum.'' dedi.
Neden diye sormayacaktım çünkü neden beklediğini çok iyi biliyordum. Atlayarak uzatmadan ona anlattım. Bir yandan da üstümü değiştiriyordum. Onun da benim gibi anlam veremediği şeyse Sally ile Ezra olayıydı. Beraberlermiydi gerçekten? Hani arkadaşlardı. Bu beni ne ilgilendirirdi ki, bu yüzden uzatmadım. Ona Felix'i tam olarak söylemedim yada Ezra 'nın onun hakkında dediklerini.
Yumuşacık yatağa uzandım ama uyumak ne çare. Onları ve Felix'i düşünmeden uyuyamıyordum. Nedense Felix'in yeşil, Ezra'nın gri gözleri gece boyu gözümün önünden gitmedi.