Monday Touches

15.7K 607 363
                                    

Merhabalar!

Seven Mv'den ve sözlerinde ilham alarak yedi bölümlük bir kurguya başlıyorum. Bu da ilk gün ve ilk bölüm. Klibi Taekook'a uyarlıyorum gibi de düşünebilirsiniz. O klipten sonra Taehyung'a deli divane aşık Jungkook yazmasam olmazdı.

Bu bölümdeki Taekook'un fanartını görmek isterseniz de bölüm sonuna koymuş olacağım. Aslında biraz da o fanarttan ilham aldım. (Fanart ihlal yediği için kaldırmak zorunda kaldım.)

Yedi gün, yedi bölüm ve yedi smut.

Umarım beğenirsiniz. Diğer bölümleri yazdıkça atacağım. Bölümleri çok uzun tutmayacağım için hızlı yazarım ve çabucak biter diye düşünüyorum.

Keyifli Okumalar...

***




Pazartesi Dokunuşları

Loş ışıkların aydınlattığı ve koyu tonların hakim olduğu lüks restoranda başımı önüme eğmiş oturuyordum. Önümdeki yuvarlak masanın üzerinde iki kişilik servis açılmış ve önden gelen kırmızı şarap, garson tarafından şık kadehlere doldurulmuştu. Bütün masaların üzerine de birer kırmızı gül konulmuştu.

Her şey yerli yerinde ve sıradan görünüyordu. O an sıradan olmayan tek bir şey vardı.

Güzeller güzeli sevgilim... Taehyung'um.

Bana kızgın olan ve karşımda dikkatleri üzerimize çekecek kadar öfkeyle dolup taşan biricik sevgilim.

"Her zaman aynı şeyi yapmandan bıktım usandım artık Jungkook!" İsyan eder gibi konuştuğunda sesi biraz daha yükselmişti. Başımı kaldırmış ve güzelimin çok sevdiğim koyu kahve gözlerine bakarak başımı iki yana sallamıştım.

Hatalıydım ve bunu sonuna kadar kabul ediyordum. Taehyung'u kaybetmekten korkuyordum ve onun için her şeyi yapabilirim. Onunla geçirdiğim tek bir gün, tek bir saat, bir saniye için bile kendimi şanslı sayıyorum. O benim sahip olduğum en özel ve güzel şey.

Aramızdaki gerginlik ve öfke soyut olmaktan çıkmış ve somutlaşmıştı sanki. Taehyung'un öfkesini iliklerime kadar hissediyordum. Öyle ki, sanki birazdan bütün restoran sarsılmaya başlayacaktı, yan masanın üzerine bütün ihtişamıyla ışıl ışıl parlayan avize gürültüyle aşağı düşecek, lüks restoranın her yeri sevgilimin öfkesiyle yerle bir olacak gibi hissediyordum.

Masaların üzerindeki tek bir kırışıklık olmayan bembeyaz örtüler havada uçuşacak, garsonların taşıdığı tepsilerin üzerindeki bardaklar tek tek kırılacak, etraf tozu dumana katacak, diğer masalarda oturan insanlar can havliyle kaçışacak ve en sonunda girişeceğimiz hararetli kavgadan sonra Taehyung öfkesini yine benden çıkaracaktı.

Dolgun kalçalarıyla yüzüme oturup nefesimi keserek tüm öfkesini benden istediği kadar çıkarabilirdi.

"Beni gerçekten hiç dinlemiyorsun!" Diye çığırmış ve başını iki yana sallayarak oturduğu sandalyeden bir hışımla kalkmıştı. Az önce bahsettiğim gibi öfkesi bu restoranı sarssaydı ve Taehyung tam şu an dengesini sağlayamayıp kucağıma doğru düşseydi. Bu inanılmaz olurdu.

Çantası ve ceketini alıp restoranın çıkışına doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladığında beklemeden ben de yerimden kalkmıştım. Arkasından gidip önüne geçmiş ve durmasını sağlamıştım.

"Taehyung." demiştim beni dinlemeden gitmek isteyen sevgilimin eline uzanmak isterken. Ancak elini kendine doğru çekmiş ve tutmama izin vermemişti. "Sevgilim, lütfen dinle beni."

Seven | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin