Merhaba!
Sizleri hiiç bekletmeden ikinci bölümümüzü de atıyorum. Seven gerçekten bana çok ilham verdi yoksa bu kadar kısa süre de bölüm yazamazdım.
İkinci gün ve ikinci bölüm.
Bölüm başlarını klibe göre yazıyorum ama sonrası tamamen farklı. Umarım beğenirsiniz.
Keyifli Okumalar...
***
Salı Öpücükleri
Birazdan hareket edecek olan trene yetişebilmek için daha hızlı koştum ve son anda kendimi içeri atmayı başarabildim. Nefes nefese etrafıma bakınırken bana tuhaf gözlerle bakan insanlar umrumda bile değildi. Ben kendi güzelimi arıyordum sadece.
Bugün Salıydı ve evden çıktığından beri Taehyung'un peşindeydim. Beni defalarca kez kovmaya çalışmıştı ama asla peşini bırakmamıştım. En sonunda, "Jungkook bırak peşimi!" diye bağırmış ve koşarak benden kaçmaya başlamıştı. Bir kovalamacanın içine girdiğimizde tren durağına girerek kalabalığın arasına karışmış ve kısa bir süre kendisini kaybettirmişti. Ancak son anda bu trene bindiğini görmüştüm. Beni atlattığını düşünmüştü ama yanılıyordu.
Ben sevgilisine kendisini affettirmek için her türlü çılgınlığı yapabilecek türden bir adamdım.
Gözlerim her yerde gezinip sarışın güzeli sevgilimi bulmaya çalışırken pencerenin karşısındaki boş olan yere oturduğunu ve kulaklıklarını taktığını görmüştüm. Serseri gülüşüm yüzümdeki yerini alırken dilimi yanağıma bastırmış ve büyük bir rahatlıkla oraya doğru yürümüştüm.
Benden kaçabileceğini ya da peşini bırakacağımı düşünmesi komikti. Sevgilime oldukça fazla bağlıydım ben. Sırılsıklam aşıktım bir kere.
Tam Taehyung'un karşısındaki boş olan yere oturduğumda bacaklarımı iki yana açmıştım. Taehyung ilk başta telefonuna baktığı için beni görmemişti. Ben de beni fark etmediği için doyasıya izlemeye başlamıştım karşımdaki güzelliğini.
Sarı saçları koşturup durduğu için dağılmıştı. Uzun kirpiklerin süslediği göz kapakları aşağı doğru bakıyordu. Bu yüzden koyu kahve güzel gözlerini göremiyordum. Kovalamacamızdan dolayı yanakları da kızarmış ve esmer tenine tatlılık katmıştı. Kiraz kırmızısı dolgun dudakları iştahımı açacak kadar lezzetli duruyordu. Yüzündeki her bir detayı öyle muhteşemdi ki başkalarına göre kusur sayılabilecek şeyler sevgilimin yüzünde eşsiz birer detaya dönüşüyordu.
Şimdi yapabilecek olsam trenin dışında olur ve trenin camına tutunarak kendimi pencereden aşağı sarkıtır ve beni affetmeyen sevgilime şarkılar söylerdim. Tren son sürat giderken hiç aldırmadan ve gözlerimi güzelliğinden ayırmadan ona ithaf ederdim şarkılarımı.
Taehyung beni görüp yeniden kaçmaya çalışırsa trenin üstüne çıkar ve bir süper kahraman gibi onun için trenin üzerinde yürürdüm. Benim yürüdüğüm yerin tam altında ise trenin içinde yürüyen ve sinirle soluyan Taehyung olurdu muhtemelen. Adımlarımızı bile aynı atardık.
Ben, sevgilimin güzel yüzünde kendimi kaybetmişken Taehyung telefonunu bıraktı ve başını kaldırdı. Karşıya bakar bakmaz ona sırıtarak ve aşık aşık bakan beni görmesiyle inanamıyormuş gibi bakmış ve bıkkınca bir nefes vererek yukarı bakmıştı.
Ben de gülmüştüm bu haline.
Kaşlarını çatarak tekrar bana döndüğünde başını iki yana sallamıştı. "İnanılmazsın gerçekten." Dediğinde oturduğum yerden kalkmış ve sevgilimin yanına oturmuştum. Sevgilimin yanına bende başkası oturamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seven | Taekook
FanfictionJungkook haftanın yedi günü, her saat, her dakika, her saniye ve her gece sevgilisi Taehyung'u beceriyordu. Haftanın yedi günü, yedi farklı çarşaf, yedi farklı pozisyon... Seven days of Taekook Seven shot