okunma sayisi 1k artti ama oy veren sadece uc bes kisi?? 🤨
hayaletleri hic sevmem belli edin kendinizi
...
"ayıkabildin mi?"
"hyunjin?!"
onu burada görmeyi asla beklemediğimden afallamıştım ancak hemen toparlanıp jeongin'i aramaya başladım odanın içinde.
"jeongin'i gönderdim. martina'dan da sadece bugünlük izin koparabildim." dedi sakin bir ses tonuyla. bizi birlikte uyurken gördüğü için kafamı duvarlara çarpmak istemiştim.
"martina bunu nasıl kabul etti?"
"beni sevdiğini biliyorsun."
"evet, sürekli seni sorup duruyor bana."
gülümsemesine göz devirdim. ben dışında kimse sevmesin onu istiyordum bencilce.
"neden jeonginle takılıyordunuz?"
birden sorduğu soruya yanıt uydurmak istesem de gerçek cevabından başka bir şey gelmemişti aklıma. ben de alacağım her tepkiyi göze alarak dürüst olmayı seçtim.
"çünkü sen meşguldün,"
"yani siz. ben de jeongin'e yazdım."
"onu hala seviyor musun?"
başımı iki yana salladım. "aramızda bir şey yok sadece birbirimizi uzun zamandır tanıdığımız için arkadaş kalmaya karar verdik."
"anladım."
o kadar belirsiz bir tınıda söylemişti ki bunu, gerçek düşüncesini anlamıyordum. zaten söz konusu hyunjin olduğunda ne düşündüğünü kestirmek zordu. çoğu zaman düşündüğü gibi hareket etmez ve gerçek düşüncelerini söylemezdi çünkü. onun her daim rol yapıyor olduğu fikri beni rahatsız etse de karakterinin bu olduğunu anlamıştım zamanla. her bir detayı ayrıntısıyla düşünür ve eylemlerinin ardına mantıklı bir sebep koymadan hareket etmezdi.
gözüme kaçan bir şey yüzüne görüşüm bulanıklaştığında gözlerimi ovuşturdum. yeni uyandığım için saçım başım dağılmış şortum hafiften kaymıştı belimden.
"seni böyle görmeye hiç alışık değilim." dedi bu defa hüzünlü çıkan sesiyle. samimi olmadığı zamanları çok kolay anlayabildiğim gibi samimi olduğu zamanların da ayırdımına varabiliyordum rahatlıkla. benim yanımda taktığı hiçbir maske ışık geçirmez değildi.
"insanlık hali, değil mi?"
aslında ne olduğunu çok iyi biliyordum çünkü çoğu kişinin aksine kendimi iyi tanırdım. ve yine çok iyi biliyordum ki derdimin dermanı da ben değildim. belki zamandı belki de biri....
"öyle ama ne bileyim."
zemini izlerken düşüncelere dalmıştı. günler süren yorgunluğum hala devam ettiği için uzandım yatakta. sanki üç yüz yıl yatsam da dinlenemez gibiydim.
"bir sorun mu var minho?"
düşüncelerinden sıyrılıp bana döndüğünde inanmak istemedim sözlerine. pek çok sorun vardı ama kör gibi davranıyordu hyunjin. özellikle bana olan bu körlüğünün nedeni ne hiç bilmiyordum. felix'in bize ihtiyacı olduğunu hemen analiz edip söyleyebilmişti mesela.
"sen söyle. var mı bir sorun?"
"bence heykel işi ve yoğun tempo seni çok yoruyor."
cevap vermek yerine sessiz kaldım.
"ama heykelin sana nefes aldıran tek şey olduğunu da söylemiştin."
doğru noktaya değinince ilgiyle ona baktım devam etmesi için. nihayet gözlerindeki perdenin kalktığına dair bir umut yeşermişti içimde.
![](https://img.wattpad.com/cover/331132976-288-k613007.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wild in secret, danceracha
Фанфикulan kahpe hayat, ulan kahpe mina. texting, düz yazı / threesome ©lolaswanky, 2023 -