BABAM

5 1 7
                                    

Bu bölüm ve sonraki bölümde genel olarak babam ve annemden bahsedeceğim ....

İlerleyen bölümlerde yaşanan olayları da anlatırken daha da derinlemesine anlatacağım.

Burada ilk babam veya annem aklıma gelince zihnimde akan şeyler neyse onları yazmak istiyorum.

Baba tarafım 1500' lü yılların ortalarında Orta Asyada'dan çok geniş bir sülale olarak Türkiye'ye yerleşmiş ve her yere dağılmışlar. Çepni türkleri...

Bizim soy ismimizin çok geniş bir kitlesi var hatta bu soyisimin  tarihçesinden anlaşılıyor herşey. İlk önce Artvin arhavi bölgesine , oradan da karadeniz doğu anadolu ve birçok yere yayılmışlar .

Zamanlar birbirlerinden kopmuşlar , kültürel erozyona da uğramış bir kısmı farklı etnik kökenden olduğunu sanıyor ancak bizim soyismimiz ve  bu kelimeden doğan diğer soyisimlerinin hepsinin dedeleri zamanında büyük bir sülale olarak Türkiye'ye yerleşen o kişiler. Bizde Artvin , Rize ve Erzurum olacak şekilde yüzyıllar içinde Erzurum'da kökleşmiş ve Dadaş olmuşuz.

BABAM 1 TEMMUZ 1970 DOĞUMLU.

Bir temmuz ayında babamdan bahsetmek benim için o kadar zor ki ... Yaşasaydı 53 yaşında olacaktı ... 52 yıllık bir ömür ne kadar kısaymış...

Babannem 12 kez hamile kalmış , 6'sı yaşamış , 6'sı doğar doğmaz veya doğuma yakın ölmüş. Babam doğan çocuklardan ikincisi ve ilk erkek evlat. 2 tane halam ve 3 tane amcam var .

Babam 1,92 boyunda , heybetli , yakışıklı , ela gözlü, kalın tok sesi olan bir adamdı . Bende aynı babama benzerim yüzüm onun kız hali gibidir. Boyumda babama çekmiş  ...

Babam köyde doğmuş , sonra babam küçükken köyden Erzurum merkeze gelmişler , dedem hastanede hasta bakıcı olarak çalışmaya başlamış , bir süre şehirde yaşadıktan sonra şimdi halen daha babannemlerin evi olan evi satın almışlar.

O zamanlar yeni yeni binalar yapılıyor ve bir kooperatife yazılıp taksitle ev alıyorlar...

Babamın hayatına dair öğrendiğim en eski şey 5 yaşında sakız satması ...

Çok yokluk çekmişler zamanında , babannem de çocuktur dememiş eline bir kutu sakız vermiş satmak için sokağa yollamış.

Sonra babam okula giderken 3. Sınıfta birgün arkadaşlarıyla dersi asmışlar oynamaya gitmişler,  ertesi gün hoca çok kızar diye korkusundan bir daha okula gitmemiş eğitim hayatı 3. Sınıfa kadar devam etmiş .

Sonradan açıktan ortaokul bitirdi.

Küçüklükten itibaren orada burada hep çalışmış, bazende çok bunalınca kaçar köyümüze gidermiş kendi babannesinin yanında birkaç gün kalır geri dönermiş.

Köy çok küçük bir köy ve neredeyse hicbirsey olmayan bir yer.

Hatta birgün o kadar bıkmış ki kimse kendisini bulsun istememiş yine köye gitmiş , samanlıkta saklanmış orada uyumuş , babannesi gelince babam uyanıp babanne diye seslenmiş kadın çok korkmuş hep anlatırdı :)

Babam anlamadan dinlemeden hemen öfkelenen , o öfkesiyle bir anda herşeyi yakıp yıkan ama içten içe çok da hassas duygusal birisiydi. Çok merhametliydi.

Özellikle aşırı cömert , eli açık birisiydi...

Dedem de vardı ama ailenin babası benim babamdı. Babam en büyük erkek çocuk , dedem pasif bir insan , babannem otoriter , babannem sanki validesultan babamda padişah gibiydi...

Dedemin bir gözü problemliydi , şu ameliyat sonrası bir gözü açık mavi renk kalıyor ya insanların onda da aynı durum söz konusuydu. Babannem güzel veya daha kültürlü bir kadın olmamasına rağmen dedemi hep hor görür , aşağılar , açık açık beğenmezdi . Kendisi beyaz tenli kadınları güzel bulurdu kendisi de beyaz tenli diye daha da çok kibirlenirdi. Kendini daha üstün görürdü. Zamanla bu düzeni dedem kabul etmiş olacak ki içeceği sigaradan ve çaydan başka birşeyi umursamayan biri haline gelmiş zamanla. Bu durumda da babannemin eliyle evin babası babam ilan edildi ve saltanat dönemi bu şekilde başladı....

Sonra bu saltanat nasıl yerle bir oldu anlatamam ...

Askerliğinin usta birliğini Kahramanmaraş'ta yapmış. Hep Maraş benim ikinci memleketim derdi , hasretini çekerdi , birgün gitmek istediğini söylerdi , televizyonda görse uzun uzun bakardı.

Ömrü hem fedakarlıkla , ezilerek , hem de bunun tam tersi yönde gelişti.

Babam çok fedakarlıklar etti , çok çalıştı , herkese yetti , sonra kendine , kendi çocuklarına yetişemeyen bir hale geldi öyle de hayattan erken ayrılıp gitti.

BABAMIN adı Osman'dı. Sanki o da Osmanlı devleti gibi ihtişamını yaşadı ve sonra çökerek devrini kapattı ...

Babamla ne yazık ki birbirimize küs vedalaştık , onu yıllardır görmemiştim sonra birgün ölüm haberi geldi ve morgda gördüm. Neden , nasıl bu hale geldik hepsini yazacağım ...

Böyle güzel yanları olmasına rağmen bir diğer yanıyla da gözü hicbirseyi görmeyen , hemen gaza gelip herşeyi alt üst eden birisiydi. Sanırım hayatındaki en büyük hatalarını da bu yüzden yaptı.

Bize karşı çok acımasızlıkları oldu , çok dayak yedim ondan , ben onu sevmeye çalıştıkça beni çok itti , gönlümü alt üst etti . Hepsini zamanı gelince sırasıyla anlatmak istiyorum. Şimdilik babam nasıl bir insan desem onun yaşamını ifade edecek ilk  bunlar geliyor aklıma.

Babam hem duyguları çok derin , hem de kendini o kadar saklamaya çalışan birisiydi ki annemden sayfalarca bahsedebilirken babamı bu kadarla ancak genelleyebildim.

Babamla annem arasındaki en büyük fark sanırım babam ilgisizlik ve görülmeme ile yıpranmıştı.

Annemde ise bunların şanı sıra ciddi ve katı dini baskılar ve dinin şiddetle yoğrulduğu bir yozlaşma vardı . Gelecekte yaşananlarda sanırım bu yaralarla şekillendi...

KARANLIK VE AYDINLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin