Ben M.S....
Kendimi hatırladığım en küçük yaşlarımda kendimi hep elimde bir kalem ve bir defterle görürüm. Daha okuma yazma bilmeden sürekli deftere sıfırlar çizerdim sayfalarca ... O sıfırlar sanki yazıymış bende içimden geçenleri yazıyormuşum :) Daha okul çağına gelmemiş bir çocuğun ilk yazılarıydı o sayfalaaaar dolusu sıfırlar.
Sonra büyüdüm orta okulun sonu ve lise yıllarımda içim doldukça yazdım , doldukça yazdım . Birgün küstüm defterler dolusu yazdığım ne varsa yırtıp parçalayıp attım bir daha da tek kelime birşey yazmadım.
Yıllar geçti , şimdi 25 yaşımdayım ve o kadar çok şey birikti ki içimde artık yazmak benim için hem bir açlık hem de yemekten korktuğum bir yemek gibi oldu. Hem çok ihtiyacım var hem de içimi açmaktan ölesiye korkuyorum.
Burada yazarken hiçbir edebi kaygım , imla kurallarını kovalamadan sadece içimdeki duygularımı dökmek için yazacağım.
Ne yazılır, nasıl yazılır unutmuşum . Herşeyi birbirine karıştırmadan ifade edebilecek miyim ? Ondan da emin değilim. Tek bildiğim artık kendimi , kendi kalbimde saklayamayacağım.
Ben bu dünyadan geçtim , geçiyorum.
Varım ve bende kendi hikayemi yaşadım , kendi hikayem kadar bir yere sahibim. Bunu kalbimin derinliklerine gömüp kendimi unutamayacağım.Yazmalı , hiçbir yere ulaşmasa da hiçbir amaca hizmet etmese de sırf ben varım deyip kendimi gömdüğüm o karanlıktan kendi elimden tutup çıkmak için yazmalı...
Kitabın adını karanlık ve aydınlık koydum ilk aklıma bu geldi , sonra nasıl bir resim koymalıyım diye düşündüm. Kesinlikle yarısı karanlığa bulaşmış bir gökkuşağı tam beni temsil ederdi , hızlıca hazırladım.
Ben hem çok neşeli , türlü muzipliklerle hayatı yaşayan her durumda pozitif bi taraf bulabilen , hemde çok suskun içine kapanık sır küpü bir insanın birleşimiyim. Bir tarafım rengarenk cıvıl cıvıl diğer tarafım sus pus . Bunun bir karşılığı da varmış , dışa dönük gibi görünen içe dönük insan diye tanımlıyorlar. Bu kişilik tipini ifade eden bir kelime de vardı şimdi hatırlayamadım , ileride yazarım...
Benim için kendimi anlatabilmek , sanki soyunup çırılçıplak kalmak ve o halde herkesin benle alay etmesi gibi bir duygu. Bu yüzden hep içimde yaşamaya özen gösterdim. Bu da bir yere kadarmış. Şimdi içinde yaşadığım kalemin surlarında gedikler açıyorum. O gediklerden dışarı sızmaya çalışıyorum. Ne kadar ironik .....
Şu an deli gibi korkuyorum , kendimi saklamak , bir daha kendimi açmak istemiyorum. Daha önce kime kalbimi açtıysam ne anlaşılabildim , ne de destek bulabildim , insanlar en çok yaralarımdan vurdular ve ben kendimi kapattıkça kapattım .
Sanki şimdi yazarsam hayata direnip beni bu güne getiren tüm gücümü kaybedeceğim, yerle bir olacağım , her tarafım sarılmış bir ovanın ortasında silah toplarının onunde çırılçıplak ve güçsüz kalacağım ve bir daha kendime gelemeyeceğim gibi hissediyorum.
Tüm korkuma rağmen yazdıkça iyileşeceğimi ve hiçbir şeyin korktuğum gibi kötü olmayacağını umuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK VE AYDINLIK
NonfiksiBu kitapta yazılanların tamamı gerçekten yaşadığım kendi otobiyografim. İçimde daha fazla saklayamazdım , içimi dökmek istedim . Kalbimden geçenleri anlatıp içimde birikenleri dökmek , dökmek , dökmek ve bir anlam kazanmak istedim. Yazanların heps...