Chapter 4: Two souls waiting to bloom, but what they want is not flowers.

66 10 42
                                    

İyi Okumalar

Yalnız olduğumuz kahvaltı masasında, Minji'nin omletini bölmesine yardım ederken zihnimi kurcalayan şey Taehyung'un nerede olduğuydu. Çatıda yaptığımız sohbetin üzerinden üç gün geçmişti. Bu süreçte öğünleri düzenli olarak birlikte yemiş, bunun dışındaki zamanlarla ise Taehyung ortadan kaybolurken Minji'nin isteğiyle Seokjin ile vakit geçirmiştik.

Diğer sabahlar olduğu gibi Seokjin bu sabah da beni ve Minji'yi sofraya oturup kahvaltı yapmamız için çağırdığında diğer günlerden farklı olarak Taehyung olmadan yemeğe başlamamızı, onun acil bir iş için evden erken çıktığını söylemişti. Bu acil işin ne olduğunu deli gibi merak etsem de bir şey sormamış ve sadece bana söyleneni yapmıştım.

Taehyung ve işi hakkında hiçbir şey bilmediğim için nerede ne yaptığını merak ediyordum. Bu yüzden merakıma yenik düşerek, yemek yerken başımızda bekleyen Seokjin'e dönmüştüm.

"Baksana Seokjin, Taehyung tam olarak ne iş yapıyor?"

Sorumu bekliyormuş gibi bana dönen Seokjin her zamanki gülen ifadelerinden birini takınmıştı. Dürüst olmak gerekirse başlarda bu hoşgörülü tavrı yalnızca gerçek hislerini saklayan bir maske gibi gelsede onunla vakit geçirdikçe anlayışlı ve nazik karakteriyle bağdaştırmam kolay olmuştu.

Yapmak zorunda olmamasına rağmen Minji ile çizgi film saatlerimize eşlik ediyor, onunla pastalar yapıyordu. Her seferinde ısrarla koltuğun arkasına saklanan Minji'yi benimle beraber evin içinde arıyor ve miniğimin oyunu kazanmasına izin veriyordu. Hal böyle olduğunda ise kız kardeşi ince damarı olan ben, Minji'ye olan ilgisi ve davranışları yüzünden ona ısınıyor, onu güvenebileceğim biri olarak görmeye başlıyordum.

"Bunu benim söylememin doğru olacağını sanmıyorum Jeongguk."

İfadem istemsizce huysuzlaşırken sadece başım yerine tüm bedenimi çevirmiştim ona. Patronunun legal bir iş yapmadığını zaten tahmin ediyordum ancak tam olarak ne yaptığını duymak istiyordum işte. Kaçtığım adamları nasıl tanıyor, nasıl bir bağı var ve beni tam olarak dahil etmek istediği planı ne? Zihnimdeki sorulardan oluşan buzdağının yalnızca görünen yüzüydü bunlar.

Seokjin'in aklımdaki soruların hepsini cevaplamasını elbette beklemiyordum ancak ona sorduğum bir iki soru karşısında da sessiz kalmayı tercih ediyor olması hoşuma gitmiyordu. Yine de inatçı biriydim ve ısrarcı olmaktan vazgeçmeyecektim. Önümüzde tamamen yemeğine odaklanan Minji'nin dikkatini çekmediğimizi gördüğümde devam ettim bu yüzden.

"Hadi ama! Seninle o kadar vakit geçirdik Seokjin. Sadece Taehyung'un ne iş yaptığını sordum. Bu kadarını söylemek zor olmamalı."

"Elbette zor değil ancak neden hakkında merak ettiklerini Bay Kim'e sormadığını anlayamıyorum. Kendisi hakkındaki soruları en doğru şekilde o yanıtlayacaktır."

Önümdeki omletten büyük bir parça ağzıma tıkıştırarak dolu ağzımla homurdandım.

"Ona güvenmiyorum çünkü. Ayrıca sana dünyaya bakış açısını falan sormadım ya. Beklediğin cevap yorumlanabilir olmamalı."

Boğuk sesime karşı masadaki Minji başını kaldırmış ve ayağına gelen fırsatı tepmemek adına konuşmuştu. Bahsettiğim fırsat, hep ona yaptığım uyarıları bana çevirme fırsatıydı.

"Kookie ağzında yemek konuşulunmaz!"

Tabağına bir tane daha omlet koyarken ağzımdaki lokmayı zorlukla yutup saçını okşamıştım.

"Haklısın bebeğim, dikkat etmediğim için özür dilerim. Hadi, yemeğine dön sen."

Başını iki yana sallayarak yemeğini önünden itip karnını ovuşturmuştu. Bu, doyduğunu anlatmaya çalışırken yapmayı alışkanlık edindiği bir hareketti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Born To Die [Taekook]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin