5

134 23 33
                                    

Kendisine yaklaşan çocuğa doğru yöneldi San. Uzun saçlarını bağlamıştı ve öndeki birkaç tutamı bırakmıştı. Sıktığı parfümün kokusu esen rüzgarla birlikte San'ın suratına çarpıyordu. Büyüleyici bir kokuydu. Kokudan o kadar çok etkilenmişti ki Wooyoung'un çoktan kolundaki topu kapıp sektirmeye başladığını fark etmemişti.

"Burası gerçekten sessizmiş."

"Öyledir. Daha önce gelmemiş miydin?"

"Gelmemiştim. Bundan sonra gelirim ama."

Wooyoung kıkırdadı. Karşısındakini hızlı bir şekilde süzdü. Havanın soğukluğuna rağmen kolsuz siyah bir tişört giymişti San. Altına mavi bol bir pantolon giymişti. Sarı saçları rüzgardan dolayı dağılmıştı.

"Sahaya girelim mi artık?"

"Pekala."
San tel kapının kilidini açmış, kapıyı çekmiş ve önce Wooyoung'un geçmesini beklemişti.
Wooyoung elindeki topu sektirerek içeri girdi. San da peşinden girdi.

"Pekala önce atışlar üstüne çalışalım. Başla."

Wooyoung komutu duyar duymaz potaya doğru koşturup zıplayarak topu attı.
Top potanın üst kısmına çarparak yere düştü.

"Sorun değil. Tekrar dene. Topu şu dikdörtgenlerin içine hedefle. Ve sakın çok sert atma. Aksi takdirde topu bir daha bulamayabiliriz."

San sesli bir şekilde güldü. Wooyoung, San'ın dediklerine karşı kafasını olumlu anlamda yukarı aşağı salladı. Bütün odağını topa verdi. Sektirerek koştu. Zıplayarak topu attı. Top dikdörtgenlere çarptı ve
filenin içine düştü.

"Vay canına. Hızlısın Young. Hızlı öğreniyorsun."
San gururla küçüğüne gülümsedi. Wooyoung bu gülümsemeye karşı bir basket daha atıverdi.

"20 atış. Sonra maça başlayabiliriz, ne dersin?"

"Mükemmel plan."

San tekrar gülümsedi. Wooyoung'un potansiyeli çok yüksekti. Ve atışlarını yaparken çok sevimli gözüküyordu. İster istemez San sürekli gülümserken bulmuştu kendini. Arkasını döndü ve tribünlere yürüdü. Kendine Wooyoung'u rahat izleyebilecek bir yer seçti ve oraya oturdu.

______________________________________

"19! Hadi Wooyoung! Son bir atış daha."

Wooyoung yorgundu. Bu kadar çabuk yorulacağını hiç düşünmemişti. San'ın tezahüratları onu gaza getiriyordu, evet kesinlikle getiriyordu. Ama vücudu o kadar yorulmuştu ki oturmaktan başka bir şey düşünemiyordu.

Son kez koşturdu elindeki topla potaya doğru. Sıçradı ve topu olabildiğince dikdörtgenlere hedeflemeye çalıştı. Top dikdortgenlerin içine çarptı ve filenin içine düştü yirminci kez. Basket attığına sevinmişti Wooyoung. Bitirdiğine ve sonunda dinlenebileceğine daha da sevinmişti.
Heyecanla zıpladı ve tribünlere San'ın yanına koşturdu.

"Mükemmeldin Young. Gerçekten etkilendim. Sayende takımımız daha da güçlü olacak."

"Beni şımartıyorsun Sannie. Teşekkür ederim"

Wooyoung gülümsedi ve San'ın hemen yanındaki soğuk su şişesini almak için eğildi.

"Terli terli soğuk su içme Wooyoung. Hasta olursun. Biraz bekle sonra içersin."

"Annem mi oldun şimdi? Bırak da içeyim."

Wooyoung kıkırdadı ve su şişesini almak için tekrar eğildi. San, Wooyoung'dan önce davrandı ve şişeyi eline aldı. Arkasına sakladı.

big boy | woosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin