"Hayat bazen sizi herhangi bir şeyi seçmeye zorlar bazense seçilmiş bir yaşamınız olur. Onu yaşamanızı sağlar. Almira seçilmiş bir yaşamı yaşıyordu. Ruhu harabe olmuş birinin yaşamasına yaşamak dersek."
Almira Başaran
Babam küçük yaşımda beni terk edip gitmişti. Bende abim Maver ile kalıyorum. Maver abim, babamın ölümüne hiç üzülmemişti ne kadar sorsam da bana cevap vermemişti. Abim 4 haftalık iş için yurt dışına gidecekti. Beni yalnız bıraktığından suratımı asmış filim izliyordum. Abimin merdivenlerden indiğini ayak seslerinden anlamıştım.
"Abiciğim böyle yapma. Abinin çalışması gerekli." Abim bana şapşal şapşal hareketler yaparak kızgınlığımı almak istiyordu ama taviz vermiyordum. "Öyle mi peki bebeğim!" Belimden tutup koltuğa yatırdı. Üzerime çıkıp beni gıdıklamaya başladı. Kahkahalar atıyordum.
"A-abi tamam a-abiii tamam git." Abim gülümseyerek öptü ve üzerimden kalktı. "Ha şöyle bebeğim. Ben seni hep arayacağım. Sabah akşam. Aç telefonlarımı merakta bırakma." Son günümmüş gibi beni bolca öptü. Baktım hala öpüyor yastığı aldım kafasına geçirdim. Sonra tatlı tatlı baktım. Kesin abimde yastığı geçirecekti kafama. Özenle yaptığım saçlarım bozulacaktı. Beklenen darbe gelmeyince gözlerimi açtım. Abim bu halime güldü. Normalde vururdu kesin kafasına çok sert vurdum.
"Çıkıyorum bebeğim. Kendine iyi bak ve özür dilerim."
Neden özür diliyordu ki? Tam soracaktım ama gitmişti. Arkasından bakakaldım. Bu aralar bir garipti. Üç gün önce telefonuna mesaj gelmişti. Seçim senin oyunumuz için tek eksiğimiz var yazıyordu. Anlam verememiştim. Abim görünce başta saçma bir şey diye silmişti ama sildiği anda tekrar geldiğinde yanımdan kalkıp aramıştı. Konuşması bittiğinde geri yanıma gelmişti ve beti benzi atmıştı. Neden böyle olduğunu sorduğumda da saçma bir şey abiciğim demişti. Abim gittiği için biraz ürküyordum. Evde yalnız kalmaktan hoşlanmazdım. En iyisi uyumaktı. Koltuğa kıvrıldım ve gözlerimi kapattım.
Gözlerimi aralama nedenim camdan kırılma sesi gelmesiydi. Nefesimi tutarak sağımdaki pencereme baktım. Sadece birinin siyah saçlarını görüyordum. Yüzündeki maske düz siyah bir maskeydi ama dudaklarına kadar kapalıydı. Geniş omuzları, spor yaptığını gösteren tişörtten gözüken baklavaları vardı. Fazla incelediğimi fark edip ona döndüm.
"Kimsin sen?"
Camını kırmış sen kimsin diyorsun? Tamam korku filimindeki aptalımızı bulduk.
Sen karışma iç ses.
Seninle uğraşamam adamın kel olup olmadığını çözmeye çalışıyorum şu an. Ya ölürken kel bir adamın elinden ölürsek? Bari yakışıklı olsun değil mi? Maskenin saçları gibi duruyor ya tüh!
Sanki önemli. Ölebilirim şurada.
Hah! Ölürken böyle yakışıklı bir şeyse bence kabul et. Bir de yeni mi aklına geldi?
Biraz kes sesini.
Tamam be!
Başını yana yatırıp beni süzdü. Üzerimde mini siyah gecelik vardı. Böyle dikkatli bakınca kenardaki pikeyi üzerime örttüm.
"Sana kimsin dedim!"
Senin başka sorun yok mu kız çırpı bacak?
Var da soramıyorum karga burunlu! Korkudan altıma yaptım da.
Kim ben mi? Dur biraz aynı kişiyiz biz. Kendine hakaret ettin şu an(!)
Sen de bana hakaret etmiş oluyorsun o zaman.
Önüne bak adam yaklaşıyor bu arada beynin ne kadar az işliyor onu görmüş olduk. Ben gayet akıllıydım sen beni aptallaştırdın.
Salak aynı kişiyiz biz diyorum.
Doğru uykumu alamadım da ondan.
Tekrar hareket edince iç sesimle konuşmayı bıraktım. Yandan vazomu aldım. Ellerimle sımsıkı sarmaladım.
"Cık cık cık küçük kız. Seçim senin de abin seni seçti. İyi uykular"
Ne dediğini anlamadan arkadan iki kişi kollarımdan tuttu. Koluma da karşımdaki siyah maskeli adam beni uyutacak iğneyi yaptı.
******************** ******************* ***************** ***************** ******************
Bugün intikamım için beklediğim son gündü artık oyunum başlıyordu. Öncelikle seçim senin de korkak abisi Maver'e sormuştum o da canını kurtarmak için Almira'yı seçmişti ki ben de zaten bunu bekliyordum.
Artık son kişi de tamamlanmıştı. Arabada annemi kaybettiğim üzerinde deney yapılan hastaneye getirmiştim. Yüksek duvarlarla kaplıydı. Kimse çıkış yapamazdı. Kuralları vardı. Uyamayanın bir uzvu gidiyordu en son da bedenen ölüyordu. Kucağımdaki kadının yeri en üst odaydı. Orada bir benim odam bir de Almira'nın odası olacaktı ve o oda annemin can verdiği odaydı. Almira Başaran artık yaşayan bir ruh olacaksın en son kendi canını kendin almak isteyeceksin. Yukarı kata çıktım saat gece 11 olduğundan herkes odasındaydı bu bir kuraldı.
Annemin can verdiği odayı açtığımda dudaklarıma bir gülümseme peyda etti. Odadaki yatağa yatırdım. Titreyerek rüyalar görüyordu. Yaptığım iğne ona rüyalar gördürecekti muhtemelen kabus görüyordu. Kulağına eğildim.
"Son özgür nefesin Almira Başaran. Unutma."
Odadan çıkıp bir alt kata indim. Kardeşimin yanına. Annemin aldığı ilaçlar yüzünden kardeşim ileri düzey zekaya sahipti fakat bacaklarını kullanamıyordu.
"Nicholas, bugün neler yaptın?"
Beni görünce ruhsuzca baktı. Yürüyemediği için kendini eksik hissediyordu. Sıkıntıyla yatağının kenarına oturdum.
"Nick böyle yapmamalısın."
"Ne yapmamalıyım abi?! Ne yapmamalıyım?! Görmüyor musun beni?!"
"Nick böyle olsun bende istemezdim. Ayrıca son kişiyi de aldım. Üç ay sabret ondan sonra intikamımızı alacağım."
"Kimden? Babasından mı? Hayır. Bana olan onun oğluna olmuş olacak. Saçma."
"Nick bu konuya karışma. Çizimlerinde gelişmişsin öyle dedi eğitmenin."
Nick bana boş boş baktı ve sinirle önündeki kağıtları fırlattı. Gene kriz geçireceğini anlayıp çekmeceden iğnesini aldım. Cebimde taşıdığım sakinleştirici tüpünden iğneyi doldurdum. Koluna enjekte ettim. Bir süre sonra sakinleşti. Yatağa yatırdım üzerini örtüp çıktım. Kapısında korumalarım hep olurdu. Yarın yeni ve güzel bir gün olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esinti Harabesi
Teen FictionAlmira Başaran Hayatımda her şey normal geçiyordu taliki o gün gelene kadar. Güz mevsiminin sert rüzgarlarının çarptığı ıssız sokakta yürüyordum. Kollarımda iğne izleri vardı ve ben kollarımın hesabını soracaktım. Adrian Karer Gavrilova Hayatım int...