surpriz🌨️

1.1K 163 111
                                    

''Çekil! Çekil önümden bıcırık!'' diye bağırdı metrelerce ötede kendi işiyle ilgilenen sokak kedisine. Zavallı kedi sesinden ürkmüş olacak hızla kaldırımdan indi ve tek kolunu gövdesine sıkı sıkı bastıran Minho da yanından rüzgar gibi geçip gitti. ''Kusura bakma, manitam bekliyor da.'' Son anda bu acelesinin sebebini açıklamayı ihmal etmedi çünkü sokaktaki dostları onun için oldukça önemliydi.

Olanca hızıyla sokakları arşınlayıp parka varmaya çalışırken kış ayının ve akşam saatlerinin vermiş olduğu sessizliği, montunun iç cebindeki spreyin çıkardığı ritmik sesle bozuyordu. Düzlüğe ulaştığında kafasını yukarı kaldırdı, düşme ihtimaline rağmen hızını düşürmedi. Aşkına geç kalamazdı.

''Tanrım, bu sene hiç kar yağdırmadın ya, çok kırgınım sana!'' Hemen önündeki irice bir taşı son anda fark etti. ''Anlaşabilirdik. Ne bileyim, mesela bir hafta Seungmin'i dövmezdim.'' Arkasından korna çalan arabayla kaldırıma çıkarken neredeyse yeri boyluyordu. ''Neyse, tamam tamam. Kızma.'' Yaramazlığını örtmeye çalışan bir çocuk gibi hafifçe gülümsedi. ''Ben hallediyorum o işi. Aşkıma kar götürüyorum.''

Park girişine geldiğinde Seungmin ve Jeongin'in tıpkı söylediği gibi yalnız bıraktıkları Felix'i birkaç metre ötedeki banklardan birinde seçmesi hiç de zor olmadı. Hızla çarpan ayaklarının çıkardığı gürültüyle dikkatini çektiği Felix, karşılamak için ayağa kalktı.

''Nerede kaldın ya? Çok üşüdüm!'' Yanına ulaşmasıyla genç çocuğun somurtarak yakınması bir oldu.

Minho eğilip nefeslenmeye çalıştı. ''Çok mu beklettim? Koştum halbuki.'' Felix bir adım ötesinde olmasa ya da karşısındaki arkadaş grubundan biri olsa tüm bedenini üstlerine bırakabilirdi. Durunca öyle bir bitkinlik çökmüştü.

''Bilmem, bana çok geldi.'' Omuzlarını silkti Felix. ''Senin için parka gelmeyi kabul etmiştim ben. Hem çok üşüdüm.''

Minho anında dikildi. ''Üşüdün mü?'' Düşünmeden montunu çıkaracağı sırada kulaklarını dolduran, metal kutuya çarpan bilye sesi aklında şimşek gibi çakan bir farkındalığa sebep oldu ve sanki esas donan oymuş gibi montuna iki koluyla beraber sarıldı. ''Birazdan vereyim.'' Çaktırmamak için attığı gülüş Felix'in kaşlarının aşağı inmesinden başka hiçbir işe yaramamıştı.

''Şimdi kapat bakalım gözünü. Seni birazcık daha üşütecek bir sürprizim var.''

Felix büzdüğü dudaklarıyla söylendi. ''Üşümekten hiç hoşlanmam ama tamam. Sırf sürpriz dediğin için kapatıyorum.'' Ve denileni yaptı.

Minho uzanıp Felix'in tek elini tuttu. Diğeriyle de montunun boğazına kadar çekili fermuarını açıp iç cebinden kar spreyini çıkardı. Birkaç defa havada salladı, hazır olduğuna kanaat getirdiğinde ikisini de altına alacak uygun bir açıda havaya kaldırdı. ''Sayıyorum. Üç, iki, bir. Aç!''

Felix gözlerini açtı, aynı anda Minho spreyin üst kısmına bastırdı. Yapay kar üstlerinden yağarken Felix ağzını kocaman açan şaşkınlıktan çabuk kurtulmuş, tüm parkı inleten yüksek perdeden kahkahalarını peş peşe bırakıyordu. Minho'nun gülüşleri de ona katıldı. Beraber zıplamaya, dans etmeye başladılar. O an müziğin yokluğu bir eksik değildi onlara göre, bedenlerini harekete geçirmek için neşeleri yetiyordu.

Dansın akışında Felix hiç bırakmadığı eli kendininkiyle birlikte havaya kaldırdı, etrafında birkaç tam tur döndü ve eski pozisyonunu aldı. Ayakları yeniden birleştiğinde gözleri, hareketlerini aşkla izleyen gözlerle buluştu. Minho onun mutluluğuyla sarhoş olmuş gibiydi. Parmakları üstüne yükselmiş spreyi havada öylesine sallıyor, yalnızca Felix'in daha çok zevk alması için uğraşıyordu.

Felix o saniye son birkaç haftadır oluşmaya başlayan duygularının artık yeterli seviyeye geldiğini hissetti. Sahte kar tanelerinin arasındaki saf huzurla parlayan bu yüz kalbini hızlandırıyordu. Hem de korktuğu veya sevgisine nasıl karşılık vereceğini bilmediğinden oluşan çekintiden değil, aynı hisleri paylaşmanın verdiği tatlı panikten.

''Minho,'' dedi. Hyung demek istemiyordu. Zaten en başından beri Minho'yu hyungu gibi görmüyordu.

Minho kafasını hafifçe yana eğdi. ''Kar perisi?''

Felix hâlâ alışamadığı bu tatlı lakaplardan birini daha işittiğinde utanmamak için göz ardı etmek zorunda kaldı. ''İlk karın efsanesini biliyorsun, değil mi?''

Minho aniden gelen soruyla afalladı. Hyunjin'in ''İlk karda mum yakmazsanız sıradaki kış mevsimine kadar ruhunuz üşür.'' laflarıyla kafalarını şişirmesi can sıkıntısından uydurduğu yalanlardan ibaret değil miydi yani? Aklının bir köşesine bundan sonra Hyunjin'i daha iyi dinlemesi gerektiğini not ederek kafasını salladı. ''Biliyorum tabii. Çok önemlidir, mutlaka yapılması gerekir.''

Felix alt dudağını hafifçe ısırdı. Minho'nun ifadesi fazlasıyla şüpheliydi ancak pes etmedi. ''Güzel. Bir şeyleri yanlış yorumladıysam çok geç olmadan durdur lütfen.'' Ve aralarındaki mesafeyi yavaş yavaş kapatmaya başladı. Minho içinse zaman durmuş gibiydi. Öpücük şeklini almış dudaklarıyla santim santim yaklaşan Felix algılarını tamamıyla yok etmişti.

Dudaklarının üzerine bastırılan dudaklarla öyle hayrete düştü ki, hayatı boyunca yaşadığı şaşkınlıkların hepsini toplasa yanında bir hiç kalırdı. Kızarmaya başlayan yüzü, kulaklarını zonklatarak atan kalbi, titreyen elleri ve gösterebildiği tek tepki olarak daha fazla bastırdığı kar spreyi... Bayılır mıydı ki?

Geri çekildiğinde Felix'in de zaten soğuktan kızaran yanakları tonunu iyice arttırmış, çillerini belirginleştirmişti. ''Minho, yanlış bir şey yapmadım umarım?'' Minho'nun elinden kayıp yeri boylayan spreyle birlikte yükselen hayret dolu iç çekişiyle daha fazla endişelendi. ''Ben sandım ki...'' Neyse ki Minho çabuk toparlandı ve cümlesini bitiremeden etrafına sarılan kollarla sevdiğini rahatlattı.

Minho kafasını Felix'in omuzuna gömdü, derince nefeslendi. ''Felix,'' Hızla doğrulup yeniden gencin gözlerine baktı. ''Sen de beni mi seviyorsun şimdi? Bayağı beni seviyorsun?'' Dehşet içinde bir nefes daha çekti. ''Öptün beni?''

Felix'in kaşları yeniden, bu defa daha derin çatıldı. ''İtirafı da mı önce ben yapacağım?''

''Doğru,'' Belki yüzlerce kez zikrettiği sevgi cümlelerinden hiçbiri aklına gelmiyordu şimdi. Bakışlarını parkta gezdirerek bir şeyler toparlamaya çalıştı, yapamayacağını anladığında derince yutkundu. ''Felix ben seni çok seviyorum ya.'' Felix'inkilere kavuşan gözleri duygu yoğunluğundan hafif dolmuştu. ''Yemin ederim çok seviyorum. İçime sığmıyor sevgim. Hatta bazen, tutamayacak gibi olunca taşsın seni de sarmalayayım istiyorum.''

Sarıldı, temaslarını kesmeden çekildi, tekrar sarıldı. Bunları yaparken kıkır kıkır kıkırdaması Felix tarafından çok tatlı bulunuyordu. ''Ay, beni seviyorsun resmen!''

Duyduklarıyla Felix'in yüzüne çoktan yayılmış olan tebessüm sınırlarını zorlayacak kadar genişledi. ''Benim duygularım henüz yeni ama...''

''Sorun değil ki.'' Kafasını iki yana sallayarak omuzlarını silkti Minho. Sarmaş dolaş pozisyonlarını bozmamışlardı. ''Sen de beni seviyormuşsun -ay bir de öpecek kadar!'' İkisi de utançla karışık bir kahkaha koyuverdi. ''Sevgilim olur musun?'' Gülüşü kesilir kesilmez sordu. Zaman kaybetmek veyahut da uzatarak mahvetmek gibi bir niyeti yoktu. ''Lütfen ol. N'olur...''

Kafasını Minho'nun boynuna gömerken mırıldandı, Felix. ''Olurum.'' Sıkı sıkı sarmaladılar birbirlerini.

''Seni çok seviyorum.'' Kulağına fısıldayıp yanağına ufak öpücükler kondurmadan önce Felix'ten onay almak için sordu. ''Şimdi ben de seni öpebilir miyim azıcık?''



—————
mrblr bizi ozlemis miydiniz💞

siz ilk defa okuosunuz duzyazimi(island'i okuyan bebeklerim haric🫶🏻) bu yuzden cokgerici cocuklar. GERILDIMAYOL

umarim begenmissinizdir ilki on elemeden gecemedi die 2 kere yazdim . saka yapmiorum . LFLSLFLSLVSDND

her turlu yapici elestiriye acigim tm mi unutmain

ve iki bolum attim diger bolumden devam edin KOSUNNN konusmaya da oradan devam ederiz

dusman. | minlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin