nunca te decepcionaré

58 15 42
                                        


"Kal biraz daha uzun,
Kal ve dans edişimi izle.
Kal, beni sonrasında öldürecek olsan bile.
Beni sonradan öldürecek olsan bile...."

.....

"Bayım sizin için bu dansı seçiyorum. Ispanyolca bir şarkı ülkemizde pek dinlenmiyor. bende sözlerini pek bilmiyorum. Ama kulağa hoş geliyor. İzninizle."

  Yavaşça ayağa kalkmış selam vermişti. Müziği açıp yavaş hareketlerle dans etmeye başlamıştı. Bir kuğu gibiydi. Zarif ve naif hareketlerle kendini hareket ettiriyordu. Kıyafetleri ne kasar kirli olsa da yüzü ne kadar kirli olsa da o tertemizdi. Çok güzeldi. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle dans ediyordu. Bir insanın gülümsemesini bu kadar çok seviceğimi hiç düşünmemiştim.

"... Neden kendime yalan söylediğimi ve bunun son sefer olduğunu söylediğimi bilmiyorum
Kafamda gömülü çok fazla söz var
Bende vedalar, hareketler, seni seviyorum
Yanımda, retinamda ve kağıtta
Ve şimdi düzeltmek istiyorsun, şimdi özür dilemek istiyorsun
Zaten bir ayağım dışarıdayken, gitmeme bir dakika uzaklıkta
Sürekli kendini lekelemek istiyorsun, artık beni korkutmanı istemiyorum
Dün seni çizmeyi bitirdim.. "

Şarkı sözlerini bilmiyordum. İki gün sonra bu gemiden indiğimde yoongi ile birlikte anlamına bakmayı istiyordum. Bu güzel şarkıyı bana dans ederek öğretmesi beni değişik hissettirmişti. Şarkı sonlandığında yoongi Yavaşça önümde eğilmiş ve radyoyu kapatmıştı. Onu sessiz bir şekilde  alkışlamıştım.

"Çok güzel dans ettin yoongi."

"Bana ilk kez adımla seslendiniz   bayım."

Başımı sallayıp ayağa kalktım. Yanına gelerek üzerine eğildim.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz güzel beyefendi?"

Karşılığında bana elini uzatmış ve dansı başlatmıştı. Elimi yavaşça beline indirmiş ve naif bir şekilde tutmuştum. Kendimizi müziksiz bir şekilde sağa sola sallıyorduk. Ama yoongi'nin gülümsemesinden mutlu olduğunu anlamıştım. Ama o hep gülümserdi. Elini tutup onu kendi etrafında döndürmüştüm. Kuğu gibiydi.

"Bu dansı bana teklif ettiğiniz için teşekkür ederim bayım."

Geri çekilip eğilmişti.

"Bayım sizin gibi bir insanla tanıştığım için kendimi çok şanslı biri gibi hissediyorum. Bu günleri hiç unutmayın olur mu?"

"Bu günleri bu yolculuk bittiğinde tekrarlayalım Yoongi."

"Umarım bayım umarım."

Kendimi yavaşça koltuğa bırakmıştım. Kendimi bedenen değil ruhen yorgun hissediyordum. Ama o yanımda olduğu sürece kendimi yorgun hissetmiyordum. Onun gözleri beni etkiliyordu.

"Bayım sizinle kalmamı istermisiniz gece oldu sonuçta. İsterseniz biraz vakit geçirebilir sohbet edebiliriz."

"Tabiki çocuk tabiki sen anlat ben dinleyim. Senin sesin beni temizliyor düşüncelerimden çıkarıyor."

"Aslında bayım siz anlatın biraz. Siz ne yaşadınız da bu hala geldiniz insanları öldürmeye başladınız?"

"Dinlemek ister misin ki?"

  Kafasını hafifçe sallamıştı. Onun bu özelliğini çok seviyordum. Gerektiğinde konuşur ve çok konuşurdu. Ama bazen hep susardı. Onu iki hafta da olsa tanımıştım.

"Bilmem acıklı bir hikayem mi var. Sen düşünürsün onu. Normal bir kasabada doğdum. Direkt on altı yaşlarıma geleyim. O zamanlar sadece çiftlik işleri yapardım. Ama sonradan babam beni askeriye deki işlere vermişti. Annem zaten ölmüştü. Onun için pek itiraz etmedim. Senin yaşına kadar eğitim gördüm. Çok işkence gördüm küçük yaşlarda. Ama senin yaşında ben artık bir asker olmuştum. Bana kimseye acımamam gerektiği söylenmişti. Ama ben acımıştım. Bunun için çok sevdiğim kaybettim. Yirmi beş yaşıma kadar onların dediklerine pek uymamıştım. Ama sevdiklerimi kaybetmeye başlayınca onların sözlerini dinlemeye başlamıştım. Son iki yıldır da gemilerde çalışıp komutanların sözünden çıkmıyorum."

Quiero tu amor ~SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin