{9}

195 30 8
                                    

Yorumlarınız ve oylamalarınız benim için çok çok çok değerli. Lütfen destek olur musunuz?
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
__________

Teyzemi zar zor iyi olduğuma ikna ettikten sonra yatmaya gitmişti. Ben ise yatağıma girmiş, kendi evimde ve güvende olmanın huzuruyla uyumuştum. Bir gün de böylece bitmiş oldu.

...

Üniversitedeki ilk günüm...
Çok gerilmiştim. Okulun dış kapısına doğru bakışlar atarken Jungkook da arabadan inip yanıma geldi ve destek verircesine elini omzuma koyup sıktı.

"Gerilme bu kadar, akışına bırak. Ben eminim seni çok sevicekler, herkesle iyi anlaşacaksın."

"Öyle ama, ahh... Elimde değil ki." dediğimde "Biliyorum, biliyorum." diyebildi o da sadece.

Biz konuşurken ders saatinin yaklaştığını görmemle Jungkook'a veda edip okulun içine girdim ve sınıfımı aramaya başladım. Okul meselesi için şöyle anlaşmıştık; Jungkook beni sabahları bırakacak, çıkışta ise alacaktı. Okulda olduğum süre zarfında ise buralardan fazla uzaklaşmamak kaydıyla serbestti.

Dersimin olduğu atölyeyi bulduğumda içime derin bir nefes çektim, cesaretimi topladım ve içeri girdim. Sınıf arkadaşım olan insanlar yeni yüz görmesiyle beraber bana döndüler. Kalabalık değildi. Çoğu insanın parası yetmiyordu bu okula gelmeye, veya burs öyle kolay kazanılmıyordu. Başımı eğip yanı boş olan sarı saçlı bir çocuğa doğru yürüdüm. Tam yanında durdum ve kafamı kaldırıp konuştum.

"Şey.. burası boş mu? Yani, oturabilir miyim?"

Sarı saçlı çocuk kocaman gülümseyerek bana döndü ve "Evet tabiki oturabilirsin burası boş" dedi. Çantamı arkama alarak yerime oturdum. İnsanlarla tanışmak konusunda özgüvenim çok yetersizdi, ama yapabilirdim. Ona doğru döndüğümde, elindeki telefonu bırakarak o da bana döndü.

"Merhaba ben Taehyung, Kim Taehyung" Sıkması için elimi kaldırdım. Şaşkın ve korku dolu gözleri bana bakıyordu.

Biraz daha o şekilde durduktan sonra o da elini kaldırdı ve elimi sıktı. "Park Jimin bende. Memnun oldum." dedi ve ekledi.

"Bir şey sorabilir miyim?"

"Tabiki." Merakla onun söyleyeceklerini dinledim. Kulağıma doğru yaklaştı ve sesini kısık tutmaya özenerek;

"Sen Korenin en büyük mafya liderlerinden olan Kim Yu-jun' nun oğlu Taehyung mısın?"

Şaşkındım. Babamı tanımasına değil, benim onun oğlu olduğumu nereden bildiğine şaşırmıştım.

"Evet ama, sen nerden biliyorsun bunu?"

Hafifçe gülümseyerek bana cevap verdi. "Seni tanımayan yok Taehyung. Sadece isim olarak vardın hafızalarda, şimdi yüzünü de görmüş olduk." dedi. Biz böyle konuşurken yanımıza biri geldi. "Merhaba, önünüzdeki sıra boş mu biliyor musunuz?" dediğinde Jimin "Evet evet, otur lütfen demişti" Çocuk çantasını koyup yerine iyice yerleşince yüzünü bize döndü ve "Jung Hoseok ben. Sizin adınız ne?" demişti. "Ben Park Jimin" demiş ve elini kaldırmıştı. El şıkıştıklarında sıranın bende olduğunu anlayınca havadaki elini sıkıp "Kim Taehyung bende" demiştim.

Anın verdiği şaşkınlık ile elini hızla çekmişti elimden. Kocaman açtığı gözleriyle önce bana bakıp sonra Jimin'e döndü.

"Kim Yu-jun'un oğlu Taehyung mu?" Kafasıyla onaylamıştı Jimin. "Neee oha şakasın!" demişti bana.

GUARD | Taekook |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin