ǝǝɹɥʇ ʎʇuǝʍʇ

563 62 85
                                    

Ben mi yanlış görüyorum yoksa Wonyoung ile Leeseo öpüşüyor mu?

"Ne oluyor amına koyayım?"

Sonradan Sunghoon'un da yanımda olduğunu unutup ona döndüm. Ağzımı elimle kapattım.

"Çok pardon ben öyle birden görünce tutamadım kendimi."

"Yok önemli değil de. Bende şaşırdım. Wonyoung hetero sanıyordum."

Dönüp tekrar baktım. Yani eğer hala babam beni zorluyor olsaydı şu an yanlarına gidip kızardım ama şimdi...

"Bende."

Tekrar önüme döndüm.

"Bu arada şey... Baban hala seni zorluyor mu? Eskiden söylediğim şeyler için de özür dilerim. Babanın sana o şeyleri yaptığını anlayınca üzülmüştüm aslında ama haliyle pek de konuşamadım seninle."

"Önemli değil tamamen benim eşşekliğim. Ve hayır. Artık değil yani. En son baya dövmüştü ama geçti. Yurt dışında şu an."

"Anladım."

Ve ben. Arkamı dönüp tekrar baktım. Bu sefer öpüşmüyorlardı ama gülüşüyorlardı. Anlamıyorum çok garip... Wonyoung asla bana böyle bir şeyden bahsetmedi.

Gerçi o beni hala homofobik bir orospu çocuğu sanıyor orası ayrı...

Konuyu dağıtmak istedim çünkü ortam birden çok gerici bir hal aldı.

"Ya aklıma geldi birden. Jungwon işini naptın? Özür dilemişti en son."

"Bir problem yok artık. Özür diledi bende affettim. Suçu yoktu zaten ben biraz abatmış olabilirim."

Diyip güldü.

"Bir de bu ara Jay ile çok takılıyor. Jay sanırım ondan hoşlanıyor ama bize hala bir şey söylemedi. Gerçi söylemese de anlarım biz de ona bir şeyleri çok zor anlatıyoruz. Böyle olmayı sevmesem de."

Elimi bir bacağına atıp hafifce sıktım. Destek anlamında yani.

"Her şeyi düzelteceğinize eminim. Jungwon konusuna da sevindim. Bende düzgünce konuştum onunla. Umarım iyi olur."

Ben konuşuyordum ama Sunghoon'un gözü onun bacağında olan elime takılmıştı. Rahatsız olduğunu düşünüp çekecekken elimden tutup tekrar bacağına koydu. Ve elini elimin üzerinden çekmedi.

"Bunları boşverip konumuza dönsek? Hatta ben direkt söylesem? Çünkü daha fazla beklemek istemiyorum. Bundan sonraki hayatımda mutlu olmak istiyorum Hee."

Kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

"Ve o mutlu hayatımda seni de istiyorum. Senden hoşlanıyorum Lee Heeseung. Sanırım çok fazla."

Konuşurken gülümsedi. Umarım bunların hiçbiri hayal değildir.

"Sana aşığım Park Sunghoon. Teşekkür ederim, beni de o mutlu hayatına dahil etmeyi kabul ettiğin için."

Ellerimi yavaşca beline sarıp ona sarıldım. O da karşılık verdi.

"Beni mutlu ettiğini biliyor muydun?"

Güldüm.

"Öğrenmiş oldum bebeğim."

O da kafasını omzuma gömüp güldü.

Yavaşça ellerimi belinden çekmeden ondan uzaklaştım. Bir elimi yanağına koydum.

"Çok güzelsin. Ve de çok tatlı. Ayrıca-"

"Yah Heeseung başlama yine lütfen!"

Omzuma vurup gülmeye başladı.

"Ama utanınca daha da tatlı oluyorsun napayım?"

Kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı. Böyle bile ayrı güzelsin Sunghoon...

Aslında sanırım şu an hem yakınlığımızdan hem de konuştuklarımızdan faydalanıp şey yapabilirim.

Öpebilirim mesela.

Aklımdakini uygulamak için yavaşça yüzüne doğru eğildiğimde beni beklemeden dudaklarıma yapıştı.

Hey Park Sunghoon!

Ne yapıyorsun sen ya?

Sanırım beni öldürmeye çalışıyor.

Evet.

Ve başarıyorda.

Aksi halde birbiriyle dans eden dudaklarımız çoktan birbirinden ayrılmış olurdu...

~

arkadaslar iyi misiniz aq

homoseksüel | heehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin