Uyumadım yine. Şu sıralar iş , babam derken uyumayı bırakın başımı kaşıyacak zamanım yoktu. İş yemeğinden geldikten sonra tüm gece boyunca jisung'u araştırmış , yakın arkadaşlarını ve sosyal medya hesaplarını bulmuştum. Çok post atan biriydi ve gördüğüm kadarıyla gittiği mekanlar sabitti. Bilgisayarın başında gözümde siyah kemik çerçeveli gözlüklerim bana lanet okur gibi tüm gece boyunca bilgisayardan gelen mavi ışığı bir an olsun engellememişti. Kör olan gözlerimi kaşımak için gözlüğümü çıkartıp masamın üzerine koydum. Belim tutulmuştu ve başımda feci bir ağrı vardı.
Telefonumdan sabah için kurduğum alarm çalmaya başlayınca üstümü giyinip aşağıya indim. Annemle babam yemek masasında hiç konuşmadan yemeklerini yerken anneme kısa bir "günaydın" diyip yüzüme samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümseme taktım. Aynı şekilde karşılık alınca ben de masadaki yerime oturup başımdaki ağrıyla elimi alnıma koydum.
"Oğlum iyi misin?"
Anneme bakıp gülümsedim zorlanarak.
"İyiyim anne. Carol bana sert bir kahve hazırlar mısın"
Carol tam beni onaylayacaktı ki babam çatalını ve bıçağını tabağının kenarlarına koyup bana baktı.
"Yapma carol. O bu lüks yaşamı hak ediyormuş gibi birde hizmetlisi yapsın işlerini! Çok istiyorsan kalk yap kahveni."
Boğazıma dizdiği yemeğe tekrar dönünce masadan kalkıp dış kapıdan çıktım sinirle. Neydi benimle derdi anlayamıyordum. Dolu gözlerimle arabamın kapısını açıp koltuğa oturdum. Bir süre arabayı çalıştırmadan önümü görmemi engelleyen göz yaşlarımın düşmesine izin verdim. Ellerim direksiyonun üstündeydi. Derin derin nefesler alıp toparladım kendimi biraz da olsa. Arabaya çalıştırıp şirket yerine deniz kenarına gittim soluk almak için. Beni işteyken de sevmiyordu evde de. İki türlü de aynı muammeleyi göreceksem niye köpek gibi çalışıyordum ki? Arabamı denizin biraz uzağında durdurup indim. Saçlarımı okşayan tatlı rüzgar yanaklarımdaki göz yaşlarına çarpıp yüzümü üşütüyordu. Derin derin nefesler alıp verdim. Telefonuma bildirim gelince kapattığım gözlerimi açıp cebimden çıkarttım. İki bildirim vardı. Birinde babamın geç kaldığım için azarladığı mesaj , diğerinde ise fake hesabımdan takip ettiğim jisungun yeni post attığı bildirimiydi. instagram bildirimine tıklayınca jisung'un denizde çektiği bir fotoğrafı paylaştığını gördüm.
(Beyaz tişörtü olduğunu hayal edin)
Etrafıma bakınınca uzağımda kumlara oturmuş jisungu farketmiştim. Çıplak ayaklarıyla kumu eşeliyor, kendi kendine sanki çok eğlenceli bir oyun oynuyormuş gibi gülümsüyordu. Ellerindeki beyaz spor ayakkabılarını yanına oturtmuş, dalgaların çarpıp ayakkabısını götüreceğini düşünüyor olacak ki bir eliyle tutmaya devam ediyordu.
"Selam sigara içemeyen adam"
Yanındaki kuru kumlara oturup bende ayaklarımı uzattım onunkilerin yanına. Arkamdaki güneş nedeniyle kısık gözlerinin üstüne elini koyup gölge yapmaya çalıştı yüzümü net görebilmek için. Gülümsedi kafasını eğerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smoke || minsung
FanficBabasıyla arasında patron-işçi ilişkisinden başka birşey olmayan minho, şirketlerinin adını karalamaya çalışan gazete bürosunda çalışan jisung'u , babasının gözüne girebilmek için kendine aşık etmeye çalışır. Şiddet ve +18 ögeler içerir