1.

45 4 35
                                    

"ismin?" Karşımdaki polis bana sertçe bakarak bu soruyu sormuştu, bende hiç tereddüt etmeden yanıtladım.

"Aya" Polis beni biraz süzdükten sonra kafasını önündeki kağıtlara çevirdi ve ordaki soruları okumaya devam etti.

"Yaşın?" Sadece bir kelimeyle sorularını soran polise gözlerimi devirdim.

"15" Söylediğim şeyle şoka giren polis bana bakarak kaşlarını kaldırdı. Bende omuz silktim.

"Bu kadar genç yaşta neden hapise düştün?" Galiba bilmiyordu. Derin bir nefes aldım ve yaptığımdan gurur duyan bir ses tonuyla cevapladım.

"Babamı öldürdüm" Bana boş gözlerle bakan polise, gülümseyerek bakıyordum. Polis bir süre sonra derin bir iç çekip konuştu.

"Şu zamana çocuklar çok aç gözlü, yedir içir sonra gelip seni öldürsün" Polisin dediklerine gözlerimi devirdim. Ne yaşadığımı bilmiyordu ve boş boş konuşuyordu. Dilimi bu piçler için yormayacaktım.

Polis eline telsizini alarak başka birine beni aşamalarını emretti. Biraz daha o odada bekledikten sonra başka bir polis, arkamda kelepçeli olan ellerimden tutarak ben çekiştirmeye başladı.

Biraz daha çekiştirdi ve bir odanın önünde durdu. Bu oda anladığım kadarıyla hapishane müdürünün odasıydı. Polis beni ittirerek içeri soktu ve büyük bir masanın önüne itti. Büyük masanın arkasında fazla kilolu olmayan yapılı bir adam bana bakarak gülümsedi ve elindeki dosyaya bakarak benimle konuştu.

"Merhaba aya, gördüğüm kadarıyla birini öldürmüşsün" Hafifçe kafa salladığımda adam konuşmaya devam etti.

"Şimdi Aya koğuşuna götürüleceksin ama ondan önce sana söylemem gereken önemli konular var" kaşlarımı kaldırıp adamı merakla dinlemeye başladım. Ne söyliyecekti ki?

"Genelde senin yaşındaki kızlar suç işlemez, anlarsın ya. Genelde bu yaşta suçları hep erkekler işler, eh burdada böyle. hapishanede senden başka kız yok hepsi erkek" Adamın gerilerek söylediklerine anlam veremedim ve adama boş boş baktım. Ne olmuş yani?

Omuzlarını silktim ve konuşmaya başladım.

"Tamam, benim için sıkıntı yok" Adam söylediklerime karşı derin bir şekilde iç çekti ve arkamdaki polise işaret vererek beni burdan çıkarmasını sağladı.

Arkamdaki polis beni ittirerek koğuşların arasından geçiriyor, diğer çocuk mahkumların bana el uzatmalarına engel oluyordu. Müdürün dediği gibi, hep erkek vardı burda. Ve hepside beni, yani bir kızı gördüğü için yokluktan çıkmış ayı gibilerdi.

En son bir koğuşun kapısı önnde durduğumuzda, polis kelepçeleri ı çıkardı ve koğuşun kapısını açarak beni içeri fırlattı.

Geri kapıyı kapatıp kitleyene kadar bende dengemi sağlamaya çalıştım. Dengemi sağlayıp ayakta tam durumca etrafına baktım, bütün erkekler bana bakıyordu. Beni getirdikleri koğuş 8 kişilikti.

Hemen etrafına baktım ve boş gibi görünen bir yatak gördüm, ağır adımlarla oraya yürürken bana bakan erkekleri umursamadan sordum.

"Bu yatak boş mu?" Bir erkek bana 'evet' cevabını verince yatağa oturdum. Erkeklerden biri yanıma geldi, çilleri olan kahverengi saçlı bir çocuktu. Elini uzatıp konuştu.

"Selam, ben Yuri. Sen?" Bana uzattığı eli görmezden belip sessiz bir ses tonu ile cevap verdim.

"Aya" Çocuk elini sıkmayacağımı anladığında elini geri çekti ve bana gülümsedi. Genelde insanlarla fazla yakın olmayı sevmezdim. E haliyle konuşmayıda sevmezdim.

Çocuk ona pas vermediğimi anladığında yanımdan uzaklaştı, bense yatağa uzanarak gözümü kapattım. Çok yorulmuştum, şimdi ise sadece uyumak istiyordum.

*

Sabah, gardiyanın kapıya ısrarla vurma sesine uyandım. Yavaşça gözlerimi araladım ve etrafa baktım. Neredeyse bütün erkekler benim gibi yeni kalkmışkapıya yöneliyorlardı.

Dışardan bir gardiyanın 'yemek vakti' diye bağırdığını duyarak yeeşmdne kalktım. Çok acıkmıştım, o yüzden hemen yemek yerine gitmek istiyordum.

Yataktan kalkıp diğer erkeklerin gittiği yeri takip etmeye başladım. Diğerleriyle yemekhaneye indiğimde sırada beklemeye başladım. Bir süre sonra sıra bana gelince koydukları yemekleri alıp bir masaya oturdum.

Bütün gözler bendeydi. Tek kız olmanın kötülükleri...

Biraz daha yemeğimi yediğimde karşıma, dün tanıştığım Yuri geldi. Benle cidden arkadaş falan olmak istiyordu galiba. Yoksa neden o kadar boş yer varken benim karşıma otursun dimi?

"Selam aya nasılsın?" Aslında hiç cevap vermek istemiyordum ama burda işlerin nasıl yürüdüğünü birinden bir şekilde öğrenmem gerekiyordu. Çıkar ilişkisi yani, anlarsınız ya?

"Selam Yuri, iyiyim sen?" Yüzüme yalandan bir gülğmseme yerleştirip onla biraz konuştum ve yemeğimi yedim. O da yemeğini bitirip ayağa kalktı.

"Gel şimdi hapisanenin okuluna gitmemiz gerek, yeni olduğun için bilmiyosundur belki" Kafamı hafifçe sallayıp onunla ayağa kalktık. Yemekhanede çıkıp hapishanenin bahçesine çıktık.

Bahçeden biraz daha yürüyüp 3 katlı bir binanın önüne geldik. Galiba burası okuldu. Yuri önde ben arkada binaya girdik. İçeri girince Yuri tekrar konuşmaya başladı.

"Burada yaşlara göre sınıflar var ben en üst kata, yani 16-18 yaşların olduğu kata çıkıcam. Burası ilk kat, yani 8-11 yaşlar var. Bir üst kat yani 12 -15 yaşların olduğu kat var" Yuri anlatmasını bitirince merdivenlere doğru yöneldi. Demek Yuri benden büyüktü. Küçük boyu yüzünden aynı yaşta olduğumuzu sanmıştım.

Bende merdivenlere yönelip bir üst kata çıktım. Bir kaç kapı vardı, üstünde 15 yazan kapıdan geçtim. Galiba 15 yaşı belirtiyordu.

İçeri girdiğimde zaten herkesin sınıfa gelip oturduğunu gördüm. Öğretmen masasında oturan öğretmen beni görüp ayağa kalktı ve diğer çocuklara dönerek konuştu.

"Hapishaneye yeni gelen kız. Aya, ona zarar vermeyin. Unutmayın o kız siz erkek" gözlerimi devirip öğretmenin gösterdiği boş bir sıraya oturdum. Her ne kadar kız olsamda bu sınıftaki erkeklerin çoğunu devireceğimi biliyordum.

Her ne kadar derste olsakta sadece ismi dersti. Öğretmen birşey anlatmıyor herkes kendi kafasından konuşuyor, kavga ediyordu. Öğretmenin burda olmasının tek nedeni çocukların birbirlerini öldürmemesiydi galiba.

Tenefüs zili çalınca öğretmen yerinden kalktı ve sınıftan dışarı çıktı. Onun çıkması ile bir kaç erkek yanıma geldiler, biri kokunu omuzuma atıp konuşmaya başladı.

"Senin gibi bir güzellik burda ne arıyor? Yoksa şekerci dükyanından şekermi çaldın?" Hafifçe sırıtarak onların yüzüne baktım ve duygusuz bir ses tonuyla konuştum.

"Eh birini 8 yerinden bıçaklayarak öldürdüm ama şeker çalmakla aynı şey zaten" Omuzlarına attığı koku hızla çekip bana piskopatmışım gibi baktı. Aynen bana öyle bakmalısın değersiz varlık, senden kat kat üstünüm.

Hemen yanımdan koşar adımlarla uzaklaştılar, bende önüme dönüp kimseye karışmadan işlerime bakmaya devam ettim.

Günümün geri kalanı da çok normal bir şekilde geçti zaten.

~the end~

Yazmam gereken 2 kitap varken ben yeni kitap yazıom 😘😘
Çünkü eğlenceliğğğ

Nese kimsecikler okumuo zaten~ heyecan olsun die kendime aksion çıkarıom
Boş verin ben bu mallıkla fazla yaşamam zaten

ᴄ̧ɪᴋɪɴᴄᴀ ʙᴜʟᴜꜱ̧ᴜʀᴜᴢ (ᴋᴀᴢᴜᴛᴏʀᴀ x ʏɴ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin