Takım elbiseli genç kadın içeri girdiğinde her iki çiftte tartışmalarına son verip dikkatlerini kadına yöneltti. Kadın, sıkıca topuz yaptığı saçından çıkan birkaç tutamı kulağının arkasına kıvırıp gergince bir nefes aldı. Psikolog olmayı çocukluğundan beri istiyordu. Ancak boşanan çiftlerin psikologu olmayı...
İşte orası tartışılırdı.
Kendisini meraklı bakışlarla izleyen iki çifte döndü.
"Merhaba! Seansımıza hoş geldiniz! Benim adım Merve ve sizin psikologunuzum. Çekinmeden bana her şeyi açıklayabilirsiniz. Bugün sizinle sorunlarınız hakkında biraz konuşacağız."
Deri kaplı koltuğa geçip ajandasını eline aldı ve tükenmez kaleminin başına bastıktan sonra gergince etrafa bakan Zühre'ye sorusunu yöneltti.
"Evet, Zühre... Sen anlat bakalım! Neden Fazıl ile bu seansa katılmaya karar verdiniz?"
Zühre dilinin ucuna kadar gelen bir sürü sözcüğü yuttu. Çünkü içlerinde fazlaca hakaret barındırıyorlardı. Dişlerini sıkarak uygun kelimeleri aradı ve nihayet kendini ifade edebildi. ''Aslında biz anlaşmalı boşanacaktık. Tabii Fazıl Bey, hâkimin önünde aniden çocuk istiyorum demeseydi... Sonrası malum, çift terapisti!''
''Oh iyi de yapmışım!'' diye ortaya atıldı Fazıl. ''Merve Hanım, üç aydır evliyiz. Üç ay! İnsan aldığı kışlığı bile iki sezon giyiyor. Kendimi kullanılmış hissediyorum. Ayrıca sırf çocuk istedim diye boşanılır mı?''
Merve Hanım, çifte şaşkınlıkla bakarken ortamdaki gerginliği dağıtmak için başını anlarcasına salladı. ''Leyla Hanı-'' diye söze girmeyi denedi fakat Zühre tarafından mağlup edildi.
''Sen çocuk istiyorsun diye değil, çocuklara karşı sosyopat bir tavır sergilediğin için ayrılıyoruz Fazıl.''
Genç adamın koyu renk gözleri mümkünmüş gibi daha da koyulaştı. Eşinin öfkeyle kasılmış sert çehresine bakarken ''Ayrıl ayrılabiliyorsan...'' diye tıslamayı ihmal etmedi. ''Şahsen ben boşanmayı falan düşünmüyorum.''
Leyla ve Bahadır, dışlanmışlardı sanki. Tenis maçı izlercesine atışan çifti seyrediyorlardı. Leyla arkadaşının omzuna dokunarak anlayışla başını salladı. ''Tatlım bu gerginliği alması için akuamarin taşını öneriyorum. Stresi, yorgunluğu yok ediyor.''
Bahadır'ın suratındaki gülümseyiş büyüdü.
''Bence Zühre'nin gerginliğini alsa alsa Fazıl alır.''
Bahadır'ın iması odadaki herkesin sesinin kesilmesini sağlamıştı. Fazıl'ın yüzünün rengi gitmişti. ''Üç haftadır görüşmüyoruz ki!'' diye homurdandığında Bahadır'ın suratındaki ifade görülmeye değerdi. Gülmek ve acımak arasında gidip gelirken arkadaşına doğru eğildi.
''Yani siz şimdi üç haftadır-''
''Yarama tuz basma, Bahadır.'' diyen Fazıl gerginlikle ensesini ovmaya başladı. Zühre utandığını belli etmemek amacıyla Merve Hanım'a döndü. ''Sizce de bu ikisi evlenilecek adamlar mıymış?''
Bahadır kolunu koltuğun kenarına atarak serseri gülüşünü takındı. ''Valla Fazıl'ı bilmem ama ben eğlenilecek adamım.''
Leyla saçlarını düzeltirken eşine bakıp abartıyla gözlerini devirdi.
''Tipik bir aslan burcusun, Bahadır!''
Merve Hanım, derin bir nefes alarak gücünü topladı. Yüksek sesle ''Hanımlar, beyler!'' diyebildi. ''Beş dakikalık bir mola verelim. Ne dersiniz?''
Leyla, Zühre'yi ayağa kaldırıp odanın kapısına doğru ilerlettiğin de Merve Hanım'da sandalyesinde geriye yaslandı. Arkadaşına acımaya karar veren Bahadır, Fazıl'ın omzunu dürttü. O sırada Fazıl, eşinin arkadan görünüşü süzüp iç çekmekle yetindi.